Lucifer Michaelson...Gerçek adıyla Kaan...Gözlerini açtığında kırmızı, heybetli bir gökyüzüyle karşılaştı. Şaşkınlık içinde etrafına bakındı, etrafı incelerken ayağa kalktı. Etrafta birbirinden farklı ve iğrenç canlı vardı, balığa benzeyenden tut, dinozoruna kadar.
Kaan şaşkınlıkla olduğu garip şehirde hareket etmeye başladı, etrafı inceliyor, oradaki yaratıkların vahşi saldırılarından kaçınmaya çalışıyordu. Hızla Pentagram şehrinin sokaklarında ilerlerken kuzu görünümlü bir canlıya çarptı.
Çarpmanın etkisi ile kuzu yere düşerken o ayakta kaldı, düşmek için çok seksiydi. "Önüne baksana be! Karşındaki yunan tanrısını görmüyor musun!?" Yerdeki kuzuyu acımasızca azarladı, kuzu yerden kalkıp utançla mırıldandı "Ö-özür dilerim efendim..."
Kaan gözlerini devirdi. Daha sonra derin bir nefes çekti ve "Adın ne, kuzucuk?" Dedi. "L-Laila..." Diye yanıtladı utangaç kuzu.
Kaan tek kaşını kaldırdı, hızla karizmasını kullanarak sordu. "Burası neresi?" Laila sorusuna şaşırmış görünüyordu, birazcık da Kaan'ın yakışıklılığı yüzünden kızardı..."B-bilmiyor musun?cehennem b-burası..."
Gözlerini kaçırarak konuştu. Daha sonra derin bir nefes aldı ve gülümseyerek ona döndü "Buralarda yeni olmalısın..."
Cümlerleri Kaan'a işlemedi.O hâla şoktaydı çünkü. Ne olmuştu da cehenneme düşmüştü!?
"Hey iyi m-misin-" Laila cümlesini tamamlamadan Kaan hızla koşmaya başladı. Bu bir rüya olmalıydı. Laila koşan bedene şaşkınlık içerisinde baksa da onun ne kadar seksi olduğunu düşünerek evine doğru ilerlemeye devam etti.
Kaan uyanmayı diledi, bu kargaşaya daha fazla dayanamayacaktı. Hızla koşarken aniden ayağı takıldı ve yere düştü.
Yerde yatarken kafasını hafifçe kaldırdı ve önünde bir çift ayakkabı gördü.Başını kaldırdığındaysa karşısında bir melek gibi güzel, ona şaşkınlıkla bakan bir kız vardı.
"Merhaba! Buralarda yeni olmalısın! Hoşgeldin!" Kız ona elini uzatırken heyecanla söyledi. Kaan 'bu kızı yatağa atmalıyım' diye düşündü.
Kırmızı yanakları olan, bembeyaz tenli, sarışın bir kızdı bu.Üstünde kırmızı bir takım olan, uzun boylu ve güzel bir kızdı.
Kaan kızın teklif ettiği eli tuttu. Ve kıza sordu "Adın ne?" Kız kaşlarını kaldırdı. Daha sonra sıcak bir gülümseme verdi. "Ben Charlie, Charlie Morningstar!"
Kaan kızın elini yavaşça öptü, daha sonra konuştu. "Ne kadar güzel bir isim." Charlie heyecanla ona adını sordu. Kaan bir an duraksadı, gerçek adını söyleyemezdi. Bu onun başını derde sokabilirdi. O yüzden ölmeden önceki ünlü adını söyledi. "Lucifer, Lucifer Michaelson." Charlie gülümsedi. "Babamın adı da Lucifer!'
Kaan babasının adını umursamıyordu. Charlie'ye sıkması için elini uzattı. El sıkıştılar. Daha sonra Charlie onu kolundan tutup bir yere götürürken konuşmaya başladı.
"Cehennemde yenisin değil mi?" Kaan onayladı. "Harika! O halde otelime gelmelisin!" Charlie heyecanla konuşurken Kaan şaşırmış görünüyordu. Bu kız onu oteline mi davet ediyordu? Kirli düşünceler aklına dolarken Charlie'nin sesiyle kendi dünyasından çıktı.
"Benim bir hayalim var." Onu götürmeye devam ederken Charlie kararlılıkla gülümsedi. "Günahkârları otelimde rehabilite etmek istiyorum."
"Neden böyle bir şey isteyesin ki?" Kaan pek ilgilenmeyen bir tavırla sordu. "Çünkü herkes ikinci bir şansı hak eder!" Charlie onu modern görünümli ve üzerinde kocaman 'HAZBIN OTEL' yazan bir yere getirdi.Kaan itiraz edemeden Charlie onu içeri soktu.
"Hey millet! Sanırım yeni müşterimi buldum!" Charlie heyecanla söyledi. Kaan otelin etrafinı inceledi, güzel ve modern bir yapıydı.
"Oh~ Bu ssseksi babacık ta kim~?" Kaan sesin geldiği yöne baktı, pembe bir örümceğe benzeyen bir kadın...Fakat sesi erkek sesine benziyordu, Kaan umursamamaya çalıştı, göğüsleri kocamandı.
"Bu yeni müşterimiz Angel Dust, ve lütfen onunla flört etme." Charlie panikleyerek söyledi, adı Angel Dust olan kişi ise gözledini devirdi ve dondurmasını yalamaya devam etti.
Kaan bar tezgahında hâla içen yaşlı ve kanatlı kediye baktı.Kedi adam onu görünce ona orta parmak çekti ve içtiği şeyi şişesinden içmeye devam etti.
"Hayırdır Charlie, yeni bir enayi daha mı?" Gırtlağından çıkan sesle konuştu, oldukça yaşlıydı. "Lütfen Husk..." Husk gözlerini devirdi. Daha sonra tekrar bir yudum aldı."Umrum dışı." Mırıldandı ve içmeye devam etti.
Charlie Kaan'a son imhadaki olanları anlatırken birlikte koltukta oturuyordu. Charlie gülümseyerek konuşmaya devam ederken yanlarına yerden bitme bir kızla bir kız daha geldi. Küçük kız bir süre Kaan'a baktı, daha sonra "Yeni bir kötü çocuk." Dedi ve uzaklaştı.
Diğer kızsa Charlie'ye sahiplenici bir bakışla baktı ve Kaan'a bakmadan sordu. "Charlie bu kim?" Kız sordu, Charlie ise kıza gülümseyerek bakıp onun dudağına minik bir öpücük bıraktı. Kaan gördüğü bu manzarayla kaşlarını çattı fakat bir şey demedi.
"Yeni müşterimiz Vaggie! Cehenneme yeni gelmiş!" Charlie neşeyle dedi, Vaggie denen kızsa derin bir nefes aldı ve yanlarına oturdu.Aslında tam olarak Kaan'la Charlie'nin arasına oturdu.Yakın olmalarından rahatsız görünüyordu.
Kaan'a dik dik baktı. Kaan ona seksi bir bakış atsa da Vaggie'nin yüzünde iğrenmiş bir ifade belirdi ve gözlerini devirdi. "Charlie sana kaç defa diyeceğim, yeni gelenlerin kim olduğunu öğrenmeden otele alma diye..." Mırıldandı. Charlie somurttu ve Vaggie'ye sarıldı.
"Hadi ama aşkım, böyle yapma! Herkes ikinci bir şansı hak eder!" Kaan sevgili olduklarını anladığında emin olmak için yine de sordu. "Siz sevgili misiniz?" Kaan kaşlarını çatarak sordu, Vaggie onun yüz ifadesini görünce o da kaşlarını çattı ve sanki onu her an parçalayabilirmiş gibi bir bakışla konuştu. "Bunda bir sorun mu var!?"
Vaggie ayağa kalktı. Arkasındaki mızrağı çıkardı ve Kaan'a doğrulttu. Charlie hemen araya girdi ve Vaggie'nin elinden mızrağı aldı. Endişeli bir tavırla konuşurken Vaggie'yi kolundan tuttu ve kendine çekti. "Aşkım lütfen..." Onu sakinleştirmeye çalıştı. O sırada Kaan gözlerini devirdi.
Aradan yarım saat geçti. İyice sohbet ettiler ve Vaggie Kaan'la olan buzdağını kırdı. Charlie ve Vaggie Kaan'a yeni odasını gösterirken bir adam geldi.
Uzun boylu, kırmızı ve geyiğe benzeyen adamın yüzünde rahatsız edici bir sırıtış vardı. Adam konuştuğunda sesi sanki radyodan çıkıyordu. "Merhabalar! Siz yeni müşterimiz olmalısınız!" Adam Kaan'a elini uzattı. Bu sırada Vaggie gözlerini devirdi. Kaan bunu fark etmişti, adamın uzattığı elini sıktı.
"Bendeniz, Alastor! Bu otelin hostuyum!" Sarı dişli adam konuştu. Kaan sekkkssssiiii ses tonuyla cevap verdi. "Lucifer, Lucifer Michaelson." Alastor'un yüzündeki ifade Kaan'ı sevmediğini gösteriyordu fakat sırıtış bunu tamamen gizliyordu.Alastor daha sonra elini bıraktı ve Charlie'ye döndü.
"Charlie, arkadaşa odasını siz gösterirsiniz! Görüşürüz!" Alastor cevap beklemeden arkasını dönüp gitmeye başladı. Kaan 'sigma gibi yürüyor' diye düşündü.
Charlie Kaan'a odasını gösterdi ve Vaggie ile birlikte yerleşmesine yardım etti. Günün geri kalanını Kaan odasında, cehennemde ne yapacağını düşünerek geçirdi.
~Favori shipime hikaye yazmaya karar verdim MichsonApple sevmeyenlere boydan girem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Bende dedim ki, ben ve şeytan"- Lucifer Morningstar x Lucifer Michaelson
RomanceLucifer Michaelson...Gerçek adıyla Kaan Alkan...Ölmüştü ve cehenneme düşmüştü...Fakat başına gelecek harika şeyleri nasıl tahmin edebilirdi ki?