"Nasmiye!"
"Nasmiye uyan hadi iftar saati geldi!"
"HAYIR!!!"
Nasmiye zar zor gözlerini açarak etrafa baktı. Işığın parlaklığından dolayı kısık gözlerle etrafa bakmaya ve ne olduğunu anlamaya çalıştı. Gördüğü kabustan dolayı kan revan içinde kalmıştı.
"Ne?"
"Ayy o neydi öyle?"
"Off Allah kahretmesin ne gördüm ben?"
"Nasmiye iyi misin?"
Diyerek ne olduğunu anlamaya çalıştı Ummahan.
" Fermedi' yi gördüm rüyamda. Makarnalar, yumurtalar falan çok korkunçtu."
"Artık nasıl etkilediyse rüyada da makarna görür olduk."
Özlem' in bu dediğine minik bir kıkırtı bıraktı Ummahanisko.
" Hadi aşağı inelim yoksa rüyan gerçek olacak Nasmiye."
Nasmiye söylenerek ranzadan indi ve dolabına doğru ilerledi. Bugün yurtta aşçı olarak Fermedi' nin olduğunu bildiği için başına bir tülbent taktı ve hırkasını giydi. Hep beraber hazır olunca aşağı inmeye başladılar.
Yemekhaneye gelince sıraya geçtiler ve nöbetçi hocalara yoklamalarını verdiler. Nasmiye menüye kısaca bir göz gezdirdi. Yemekte; tavuklu karnabahar, sebzeli bulgur pilavı, tarhana çorbası ve helva vardı.
" Turuncu günü gelmiş."
Nasmiye' nin konuşmasıyla oda arkadaşları onu onayladılar. Yemeklerini alıp masalarına geçtiler ve ezan sesini duydukları gibi yemeye koyuldular.
×××
AYLAR SONRA
Fermedi çok sinirliydi.
Kuru fasulyenin suyunu kaynatıyordu ki anonstan kızların sesi gelmeye başladı. Yine şarkı söylüyorlardı. Şarkı söylemelerinde Fermedi için bir sıkıntı yoktu ama eksi birinci katta anonsun yüksek sesi yankı yapıyordu bu durum da beyninin patlayacakmış gibi hissetmesine neden oluyordu.
Sıkıntıyla alnını ovuşturup elini indiyordu ki eli bir anda tencerenin içine girdi. Fermedi hissettiği acıyla hızlıca elini kendisine çekti.
"Hay senin!"
Hızlı adımlarla musluğa doğru yöneldi. Suyu açıp elini suyun altına tutmuştu ki bir şey hatırladı. En son fasulyenin suyunu koymak için sıcak suyu açmıştı.
"AAAAAAAH!!"
Eline üflemeye başladı. Sol elini kullanarak musluğu aceleyle soğuk tarafa çevirdi. Suyun sıcaklığını kontrol ettikten sonra elini direkt suyun altına tuttu. Biraz bekledikten sonra ecza dolabına doğru yöneldi. Yanık kremi arıyordu ama yoktu.
Yukarıda vardır diye düşündü. Merdivenleri çıkmaya başladı. Yemekhanenin önüne gelip anonsun önünde garip hareketler sergileyerek şarkı söyleyen kızları gördüğünde kim olduklarını seçmeye çalıştı.
"Hey! ALO! HATİCE KAPATIN ŞUNU!"
Fermedi' yi sinirli gören kızlar anonsu kapatıp dışarı çıktılar.
"La havle vela kuvvete.."
Yemekyaneye girdiğinde Demet Hocayı görüp yanına ilerledi.
"Noldu Ferdi neye sinirlendin?"
"Hocam boş vakitlerinde geliyorlar karaoke yapıyorlar burada. Her gün her gün yetti artık."
"Aaa eline naptın?"
"Hocam aşağıda çok fena bir şekilde yaktım sizde yanık kremi varmı?"
"Aaa nasıl yaktın!"
...
Fermedi Demet Hoca'dan aldığı yanık kremini sürüp elini güzelce sarmıştı. Saate bakmak için elini cebine attı fakat gelen boşluk hissiyle telefonunu aşağıda bıraktığını hatırladı. Aşağı kata indi, büyük bir tencere çıkarıp fasulye için gerekli malzemeleri kattı. En son dikkatlice kaynayan suyu üzerine döküp kapağı kapattı. Şef odasına yönelip sandalyeye oturdu. Telefonuna uzanarak saate baktı. Yemek saatine elli dakika kalmıştı. Fasulyenin pişmesine ise daha vakit vardı. Eh bu vakte de bir sigara yakışırdı.
O esnada Nasmiye fizik dersindeydi.
"BAKIN! HIZLI! YAVAŞ! HIZLI! YAVAŞ! HIZLANDI! YAVAŞLADI!"
"Hocam o zaman dışarıdan tork etkisi olmadığı için açısal momentumu sabit oluyor."
"HEH!!"
Nasmiye, Oğuzhan Hoca'nın bir anda kendisini işaret edip bağırmasıyla neye uğradığını şaşırdı.
"Hocam sakin olun."
"Şimdi kanka açısal momentumun değeri sabit. Peki yönü ne tarafa olur?"
Sessizlik.
Her zaman böyle olurdu. Ders fark etmeksizin ani sorulan sorularda hep ölüm sessizliği oluşurdu.
"Aşağı doğru?"
"Geldim sağ elimin dört parmağını dönme yönüne doğru çevirdim baş parmağım nereyi gösteriyor? Aşağıyı. Bu kadar."
"Ne kadar vaktimiz kalmış?"
"Şimdi çalacak hocam."
Zilin çalmasıyla Oğuzhan Hoca telefonunu alarak kapıya yöneldi.
"İyi öğlenler hocam."
"İyi öğlenler."
Hocanın sınıftan çıkmasıyla Nasmiye konuştu.
"Çok korkutucuydu! Bir anda bana dönünce neye uğradığımı şaşırdım."
"Cidden coşuverdi birden."
"Nasmiye çok yazık görünüyordun."
"Ahahahahahahahahaa."
"Bakışları da çok komikti. Sanki öcü gördü."
"Çok zorbasınız gerçekten."
"Tabi kızım göbek adımız zorba bizim."
"Ben şeyi anlamadım ya."
"Neyi?"
"Şimdi açısal ivmenin formülü delta omega bölü tork. Dışarıdan tork etkisi olmadığı için tork sabi-"
Konuşa konuşa yemekhaneye gelip yemeklerini almaya başlamışlardı ki Fermedi, Nasmiye'nin sözünü kesti.
"Ya okuyup n'apcaksınız. Senin yerinde olsam bir tane tır aldırırım giderim babamın yanına."
"Tırcılık bana göre değil ya."
Kıymat, Fermedi'ye cevap verdiğinde Fermedi çoktan Halilişko ile konuşmaya başlamıştı.
"Öğrenci olmak ne güzel. Çöz iki tane matematik sorusu mesleğin hazır."
"Biz öğrenci olmak istiyoruz bunlar da memur olmak istiyordur şimdi."
Nasmiye, Fermedi'nin sargılı elini fark ettiğinde söze atıldı.
"Ferdi Abi eline ne oldu?"
"Yaktım."
"Geçmiş olsun."
"Sağolun."
Nihayet masalarına geçip yemeklerini yemeye başlamışlardı ki nöbetçi öğrenci nefes nefese kalmış bir şekilde yanlarına geldi.
"Nazmiye Kocatürk hanginiz?"
"Benim."
"Müdür seni acilen yanına çağırıyor."