18

143 17 13
                                    

havalar isininca gelen aktiflik perisi🫣🫄

fici bastan okuyordum,ne tatlisli bir seymis ya cidden aman aman nerelere geldik??

siz yorum yapmayinca nasil ilerlemem konusunda biraz kararsızım,duzyazidan sıkılıyor musunuz acaba 🫡

gencler kafa karisikligi olmasın, Soojin Jungoya bir seçenek sunmuştu ya, Taehyung onu öldürmek zorunda kalirsa üzülmesin diye hafızanızı silerim gibimsi bisiler.HE BIZIM ENAYI ASIK ONU KABUL ETTI IST. IIIKKKII YABANCIII

sey diyomusum ANGST😉😉😉😉

-

    Dün geceki garip histen sonra pek de güzel bir uyku çektiğimi söyleyemezdim.Kalbimde bir ağrı ile uyandım. Doktorum fiziksel her şeyin yanısıra psikolojimin de vücudumu etkileyeceğini söylemişti. Psikolojimin ne durumda olduğuna dair ise pek bir fikrim yoktu.Öleceğim ihtimalini biliyordum fakat daha ağır gelen bunun yalnız olacağı fikriydi.Sahiden, Mingyu dışında kimim vardı? O öldükten sonra ne yapıyordum? Zaman ne kadar hızlı geçmişti. Mingyu ölmüştü,sonra...Sonra? Acıma katlanamamış olmalıydı bedenim.Aradaki her şey silinmiş gibiydi sanki. Büyük ihtimal yatakta ölü gibi yattığım bir dönemdi. Hayatımda beni teselli edecek kimsem yoktu. Kanserim bedenimin bir çeşit intiharıydı belki de.

  Hastane koridorlarını sabah sevmiyordum. Fazla telaşlıydı. Oysa gece çok huzur verici oluyordu. Karanlığın sessizliği odalarına dağılmış ölü ruhların düşünceleriyle bozuluyordu ancak.Kimisi bitsin istiyordu kimisi iyileşme umuduyla kül oluyordu.Benim istediğim ise fazlasıyla meçhul, gün ışığıyla aydınlanmamıştı henüz. Belki de ölü ruhlar alemine katılmamıştım daha. Belki ruhum hala savaşını veriyordu şeytanın kendisiyle. Yenilmiyor, bırakmıyordu sebeplerini. Keşke bilebilseydim ben de ne olduğunu. Ruhum neyin peşinde koşuyor, ölmek üzere olan bedenine rağmen neyin savaşını veriyor bilseydim.

  Hastanede öyle boş boş dolanıyordum. Ayaklarım beni götürüyordu, nereye onlar da bilmiyorlardı. Arıyorlardı benim gibi. Sanki bu mezarlığın içinde bulacaklardı aradıklarını. Bu yıkık dökük binada, en acı vedalara şahit olmuş hastane koridorlarında bulacaklardı. Sanki...

Bugün her şey daha anlamlı geliyordu. Bahçede ne güzel çiçekler vardı, kelebekler ne güzeldi, çocuklar ne masum, ne tatlıydı. Veda gibi kokuyordu her şey.

Dün geceki çocuk banktaydı. Bana gülümsediğini gördüğümde yanına gittim. Sandviç için düzgün bir teşekkürü hakediyordu,oldukça iyi gelmişti.

"Güzel sandviçin için teşekkürler. Kendimi daha iyi hissettirdi. Bak, ne enerjiğim bugün."

Gülümsemesi buruktu. Küçük bir kızdı ama olgun gözüküyordu. Hayata dair birçok acıyı tatmış olmalıydı. Kim bilir,belki de bu hastane onun son durağıydı.

"Güzel bir hayat yaşadın mı?" diye atladı kız. Gözleri öyle buruk parlıyordu ki, öleceğini düşünüyor gibiydi. Derin bir konuya girmeden ismini öğrenmek istedim ondan.

"Soojin."

"Adın sana çok yakışıyor Soojin. Ben de Jungkook."

"Biliyorum."

"Biliyor musun?"

"Evet. Önemli değil. Sorumu yanıtlayacak mısın? Güzel bir hayat mıydı senin için?"

Israrla bunu soruyordu. Sorun şuydu ki cevabını bilmiyordum. Güzel bir hayat yaşamıştım,sanırım.

"Soojin sorun beni çok zorladı.Bence bu...Güzel bir hayattan kastın nedir mesela? Güzel dostlarım oldu,sayelerinde güzel anılarım da. Eğer istediğin cevap buysa, evet Soojin, hayatım güzeldi. Ama sonu bu olmamalı.Eksiğim Soojin, bir şey tamamlanmış hissettirmiyor. Belki de dostumu kaybettiğimdendir. Belki de hiç aşık olmadığımdan. Yaşayamadığım hisler var, onları tatmadan ölmek istemezdim. Neyse, daha bir yere gittiğimiz yok. Senin de, benim de."

Doom At Your Service ¦ tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin