ben bu ficteki taekooka cok gicigim😡
-
Bilincimi kaybedişimden sonra gözlerimi sabah açtığımda her şey farklıydı. Etraftaki ses çok artmıştı. Işık gözümü alıyordu. Başımdaki topluluk yok olmuştu. Dün gece ölümden dönmüş olmamı umursamıyor gibi geçiyorlardı kapımın önünden. Bir farklılık daha vardı, o yoktu. Onunla yaptıklarımızı hatırlıyorum. Ellerimi tutuşunu,saçımı okşamasını...Ama onu hatırlamıyorum. İsmi,kim olduğu, nasıl tanıştığımız,neyim olduğu... Onunla ilgili her şey sıfır. Gerçekten kötü hissediyordum. Kalbim bir yabancıya aitmiş gibi. Kim olduğunu bilmeden öpmüşüm gibi yabancının dudaklarını. Gibi değil aslında, başka nasıl bir açıklaması olabilirdi ki?
Biraz hava almak istedim, gerçekten şuan tek ihtiyacımdı. Kalktığımda başım döndü, açlıktan olmalı. Yavaş yavaş bahçeye yürüdüm. Filmlerde olur ya, karakter dururken arkada her şey hızlanır. Aynen öyle hissediyordum. Ne yapmalıyım ki şimdi? Nasıl devam etmeliyim?
Her şey çok korkunçtu. Başta kalbimde bir acı bastırdı. Her zamankilerden sanmıştım oysa. Sonra nefesim zorlaştı. Belki de düzelecekti fakat panikle durumu batırdım. Daha çok nefes alamadım, boğuluyor gibi oldum. Sonra bilinçsiz yardım tuşuna basmışım. Herkes başıma geldi birden. Bir şeyler yaptılar bana. Yapmayın demek istedim. Lütfen, yalvarırım, açılın biraz. Ben nefes almaya muhtaç kaldıkça onlar daha çok kestiler havamı. Konuştular kulağımın dibinde, bağırdılar. Ağladım ,acıdan sandılar ama ben konuşamadım sadece. Mingyu çok konuşuyorum diye kızardı bana, tek kelime edemedim doktora. Mingyu'nun bende en sevdiği şey sesim de gitti ya, ona ağladım ben.
Sonra o geldi. Baktı bana, aynı acı onda da vardı sanki. Sanki alamadığım her nefes batıyordu kalbine, öyle bir bakış. Azrailim sandım onu, öyle korktum ki. Ölümden korkmam diye dolaşırdım ya, yalan. Yalvarmak istedim ona da tıpkı doktor gibi. Bırak biraz daha yaşayayım, bırak aşık olayım bir kere. Sesimi duydu. Çıkmayan sesimi duydu. Geldi yanıma , bir şeyler söyledi. O an anladım beni öldürmeyeceğini, aksine yaralarımı saracağını.
Sesiyle iyileştim sanki. O konuştuğunda, hiç olmadığım kadar güvende hissettim. Doktorların koluma bastırdığı iğneler bu kadar hissettirmişti bana yaşadığımı. Doktorlar sevindi, "Kalbi tekrar normal halinde.". Onlar değildi bunu yapan. Kalbimi tekrar hızla attıran azrailimdi.
Tanımıyordum ama onu işte. Neden hatırlamadığımı bile bilmiyordum. Belki de gerçekten ölmek üzereyken beynim bana oyun oynamıştı.
Düşündüğüm arada bahçeye gittim fakat oldukça doluydu. Çocuklar birbirinin ebeveynler de onların peşinden koşturuyordu. İçeride bekleyen hastalarının endişesini birbirlerine sinir olarak yansıtıyorlardı. Şimdi terasta, bana ait alanımdayım. Ya da , sanıyorum ki sadece bana ait değildi.
Kimin geldiğini görmek için arkama baktığımda onu gördüm.
"Burada olacağını biliyordum."
İşte o ses, güvenli alanım olan.
"Çok şey biliyorsun hakkımda."
Durmadan cevap verdi,kendinden çok emin gözüküyordu. Onu terslemeyeceğimden çok emindi. Beni ne kadar tanıyordu?
"Kendin anlattın hepsini."
Kafamda birkaç anı beliriyordu. Parça parça. Anlayamıyorum, daha çok karışıyordu her şey.
"İzin ver, hatırlatayım."
Ne düşündüğümü dahi anlayabiliyordu. Bana yaklaştı, dibime kadar girdi. Gözlerini bir an olsun ayırmıyordu gözlerimden. İzin bekliyordu.
"Yap. Hatırlamak istiyorum."
Bir cümleye daha başlamıştım, nasıl yapacağını soracaktım. Peki, dedim. Sonra,sonra... Dudaklarımdaydı. Başta anlayamadım. Gözlerimi kapayınca, her şey yerine geldi. Tüm anılar. Ona dair her şey. Her şeyi hatırlayana kadar öptü beni, bırakmadı.
"Hatırlıyorum."
Taehyung. Kıyamet. Ne de aptalca bir karar vermiştim. En son Soojin ile konuşuyordum. Bana bir teklif sunmuştu. Kanserdim ve Taehyung bana acı çektirmek zorunda kalacaktı anlamsız kıyamet görevi yüzünden. Bunu istemedim , o da her şeyi sildi benden.
Eğer hatırlamamış olsaydı, beni dün gece kurtarmasaydı, onsuz gitseydim bu dünyadan. Ya benliğimde ona dair bir şey olmadan gitseydim? Olmazdı. Bir yolunu bulur, bulurduk birbirimizi yine. Taehyungsuz Jungkook olmazdı.
-
Ya tamam gulduk eglendik evlenin bitsinya