🌿

89 21 139
                                    

1.BÖLÜM

"Hep insan eksik kaldığında arardı, şimdi bizim olduğumuz gibi."

Banyonun kapısını sert bir şekilde açıp kapatan erkek kardeşim Mert, hızlı adımlarla yanıma gelmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Banyonun kapısını sert bir şekilde açıp kapatan erkek kardeşim Mert, hızlı adımlarla yanıma gelmişti. Gözleri ne diyeceğini bilemez bir şekilde bakarken yumruk yaptığı elini masanın üstüne koydu. Bu hareketleri beni korkutuyordu. "Abla." Titrek çıkan sesi, beni daha da telaşlandırmıştı. Hiç böyle biri değildi. Daima komik, sevecen ve enerjik dolu insan şuan tam karşımda kızaran gözlerle bana bakıyordu. "Abla." Sesi daha da kısılırken dayanamayarak masanın üstündeki yumruğunu kaldırıp gözlerimin hizasında durdurdu. Parmaklarını aralayıp avucunun içindeki sakladığı şeyi bana gösterdiğinde elim dudaklarımı anında kapattı. Bulmuştu, sakladığımı düşündüğüm hamilelik testini bulmuştu.

"Sen nasıl buldun bunu?" Kekeleyerek sorduğum soruya karşılık kızaran gözleri git gide nemlenmeye başladı. "Bunun nasıl bulduğumun önemi var mı abla? Seni koruyamadığım gerçeği apaçık ortada seriliyken nasıl bulduğumun ne önemi var?" Yavaş ritimde yükselen ses tonu öfkeden çok korku barındırıyordu. Beni koruyamadığını düşünmesi onu öfkelendirirken, benim savunmasızlığım onu korkutuyordu. "Babası o it mi?" Cevabını bilse de gerçeği değiştirmek istercesine sormuştu. Fakat sessizliğim onun hoşuna gitmeyecek cevabı sunduğu için sinirle buzdolabının yanındaki boş duvara defalarca yumruklarını geçirdi.

İlk yumruğunda "Ben o iti," deyip devam ettiremedi.

İkinci yumruğunu duvara geçirirken "O gün keşke," deyip sustu.

Üçüncü yumruğu ise parmaklarına zarar vermişti ama o "Emanetine sahip çıkamadım," deyip gözlerinden damlaların akıp gitmesine izin verdi.

Dördüncü yumruğunu hızla vurmaya hazırlarken öfkeyle bağırmaya devam ediyordu. Dördüncü yumruğundan sonra saymayı bırakmıştım. Çünkü sayıların hükmü kalbime işkence çektirmekten başka bir şey yapmıyordu. Sözcüklerin keskinliği, kalbimi delik deşik etmeye devam ediyordu. Olanların gerçekliği ise hepsinden ağırdı. Yaşadıklarımın, yaşattıklarımın gerçekliği çok ağırdı.

Duvara vurduğu yer, kanla kaplandığını gördüğümde gözyaşlarımı silip sıradaki yumruğunu tuttum. "Yeter," diyerek seslendiğimde sesimdeki acizliği, savunamamışlığı hissetmiştim. Ben sanırım hep böyleydim: Ürkek, savunmasız, zavallı. Elimden fırlayan yumruğu bilmem kaçıncı kez duvar ile buluşuyordu. Kısık çıkan sesime inat "Yeter," diye bağırdığımda havada asılı kalmıştı yumruğu. Onu anlıyordum. Mert, bana yaşatılan bu zalimce olayda hiçbir şeye engel olamayışı onu yıkıyordu. Benim yıkılışım onu da yıkıyordu.

Gözlerini hâlâ duvardan çekip alamamıştı. Yüzüme bakmaya cesaret edemiyordu. Hâlâ aynı duyguların içinde çırpınırken bana bakmak onun karakterine işkenceydi.

Havada duran yumruğunu bir elimle sımsıkı kavrarken diğer elim Mert'in çenesini bulmuştu. Yavaş ritimde yumruğunu aşağıya doğru indirirken çenesini sıkarak kafasını kendime doğru çevirdim. Bu süreçte buna yapmamı engellemiyordu. Söyleyeceği en ufak kelimesini dahi benden esirgeme çabasındaydı. Tamamen vücudu bana döndüğünde gözleri gözlerimden başka her yere bakıyordu. Benim kırılganlığımda boğulmak, ruhuna keskin bir bıçak saplayarak acı içinde kıvrandırmasına eş değerdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Felaketin MucizesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin