Merhaba ben Feride, Ailesi yüzünden vücudunun her yeri kan, morluklar, çizilme izleri, yara izleri olan bir kızım. Tam on bir yaşında dövülmeye başlamış, yirmi yaşına kadar dövülmüş bir kızım. Hâla da devam ediyor bu işkence, reşit olmam bir şey değiştirmiyor, değiştiremiyor. Bilirsiniz ya, Babanızdır annenizdir o sizin. El kaldırmaya hakkınız yoktur, her neyse. Bu gereksiz hikayem geçtiyse şuan olduğum yere geçiyorum. Şuan tek makyaj malzemesi olan fondötenle yara izlerini ve morluklarını kapatmış bir küçük kız, elinde ki günlüğüyle bir ağacın başına oturmuş yazı yazıyordu. Evet duydunuz, günlüğüm var benim. Kimseye anlatamadığım o hayatımı defterlere geçiriyorum, ne yapayım ama? İyi geliyor bana..
Merhaba sevgili günlük, bugün de sana bunları yazacağım. Sıkılmış olabilirsin ama ben sıkılmıyorum. Arkadaşım oldun sen benim. Seni meraklandırmadan geçeyim o zaman; ben bugün akşam evden kaçacağım. Nasıl kaçacağımı sorma, yapacağım işte. Şimdilik bu kadar özet yeter günlük! Akşam kaçmadan önce ve kaçtıktan sonra yazacağım sana.
Evet bu da yazdıklarımın birisi, yani şimdi yazdığım. Henüz. Kalktım, günlüğümü koluma sıkıştırdım, tam gidecekken arkadan bir ses duydum. "Nasıl hissettin? Yapabilecek misin bu küçük ve narin bedenle evden kaçmayı?" İşte o zaman durup arkama baktım, bir seksenlerde olan, ona eğer bakmak istersem yukarı bakarak görebileceğim, siyah ve beyaz renkleriyle bir konbin hazırlamış, kahverengi saçlı, kahverengi gözlü bir adam duruyordu. Bana biraz daha yaklaştığında olayı anladım. "İnsanların kişisel hayatına karışamazsın!" Gözünü devirip güldü, sonrasında bana baktı. "Bu güzel bedeninle oyun oynamaya nasıl cüret edersin?" İçımden geçirdiğim ilk şey onun yüzünde ki şaşkınlığı görmek için her şeyi anlatmamdı, ama bunu yapamazdım. Sadece kısık sesle. "Kesin öyledir." Demekle yetindim. Bana bakan gözlerle tekrardan konuştum, "bana bak adam, benimle böyle konuşamazsın." Ellerini ceplerine attı, "ismin ne senin?" Diye sordu, dalga geçercesine. "Ezgi" dedim, "yalan söyleme. Defterinde "Feride Özdinç," yazıyordu." O zaman bana neden soruyorsun be adam. "Baban ve annen bu sayfayı görürse seni nasıl ödüllendirecek, birde dövülüyorum yazmışsın. Vicüduna bir göz gezdirdim, kızarıklık yok, morluk yok, bir iz bile yok. Yalancılık kötü bir şeydir." Kızgınlığıma gülümsedim. "Bunu ölseler bilemezler." Dedim sinirle, cebinde ki telefonu çıkardı ve bana bir fotoğraf gösterdi. "Bunu öğrenirlerse?" Gözlerim dolmuştu, "ne olursun yapma! Bak her şeyi anlatırım söz." Beni dinlemiyormuşcasına yanıma yaklaştı. "Neyi anlatacaksın? Ailenin kızlarının bir yalancı olduğunu mu? Komiksin sen. Hemde bayağı. Şimdi ailenin yanında gidiyorum, soy isminin Feride olduğunu öğrendim artık." Arkasına bakmadan yavaşça gidiyordu, ne yapacaksın şimdi Feride? Gittiği yerde bir bank vardı. Bu adamı orada oturtabilirdim, zor kullanarak tabii. Adamın arkasından gittim, Banka yaklaştığını görer görmez fırsat bu fırsat diyip planıma koyuldum. "Bana bakar mısın!?" Adam arkasını dönüp bana baktı, "ne var, ne zırvalıyorsun yine? Yoksa yine yalan mı söy-" ve plan başarılı. Değil! Plan başarılı değil. Aklımda kurduğum gibi banka oturtmuştum adamı. Ama sıkıntı burdaydı işte, onu iterken bende dengemi kaybetmiş, şuan onun üstünde oturuyordum. Olayı toparlamak istedim. "Bakın efendim, ben böyle ol-" diyecekken sözüm kesildi, birisi bağırdı. "FERİDE! SALAK KIZ! SEN BİR ADAMIN KUCAĞINDA NE YAPIYORSUN?" Babamın sesiydi bu, babam tam arkamızda duruyordu. Adam ise göz kırparak bana baktı, pisikopattı bu adam. Hemen bu psikopat adamın üstünden kalktım, babamdan anladığım üzere evde dayak yiyecektim, ama ölesiye değil. Aklımdan adamın çektiği fotoğraf geldi, onu göstermemesi için her şeyi yapardım. Adama ayağa kalktı ve babamın karşısında durdu, babamda yanında küçük kalıyordu. Adam bana gösterdiği gibi telefonunu açtı, "bakın efendim, bu kızınızın defterine yazdığı şeyler. Kızınız dövüldüğünü söylüyor. Doğru olduğunu sanmam. Hiç bir yerinde küçük bir iz bile yok." Babam bana tekrar baktı. "Teşekkürler bayım, kızımla bunun hakkında konuşacağım. Yalancı olmak ne demekmiş görecek." Dedi, sonrasında o aptal adama baktım, benim gözlerim doluk ve kızarmış, onun gözleri hiç bir şey hissetmiyordu. Bu sırada babam beni kolumdan tutup eve götürüyordu. Korktuğum şey buydu. Eve girip babam beni salonun ortasına fırlattı.
"DEMEK BİLMEDİĞİN, TANIMADIĞIN BİR ADAMLA İLİŞKİYEE GIRER, BİR DE DÖVÜLDÜĞÜNÜ SÖYLERSİN HA! BEDENİNE BİNLERCE DAHA MORARIKLIK GİRECEK BUGÜN. YADA KESİK İZLERİMİ DEMELİYDİM."
***
Şuan kanlar içinde, kesikleri olan, morlukları ortaya çıkmış. Dışarı atılmış bir kızım, hepsi o adam yüzündendi. Kendimi toparlamalıydım.
Toparlan Feride,
Tek şansın Feride,
Hızlı Feride!Zar zor ayağa kalktım. Dirseğimde ki kanlar ve izler yüzünden bedenime yapışmış kazağımı ittirmeye çalıştım ama yapamıyordum. Canım çok yanıyordu, Ayağım kopana kadar koşmaya başladım, zar zor olsada. Bir kaç saat koşmuştum. Belkide on sokak öteye gelmiştim. Önümde duran bir konakla durdum, tatlı bir bahçesi vardı. Bana yardim edebilirler diye düşünüp konağın kapısını çaldım. Konağın kapısını açan sarışın kızla durdum. "Şey merhaba, bir şey soracaktım." Kız endişeyle bana bakıp beni içeri aldı, iterek bir koltuğa oturtup kendisi de önüme oturdu. "Senin halin ne böyle? Kim yaptı sana bunu! Sakın beni tanımıyorsun diye çekinme, aynı cinsiz biz, anlayabilirim ben seni." Kızın dedikleri sonra göz yaşlarımı durduramadım. Hüngür hüngür ağlıyordum. "Sıla, abicim bu ses ne?" Diye söylenen bir adam girdi içeri, refleks olarak ona baktım. O bu adamdı, bütün her şeyi yaşamama sebep olan bir adamdı. Adam bana merakla bakıyordu, ben ise korkarak ayağa kalktım ve adamdan uzaklaşmaya başladım, adam bana yaklaşıyordu, ben uzaklaşıyordum. Ta ki o zamana kadar, duvara büyük bir sertlikle vurmuştum. Normal olarak canım acımıştı. "AHH!" Adam bana yaklaşmıştı, beni duvara sıkıştırmıştı. "Kim yaptı bunu sana?" Adama sinirle baktım, "Senin yüzünden oldu! Hepsi senin yüzünden oldu! Senin yüzünden tekrar dövüldüm!" Dedim gözüm dolarak. "İnanmıyorum, üstünü çıkart." Arkada ki kız, "abi kızın dövülmesine şait mi oldun?" Dedi sinirle, önümdeki adam: "Sıla kes sesini ve bana makas getir, birisi feci şekilde utanıyor." Adının Sıla olduğu öğrendiğim kız bir odaya girdi, Önümde ki bana bakıyordu. "Eğer o adam sana zarar vermişse, o adamı param pirçik ederim. Kaç yaşındasın sen? Reşit değil misin, o kadar az durmuyorsun. En az on sekizdirsin. Neden kaçmadın?! Bak tekrardan söylüyorum eğ-" sözünü kestim, "neden bana yardım ediyorsun?" Dedim. "Kazağına yazık olacak." Dedi. "Cevabım bu değildi," "benimde cevabım bu değildi." Sıla adında ki kız abi dediği adama makası verdi, önümde ki adam de beni kucağına alarak ilk oturduğum koltuğa oturttu. Kazağımı kesmeye başladı..
Tiktok.
@heybussyYoutube
@BussykayaaYorumlarınızı eksik etmeyinn! Öptüm 🌴🎀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Aşk | Ahfer Fic
FanfictionFeride Özdinç ve Ahmet Can Dündar'ın olduğu bir fic hikayesidir, sonsuz aşk hikayesini okurken: onsuz aşk, tattım ölümü, bana onlar gibi davranma dinlemeniz önerilir. Zaten bildiğiniz üzere bunlar ACD'nin şarkıları. . . Babasından şiddete maruz kal...