8

33 7 11
                                    

annem:
lisa!
aramalarıma neden bakmıyorsun?
oraya tekrar gelmemi istiyorsunuz herhalde bayan manobal?
iletildi.

annem:
neye dayanarak yanıma gelmeyi reddedebilirsin ki?
sanırım canın çok sıkıldı lisa.
hayatın kötü taraflarını özlemişsin.
hayatı sana tekrar zehir etmememi istiyorsan bugün göndereceğim şoför ile beraber buraya dön.
son uyarım olsun.
iletildi.

-♡-

Rosé'nin uyanıp gözlerini kırpıştırdığını fark ettiğimde oturduğum koltuktan kalkıp yanına gittim hızlıca.

Bakışları yüzümü buldu. "Lisa?" Sesi titrek ve yorgun çıkıyordu. "Gittiğini düşünmüştüm. Gitmemişsin." Gözleri gülümsemişti.

Yorgun gözlerimle  gülümsedim. "Söz verdim sevgilim. Gitmeyeceğim."

Ellerini yanaklarımda gezdirdi. "Yorgun musun lisa? Neden dinlenmiyorsun?"

Ellerini tuttum ve yavaşça yatağın üzerine yerleştirdim. "Yorgun değilim sevgilim. Dinlenmeye ihtiyacım yok." Yalan da olsa gerçekçi bir gülümseme yerleştirdim yüzüme.

Uzun bir sessizlik ardından, "aç mısın güzelim? Bir şeyler almamı ister misin?" diye sordum.

Kafasını iki yana salladı, "hayır, aç değilim. Ama su içmek istiyorum. Benim için getirebilir misin?" diye rica etti.

"Olur!" dedim ve hemen ayağa kalktım.

Hastane marketinden suyu aldıktan sonra gördüğüm ilk sandalyeye oturdum. Kot pantolonumun cebinde duran telefonu elime aldım. Ne kadar korksam da annemin yazdığı mesajlara girdim.

Çok güzel diye geçirdim içimden. Ne yapmam gerekeceğini düşünmem gerekiyordu şimdi.

Bu sefer düşünmeyecektim. Ne yapmak istiyorsam yapacağım. Bana zarar gelip gelmemesi benim için önemli değildi.

Fazla düşünmeye zaman harcamadan sevgilimin kaldığı odaya girdim.

Rosé beni gördüğünde heyacanlı ve sevinçli bir şekilde, "sevgilim! Artık tedavim bitmiş, eve gidebilirim!" diye bağırdı.

Yanına gidip eline, aldığım suyu tutuşturdum. "Çok güzel bebeğim. Birlikte çıkarız." Hafif bir gülümseme yerleştirdim suratıma.

-♡-

Arabamı rosé'nin evinin hemen önüne park ettikten sonra arabada duran sevgilimin yanına gittim. Arabanın kapısını açtım ve sevgilimi kollarımın arasına alıp taşıdım.

Rosé'yi sıkıca tutarken bir elimle kapıyı açmaya çalıştım. Açar açmaz hızlıca salonda duran kanepeye doğru ilerledim ve sevgilimi güzelce yerleştirdim.

Dolaptan bulduğum bir kaç meyveyi yıkayıp güzel bir şekilde doğradıktan sonra rosé için meyve tabağı hazırladım.

Tabağı alıp salonda duran sevgilimin yanına gittim. Elimdeki meyve tabağını uzattım. Elimden tabağı aldı ve hemen yemeye başladı.

Rosé yemeğini yerken bende odasına çıktım odayı biraz düzenlemek için. İlk önce yatağa yeni nevresimleri geçirdim. Etrafta kalan bir kaç çöpü de toparladıktan sonra aşağıya indim tekrar.

Giderken rosé'nin camlarla vücudunu mahvettiği yere çarptı gözüm. Toparlamıştım orayı çoktan. Hiçbir şey görünmüyordu. Tekrar kötü zamanları düşünmez diye umuyordum. O zamanları düşünmemesi için her zaman yanında olacaktım.

Aşağıda uyuyaklamış olan sevgilimin yanında duran tabağı kaldırdım önce. Daha sonra sevgilimi kollarımın arasına alıp odasına çıkardım. Yatağına yerleştirdikten sonra odada duran koltuğa oturdum. Bir müddet orada hareketsiz kalınca gözlerim kapanmaya başlamıştı. Ağırlaşan gözlerimi daha fazla engellemeyip kapanmasına izin verdim.

sana ihtiyacım var -chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin