Üzerimdeki kalem eteği çekiştirerek aynaya yaklaştım. Dudaklarımdaki bordo ruju düzeltip son rütuşlarımı da bitirdim. Gözlerimdeki çekik makyaj ifademi keskinleştiriyordu. Bakışlarıma kadınsı bir hava hakimdi. Üzerimdeki beyaz şifon gömlek dökümlüydü ve yakasından iki düğmeyi açık bırakmıştım. Yuvarlak hatlarımı cömertçe ortaya çıkaran kombinim memnun bir şekilde odadan ayrılmamı sağlayabilirdi. Her zaman çok iddialı kombinler yapardım ama bugün bir başkaydı. İki yıldır emek verdiğim belgeselimin ödül töreni yapılacaktı bugün. Topuklu ayakkabılarım ile etrafımda tam tur döndüm ve bu kadarının yettiğini düşünüp odadan çıkmak için ilerledim.
Halihazırda çok fazla kalabalık olan koridorları ilerleyip sahne arkasındaki yönetmen odasına gitmeye çalıştım. Birazdan başlayacak olan büyük ödül töreninin kaosu her yerdeydi. Etrafta koşturan personeller bana çarpar gibi olduklarında yüksek topuklularımın üzerinde bir iki sendeledim ama çabuk toparladım. Sonunda yönetmen odasının yazısını gördüğümde hırsla ve hızlı bir şekilde açtım kapıyı.
"Bu ne yoğunluk! Bilsem gelmezdim." dedim öfkeyle ama bana bakan üç dört adam görmeyi beklemiyordum. Yönetmen arkadaşım gülümseyerek baktı. "Toplantıdaydık.."
"Pardon," diyip tedirgince eteğimi düzelttim. Karşımdaki insanlar da odaya bir anda bodoslama dalan bana şaşkınca bakıyorlardı. Hepsi olağanüstü derecede yapılıydı. Spor salonunda yapılmış gibi değildi ama vücutları. Beni baştan ayağa süzdüklerinde en başta oturan kumral adam boğazını temizledi ve ona dönen iki adam fazlasıyla hızlı bir şekilde ayağa kalktılar. Emir slmış gibi dik bir şekilde durup başlarıyla kısa bir selam verdiler ve yanımdan geçip dışarıya çıktılar. Ne oluyordu? Tam olarak neyi bölmüştüm..
Yönetmen arkadaşım koltuğunda ileri geri hareket edip bana baktı göz ucuyla. "Badecim seni birazdan alsak içeri olur mu? Bir toplantının ortasındaydık."
Tam kabul edip arkamı dönecekken beni dikkatli bakışlarıyla hala izleyen adam bariton ve tok sesiyle lafa girdi. "Gerek yok, hanımefendiyi rahatsız etmeyelim."
Ayağa kalktığında bakışlarını benden sonunda ayırdı ve sertçe tokalaştılar. Yüksek desibelli sesi ile bir şeyler konuştu ama dinlememiştim. Vücudundan yayılan enerji tüm odayı etkisi altına almıştı.
"Ben size haber vereceğim Çağlar Komutanım." dediğinde bir asker olduğunu anladım. Zaten bilmeseydim de sert ve atik tavırları çatık kaşları sinek kaydı traşı ile anlamak çok zor olmazdı. Kehribar gözleri üzerimde hissettiğimde topuklarımla sabırsızca yere vurup bekledim. Bana doğru adım attı ve aramızdaki mesafe azaldıkça burnuma ferah ama yoğun parfümü çarptı. Hafif bronzlaşmış beyaz teni yanaklarının üzerindeki kırmızılığı ona tatlı bir hava katsa da bakışları tüm ciddiyetini barındırıyordu. Geniş omuzları ve sırtında gözlerim hızlıca gezinirken bariton sesi ile gözlerimin içine bakarak konuştu.
"Memnun oldum." gözdağı verir gibi konuşması ile tek kaşımı kaldırdım ve elimi uzattım.
"Ben de." Bakışlarım yukarıya doğru yönelmişti çünkü boyu insnılmaz uzundu. Ben de ortalama boyda bir kadındım aslında ama en az 190 olduğunu düşündüm. Kocaman elleri elimi sarıp sıkıca tuttu. Vücuduma yayılan elektrik akımını yansıtmamaya çalışarak küçük bir tebessüm ile kafamı salladım. Kaç yaşında kadındım, erkeklerle ilk defa tanışmıyordum ki. Neydi bu hissettiklerim?
Kehribar gözleri gözlerimin taa içine baktı. Sanki düşüncelerimi okuyabiliyor gibi hissettiriyordu. Parfüm kokusunu daha fazla içime çekme isteğine engel olamadan derin bir nefes aldım ama gözlerimi daha fazla göz hapsinde tutamadım. Etrafıma kaçamak bakışlar atarken sanki neden böyle yaptığımı biliyor gibi ukala bir sırıtış ile elimi bıraktı. Dönüp son bir kez yönetmene veda etti. Ve odadan hızlı bir şekilde çıkıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutkulu bir belgesel yolculuğu
RomanceÖdüllü yönetmen Bade ve ilk görüşte etkilendiği adam Üstteğmen Çağlar arasında tutku ile başlayan ilişki nasıl bir yola doğru gidecekti? "Smut sahneler içermektedir"