2. bölüm

30 10 39
                                    

Kapı açılınca içeri siyahi bir adam girdi benim kolumdan çekerek odanın ortasına götürdü. Adamın ayağına tekme atarak yere düşürdüm. Adam sinirle bağırdı. Ben ise kahkaha atmıştım. Adamın beline takılı hançeri elime aldım ve elbisemin içine soktum bacağımdaki ipli yere hançeri yerleştirdim. Adam kalkıp beni dövmeye başladığında kahkahalar atıyordum. Bu adamı delirtiyordu. Beni odanın köşesine attığında her yerim kandı. Berfu hayla ağlıyordu.

:AYŞÎN BERFU KENDÎNE GEL!

: A- Abla iyimisin?

: Ben senin ablan değilim. Korkaklar ablalık yapamam! Eğer kendine gelmessen seni burda öldürürüm. Sen ihanetçimisin kendi anne ve baban için savaş!

: Eğer onlar benim annem ve babam olsaydı ben burda olmazdım!

Diye bağrındı ama öfke yoktu üzüntü vardı.

: sen acınasısın seni kurtarmak için geldim buraya. Kendini kurtaramicak kadar aptalsın. Senden anca korkakların kraliçesi olur.

Söylediğim sözlere takmazdım. Hepsi sahteydi. Biraz olsun gücünü farkına varsın istemiştim.

:Asıl siz çok kötüsünüz. Neden biliyormusun? Ben- beni kenara attınız. Bu ailenin hatalarının acılarını ben çektim.

:ÇÜNKÜ SENSIN HATA SENSIN ANLADINMI! BU AÎLEDE KORKAKLARA YER YOK!

Asla ağlamayan ben şuan kendi laflarıma ağlamak istiyordum. Ama onu kendine getirmeliydim.

: Ben mi korkağım?

Dedi nazikçe. Dişlerini sıktı. Gözbebekleri titredi.

:ASIL KORKAK OLAN SIZSINIZ LAN! BU YALAN , SAHTE HAYATINIZ! ANNEM VE BABAM EĞER CESUR OLSALARDI ÖLMEDEN ÖNCE BENI KURTARIRLARDI AMA NOLDU? SEN GELDIN. Eğer sende cesur olsaydın. Sende kardeşini umursardın?

: korkaksın,

: Sizsiniz be! SIZSINIZ KORKAK.

: evet korkağız

Bir çığlık odada yankılandı sinirden bağırdı. Üzerime gelip beni yere itti üzerime çıkıp defalarce yumrukladı. Göz bebekleri beyaza dönüştü. Yumruklamayı bırakıp yere attı kendini.
Gözümden bir damla yaş düştü. Ona sarıldım.

göz bebekleri buz mavisi oldu. Etrafımızı yerden çıkan buzlar kapladı bizi içine aldı. Sanki sığınakmış gibi. Güneş ışığı zindanın küçük penceresinden kör edici bir ışıkla girdi. O benim gibi değildi. Babam gücümü anlamam için bana çok kötü şeyler söylemişdi sinirlendiğimde Ay ışığı bir anda kör edici ışıkla heryeri sarmış. Ve toprak diken diken yerden çıkmıştı. Belki işey yarar diye denediğim şey çok kötüydü. Ama ben pişman olmayı bilmiyordum. Benim gücüm saldırıydı. Onunki ise savunma. Her ağlayan güçsüz değildi. Her gülende mutlu değildi. Ama yalanlar bana daha cazip gelirdi. Ama kardeşim duygularını dışa vurardı işte bu yüzden o benden üstündü. O doğruysa ben yanlıştım. O aydınlıksa ben karanlıktım. Benim doğrularım yanlışlardı. Onun doğruları gene doğrulardı.

O kırıldığını belli etmedi. Ağlayarak sarıldı affetti beni ama ben, ben kendime küsmüş gibiydim. Bir yerde okumuştum;

Kırıldığını belli etmeyen insanları üzmeyin. Çünkü onlar sizi kaybetmemek için susar, aptal oldukları için değil.

: Abla

: hayla bana abla diyicekmisin.

Dediğimde kafasıyla onayladı

:istiyerek demedin
Sonra devam etti

: hadi kaçalım abla nolur! Korkuyorum

Dediğinde kafasını olumlu şekilde salladı. Kendimi sıktım öfkemi kullandığım ellerimi yukarı doğru kaldırdığımda yerden çıkan sivri uçlu taş dikenler kapıyı delip geçti. Kapı kırıldı. Gri dar kolidorlardan geçerek ileri ilerledim. Yan kolidordan bana doğru koşan kişiyi görmemiştim. Tam omzuma giren kılıçla nefes alamadım. Yere doğru düşerken Ayşine bakıyordum. Hadi kardeşim şunlara gücünü göster. Omzundan çıkan kılıçla bağırdım. Kan kokusu hem sevmezdim hemde bana ilham verirdi. Bu konu tartışmaya kapalıdır. Her tarafım kan olmuştu. Göz kapaklarım isyan etmeye başladı. Son gücümle Ayşinime baktım kılıç tutmayan eliyle kendini savunmaya çalışıyordu. Bana baktı dolu gözleriyle. Büyük hüzünle , pişmanlıkla . Gülümsedim ona doğru bakarak bütün gücümle gülünsedim. Yine kimseye kazandığını hissettirmicektim. Gözlerimi kapattım. Sonra tekrar açtım buğulanan gözlerimi sanki ölümüne savaşıyormuş gibi kapatmadım. Kafama birinin sertçe vurmasıyla gözlerim el mahkum kapandı. Devamı karanlıktı.

 zıtlıklar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin