ASKER- EZHEL

98 4 2
                                    

"EZHEL.!"

Komutanımın gür sesiyle pustuğum kaya arkasından ona döndüm.

Koşarak bana gelmeye çalışıyordu. Niye bana gelmeye çalıştığını anlamamıştım. Ama tam kalbimin yakınına denk gelen mermiyle anlamıştım. Zorda olsa.

Birden kendini gösteren keskin acıyla iki dizimin üstüne çöktüm.
Komutanım telsize bir şeyler diyordu ama anlamıyordum. Sanki duyma yetimi kaybetmiş gibiydim.

Komutanım canının acımasını umarsamayarak  koşarak hemen yanımı çöktü. Ardından ise beni kucağına çekti.

"Ezhel, Ezhel aç gözünü. Bana bak lütfen."

Kimseye ricada bulunmayan komutanım bana şuan ricada bulunuyordu.

Gözlerimi aralayabildiğim kadar açmaya çalıştım. Ama bu benim için şuan çok zordu. Sanki biri gözlerimin üzerine binlerce tuğla koymuş gibi hissediyordum.

"Ezhel, kapatma gözünü. Yalvarırım kapatma."

Göğsüne sokuldum. Ardından ise boynumu, boynuna gömdüm.
Bunu hep yapmak istemiştim. Kokusunu uzaktan değil, yakından solumak istemiştim. Son kez bunu yapmak istemiştim.

Konudan alakasız söylediğim şeyle donmuştu sanki.

"Güzel, güzel kokuyorsunuz komutanım."

Burnumu boynuna sürünce, vücudu kasıldı.

Ama hemen kendini toparladı ve telsize telaşla konuştu.

Bora

" Albayım. Hayalet konuşuyor. Acil helikopter lazım. Yaralılar var."

"Hayalet bana durum bildir.!"

"Albayım. Ezhel vuruldu. Kurşun kalbine çok yakın. Fazla kan kaybetti. Birde keskin nişancımız Serhat vuruldu."

"Tamam Yüzbaşı. Hemen acil helikopter göndericem. Biraz daha dayanın."

"Anlaşıldı."

"Timur. Serhat nasıl? Durum bildir.!"

"Komutanım. Serhat kolundan vuruldu. Kolunu hareket ettiremiyor. Mermilerimiz de azaldı. Zor durumdayız."

"Tamam aslanım. Biraz daha dayanın.!"

Telsizi kenara attım ve kucağımdaki Ezhel'e baktım. Gözlerini kapatmamaya çalışıyordu.

"Ezhel, dayan güzelim tamam mı?"

Başını belli belirsiz sallayınca onu hemen kayanın arkasına dikkatlice indirdim.

Çatışmaya katılmam lazımdı.

Elimdeki silahın tetiğini çektim ve dikkatlice kaya arkasından ileriye bakmaya çalıştım.

Gördüğüm şerefsizleri indiriyordum.

Nihayet şerefsizler bitince Ezhel'i kucağıma aldım ve askerlerimin siper aldığı yere dikkatlice koştum.

"EZHEL!"

Nilay kucağımdaki kanla kaplı Ezhel'i görünce koşarak yanıma geldi.

"Komutanım. Nasıl oldu? Kim yaptı?"

Arkamızdan helikopter sesi duyunca hiç beklemeden helikopterin yanına koşmaya başladım. Arkamdanda diğerleri koşmaya başladı.

Helikopter inince hemen bindim ve yere oturdum.

Diğerleri de binince helikopter havalandı.

***

Helikopter hastanenin çatısına inince bizde hemen indik.

İki sedye ve hemşireler hazırda bekliyordu.  Kucağımdaki Ezhel'i sedyeye yatırdım. Serhat'ta diğer sedyeye yatınca hemşireler hareket etti.

Hep birlikte iki asansörden inince Ezhel'i ameliyathaneye, Serhat'ı ise başka bir odaya muayene için aldılar. Serhat'ta ameliyatlık bir durum yoktu.

Hastaneye yarım saatlik bir yol kaldığında ise Ezhel artık gözlerini kapatmıştı. Ne kadar dayan desemde..

Şuan ameliyathanenin önünde bir o yana bir bu yana dönüyordum.

Askerlerim bir şey demek isteyip ağızlarını açıyorlardı ama sonra ise geri kapatıyorlardı.

Altı saat olmuştu ama hala gelen yoktu.

Yaşayacağına olan umudum yavaş yavaş tükeniyordu.

Nilay artık dayanamamış olacak ki konuşmaya başladı.

"Komutanım biraz sakin mi olsanız. Hadi gelin oturun biraz."

"Nilay içeride sevdiğim kadın yaşam mücadelesi verirken bana ne sakinliğinden bahsediyorsun."

Şokla gözlerini açınca ne dediğimi fark ettim.
Ben Ezhel'i sevdiğimi onlara söylememiştim.

Buraya doğru gelen albayla ben dahil herkes hazır ola geçtik.

Herkes tekmil verince Albay bana döndü.

"Hala bir haber yok mu yüzbaşı?"

"Yok komutanım."  Bunu söylememle birlikte ameliyathanenin kapısının açılması bir oldu.

Kapıdan çıkan doktorla hemen yanına koştuk.

"Nasıl? İyi mi? Bana iyi olduğunu söyleyin."

Doktorun yüzünde hiç içleri ferahlatacak o ifade yoktu. Daha çok içleri acıtacak bir ifade vardı yüzünde.

"Tüm müdahalelere rağmen kurtaramadık. Başınız sağolsun."

Sanki o an zaman durmuştu, dünya durmuştu.
O artık yoktu.

"Vatan sağolsun!" diye bağırdım. Askerlerim de aynı şekilde bağırdı.

"Vatan sağolsun" diyerek mırıldandım. 

Albayımın elini omzumda hissedince ona döndüm.

"Sıkma canını evlat. Bunada alışırız."

Gözlerimi acıyla yumdum

"Alışırım, alışırız Albayım."

Devam edecek..


İlk asker kurgum.

-S

ASKER-  EZHELWhere stories live. Discover now