7

53 8 7
                                    

Evden bir kaç eşya alıp tekrar hastaneye gideceğim an, kapının yumruklanmasıyla hızlıca kapıya yönelttim adımlarımı.

Kapıyı açtığımda karşımda sinirli olduğu fazlasıyla belli olan annem duruyordu.

Sessiz bir şekilde eve girdi ve büyük adımlarla salona gitti. Evde sadece ayağındaki topuklu ayakkabıların  çıkardığı yüksek sesler yankılanıyordu.

Kapıyı yavaşça kapattım, elimdeki eşyaları bir kenara bıraktım ve yavaş adımlarla yanına gittim. Tedirgindim, bir şey söyleyip söylememek arasında. En sonunda dudaklarımı hafif aralayarak, "anne?" diye sordum. Yutkundum.

Sinirli bakışları beni buldu. "Ne!?" Bir şey söylesem öfkesini her tarafa saçacaktı. Ne yapmam gerektiği konusunda kararsızdım. Bu yüzden bir müddet sessizce göz teması kurmayacak şekilde bekledim.

Ardından daha fazla dayanamayıp sesini yükseltti. "Lisa ne yapmaya çalışıyorsun? Senin için nelerimi bırakıp geldim ben buraya haberin var mı? Neden aramalarıma cevap vermiyorsun?"

"Özür dilerim." Ağzımdan iki kelime çıkarabilmiştim zorlukla. Konuşmak işkence gibi hissettiriyordu şu anda.

Sesini daha da alçaltarak, "yarın gideceksin, hazır ol!" dedi sinirli gözleriyle.

Itiraz amaçlı araladım dudaklarımı "ama anne-" sözümü kesti. "Sadece dediğimi yap!"

Arkasını döndü, gidecekti ama izin vermedim. "Anne. Lütfen bu seferde beni düşün. Bu sefer ben istediğim yerde kalayım." Gözlerim yavaş yavaş doluyordu yine.

"Lisa, umrumda değilsin! Senin ne isteyip istemediğin de umrumda değil! Sadece dediğim şeyleri yap!"

O kalın sesi yine hapsediyordu beni. Sözleri beni rahat bırakmıyordu. Yine istemediğimi yapmamam gerekiyordu. Neden hep annemi dinliyordum ki?

-♡-

Sevgilimin kaldığı odaya geldim. Beynimdeki tüm düşünceleri silmem için gereken tek bir gülümsemesini görmek istiyordum şu an sadece.

Odaya girmek için izin aldım ve girdim. Sevgilim uyuyordu. Rosé'm uyuyordu.

Elini tuttum, parmaklarında gezdirdim parmaklarımı. Biraz inceledim sadece vücudunu. Sonra parmaklarının arasına öpücük kondurdum.

Ellerim saçlarıyla buluştu. Hafif tarar gibi okşadım saçlarını. Çok kısık bir sesle, "neden zorunda kalıyorum ben sevgilim? Ben bu sefer seni yalnız bırakmak istemiyorum. Ama düşüncelerim annem için önemli bile değil." diye fısıldadım.

Burnumu saçlarının arasına yerleştirdim. O güzel kokulu saçlarının kokusunu içime çektim tüm gücümle. Sonra kocaman öptüm saçlarını ve odadan ayrıldım.

sana ihtiyacım var -chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin