6

482 92 33
                                        

ay ışığı, lüks otelin vip konuklarına özel bahçesini yapay bir ışık kadar güçlü aydınlatırken jeongguk kolunun altındaki oğlanı kendisine biraz daha yasladı.

oturdukları iki kişilik salıncakta bir ayağı yerdeyken salıncağın ileri geri hafifçe sallanmasını sağlıyor, serin havada yüzlerine yumuşakça vuran rüzgârın tadını çıkarıyorlardı.

büyük olan, taehyung'un yerinde kıpırdanarak bir bacağını kendi bacağının üzerine atmasına izin verdi. çarprazında kalan sandalyede sana'nın gülümseyerek onlara baktığını ve jiwoo'ya dönerek bir şeyler dediğini göz ucuyla görüyordu.

sahte sevgililiklerinin üzerinden üç gün daha geçmişti. bu üç günde ailesi ve taehyung'la akşam yemeklerini beraber yemişler ve kardeşinin onları gözlediğini düşünerek nerdeyse tüm vakitlerini birlikte geçirmişlerdi.

bu, haliyle ister istemez birbirlerini daha iyi tanımalarına sebep olmuştu. artık ikisi de bir şeyleri yaparken abartı bir zorunluluk hissetmiyor ve birbirlerine karşı kazandıkları aşinalıkla daha rahat hareket ediyorlardı. en basitinden, temas konusunda ikisi de çekingenliğini yenmişti.

jeongguk, taehyung'un omuzundaki elini hafifçe aşağı yukarı oynatırken "üşüyor musun?" diye sordu.

taehyung onun göğsüne yasladığı başını hafifçe oynattı. "biraz- çok az."

"üstüne bir şeyler almak ister misin? getirmelerini söyleyebilirim."

taehyung duraksayarak hafifçe doğruldu ve jeongguk'la yüz yüze gelecek şekilde durduğunda bir süre düşündü. akşamın ışıkları yüzüne vururken her zamankinden güzel gözüküyor diye geçirdi aklından jeongguk.

"hayır ama sen," devam edip etmemek konusunda kararsızdı. jeongguk onu cesaretlendirmek için yanağına ufak bir öpücük bıraktı. belli ki bunun esmeri ne hale getirdiğinden habersizdi. taehyung derin bir nefes alarak "sen sıcaksın ve biraz daha sarılırsan üşüyeceğimi sanmıyorum." dedi bir çırpıda.

jeongguk yüzündeki gülümsemenin büyümesini kontrol edememişti. kollarını sıkılaştırırken eski konumlarını aldılar ve jeongguk diğer kolunu da taehyung'a sararken onun kolları arasında bu kadar küçülebilmesine şaşırdı.

odağını taehyung'tan çekmeyi başarıp başını kaldırdığında karşılaştığı en yakın arkadaşı ve onun büyümüş, imalı gözleri görmezden gelinebilecek gibi değildi.

sana oyunlarını biliyordu, jeongguk elbette en yakın arkadaşına söylemişti ama genç kadın sanki böyle bir gerçek hiç yokmuş gibi, onlar gerçekten sevgiliymiş gibi davranıyor ve onların birbirleriyle her ilgilenişinde kocaman gözleri ve imalı gülüşüyle bakışlarını ikisi üzerinde tutuyordu.

jeongguk iki gündür buna maruz kaldığı için alışmıştı- evet, sana'nın tüm imalarına dahi alışmıştı ama hâlâ taehyung'la temaslarında kalbini kontrol edemiyordu. buna alışamamıştı ve anlamlandıramıyordu.

"taehyung, burç yorumu gibi şeyler yapabiliyor musun?"

taehyung kapanmak üzere olan gözlerini sana'ya çevirdi. açıkçası onu sevmişti, şimdilik jeongguk'un çevresinde sevmediği birisi yoktu ve birkaç gün sonra bu insanların hiçbirini göremeyecek olması onu üzmeye başlamıştı. kolay bağlanan birisi değildi ama her zaman doğru insanlarla karşılaşamıyordu.

"yapabilirim ama sadece burcunuza göre bir şeyler söylemeyi doğru bulmuyorum. haritaya göre yorumlamak daha doğru olur."

"ah, bunun için seninle iletişime geçeceğim o halde." dedi genç kadın. taehyung bunun üzerine sadece gülümsedi çünkü iletişimde kalacaklarını düşünmüyordu.

flight of the stars Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin