1.

3 1 0
                                    

Herkese merhaba ben Elif.
Çok heyecanlıyım. Bu yayınladığım ilk kurgum. Yazım hataları için özür dilerim...

Beğenmeyi unutmayın!

🔥
Sabah alarm sesiyle uyandım. Mutfaktan gelen sesler karnımı açıktırmıştı. Yatağımdan kalktım ve odamdan dışarı çıktım.

Evimiz 2+1 di. Kapının solunda salon sağında mutfak vardı. Mutfağın yanında abimin odası yanın da benim odam vardı. Abimin odasının karşısında lavabo yanında banyo vardı. Koridorun sonun da ise yatak odası vardı ama biz o odayı kullanmıyorduk. Mutfağa abimin yanına gittiğimde güneş daha doğmamıştı.

"Abi günaydın"
"Günaydın prenses"
"Ne yapıyosun?"
"Yumurta kırdım onu yeriz"
"Tamam bende çatal koyayım" dedim ve birinci çekmeden iki tane çatal aldım. Masanın üzerine koydum.
"Prenses ekmek bitmiş git de ekmek al"
"Ben neden alıyorum. Bu evde adaletsizlik var ya. Ben bir avukat olarak adaletsizliğe göz yumamam."
"Bu evin küçüğü kim?"dedi ve yüzünü bana döndü ve eliyle beni işaret etti.
"Sen" dedi
"İyi tamam gidiyorum"
dedim ve mutfaktan çıktım. Beyaz ayakkabılarımı giyerek. Merdivenlerden indim.

Yaz mevsiminde olduğumuz için üstüme birşey almamıştım. Zaten market iki yan binamızın altındaydı. Markete girdim. Ekmek reyonuna ilerledim eldiveni taktim ve iki ekmek aldım. Ekmeklerin parasını ödedikten sonra marketten çıktım.

"İki ekmek aldım eve gidiyorum biri büyük biri küçük iki ekmek aldım" diye söylene söylene eve gittim. 23 yaşında olsam da böyle çocuksu huylarım oluyor. Genellikle içine kapanık biri değilimdir ama gizemli olmayı seviyorum. Kapıyı çaldım ve abimin açmasını bekledim.

"Kim o?"dedi
"Benim"dedim
"Sen kimsin?"dedi
"Abi aç şu kapıyı"dedim
"Seni tanımıyorum" dedi
"Abi sinirleniyorum."dedim
"Parola ne?"dedi gülerek
"Abi ne parolası ya sen tamirci de çalışıyosun ben garsonum evde hazine saklıyormuşuz gibi davranma."
"İyi sen bilirsin açmıyorum."
"Abii!"
"Söyle hadi bekliyorum"

"Abi onlar nereye gittiler not bırakmışlar. Abi annem nerede annemi istiyorum" dedim ağlayarak
"Abicim ağlama. Bak sana çicek veriyim mi? Annemin en sevdiği çicek. Parolamız demişti hatırladın mi?"
"Evet onu söylediğimizde yanımıza geliceğini söylemişti"dedim abimle aynı anda" ALTIN KADEH" dedik ama annem gelmedi. Anlamıştık o zaman ne annemiz Ne babamız kalmıştı. Biz bizeydik.
Ben ve Abim...

"Altın kadeh" dedim ama kendi sesimi bile duyamıcak kadar sesizdim . Kapıyı açtı.
"Senin yüzünden sürekli kapıda kalıyorum." diye söylene söylene mutfağa geçtim . Masaya oturdum poşetten ekmeği çıkardım ve ucundan kopardım. Abimde masaya oturdu. Kahvaltımızı yapınca ben odama geçtim. Ful beyaz bi kombin yaptıktan sonra buket şekildeki kolyemi taktım. Sadece üç tane kolyem vardı. Üçü de çicekliydi. Çicekler benim kırmızı çizgimdi. Odamda ve evimizde hiç çiçek yoktu çünkü onlara bakamadım yoğun çalıştığım için aldığım çiçekler soluyorlardı ama çiçeklerin ne ifade ettiklerini ezbere kadar bilirdim mesala;

Menekşe Alçak gönüllülük
Sarı lale Gerginlik
Pembe lale Anlayış
Sarı krizantem Karşılıksız sevgi
Anemon Gençlik
Sarı karanfil Hüzün
Pembe glayör Zarafet
Beyaz glayör Dostluk
Beni en çok anlatan çiçek
ALTIN KADEH.
Altın kadehin anlamı UMUT demekti. Benim bu hayattan hala umudum vardı. Dayım ben ve abimi büyüttü abim on sekiz yaşından sonra çalışıp bana bakmaya çalıştı yeni bi ev aldı. Dayım dan yardım aldı ve onun sayesinde bu hayatı yaşıyoduk.

Bu düşüncelerden kurtulup kapıdan çıktım.
Saat 7:30 du yürüyerek garsonluk yaptığım kafeye gittim. Saat 8:45ti. Kafenin kapısını açtım. Beni karşılayan en yakın arkadaşım Duru'ydu.
"Hoşgeldin Beyza gine 15 dakika erken geldin"
"Geç kalıp kovulmayımda." dedim gülümseyerek genellikle kafeyi o açıyordu. "Beyza bugün özel gün.Bu kafenin sahibi işleri yüzünden gelemediği için oğlunu başına geçirmiş ama oğlunun suratını daha hiç görmedim. Bugün aşçı başından duydum gelip ortalığı kontrol edecekmiş"
"Sen bile görmedim mi yüzünü?"
"Ben burada yaklaşık 1 senedir çalışıyorum ama görmedim. İnan bana çok merak ediyorum" dedi konuşmaya daldığımız için aşçı başının sesiyle irkildik.
"Kızla hadi" dedi bende üzerinde ki hırkayı askılga astım. Önlüğümü giydim kimliğimi taktım ve elime ıslak bi bez aldım. Masaların üzerindeki sandalyeleri masalara yerleştirdim. Masaları sildim.

Masaların üzerine peçete,tuz ,kırmızı biber ve kürdan koydum. Açılış saatimiz gelmişti. Müşteriler yavaş yavaş gelmeye başlamışlardı.
Elimizde menülerle müşterilerin yanlarına koşuşturuyorduk.

Saat 12:35ti. Bu saatlerde kafe biraz sakinliyordu. Sadece üç masa doluydu. Ben bi bardak su içmek için mutfağa girmiştim. Duru mutfağa doğru bağırdı.
"Kafenin sahibinin oğlu geldi." dedi herkes bi anda koşuşturmaca başladı herkes onun yüzünü merak ediyirdu. Bense suyumu içtim bardağını yıkadım. Ardından gidenler teker teker geri döndüler. Büşra abla benim bu halimi görünce bana baktı ve şaşkınlıkla şu soruyu sordu.

"Beyza sen buranın sahibini merak etmiyor musun?"
"Hayır elin adamının suratını neden merak edeyim ki" dedim
"Adı Baran mış. Buraya gelip gitmemek için müdür seçecekmiş herkes ondan böyle koşuşturuyor."
"Ben daha 3 aydır çalışıyorum beni neden müdür yapsın ki. Neyse abla ben çıkayım bi ihtiyaç olur" dedim ve mutfaktan çıktım.
Suratını merak etmiyordum ama kibirli birisi olduğunu anlamıştım. Masaların olduğu bölüme geldiğimde tam karşı masada tek basına oturup etrafı izleyen yaklaşık 25 yaşında biri vardı.

Üstündeki ceketten kafenin sahibinin oğlu olduğu belliydi ben geldiğimde bana baktı ben de ona baktım ama bir süre sonra göz temasını kestim ve müşterilerle ilgilendim ama o hala bana bakıyordu. Duru elinde americano ile Baran beyin masasına ilerledi americano 'yu koyduktan sonra Baran bey bana bakarak Duru 'ya bir şeyler sordu.
Duru Baran beyin yanında ayrılınca benim yanıma geldi.

"Adam karizma."dedi sessizce
"Ne karizması? Zenginlik hava yapmıştır bi yerlerinde" dedim gülerek oda güldü. Kalan müşterilerle ilgilenirken gözü hep üzerimdeydi. Baran bey Duru yu yanına çağırdı ve birseyler söyledi. Sonra Duru yanıma gelip.
"Seni çağırıyor" dedi. Şaşkınlıkla suratına bakarken Baran beyin yanına gittim.
"Buyrun beni çağır mısınız?"
"Otur"dedi sandalyeyi göstererek bende oturdum.
"Adın ne?"
"Beyza"
"Bende Baran "
"İsminizi duydum"
"Burada ne zamandır çalışıyorsun?"
"3 aydır."
"Peki buradakilerini ne kadar tanıyosun?"
"Duru hariç diğerlerini 3 aydır tanıyorum."

"Duru kimdi?" dedi Bende elimle Duruyu gösterdim.
"Duruyu ne zamandır tanıyorsun?"
"Bu sorular neden soruyosunuz"
"Bilgi almak için"
"Ve bunu burada daha 3 aydır çalışan birisine mi soruyorsunuz?"
"Evet bu sorun mu var?"
"Hayır yok 5 yıldır."
"Ne 5 yıl?"
"Duruyu 5 yıldır tanıyorum"
"Ah. Pardon. Peki instagramını verir misin?" dedi şaşkınlıkla yüzüne baktım ve bir şey demedim.
🔥

Aşkın YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin