İsmini bile bilmediğim bir adam, bana şuan yardım ediyordu. Hemde ölmeme kadar neden olacak bir adam, yakışıklıydı, feci şekilde hemde. Gözlerine bir daha bakarsan çıkamazsın, ama ben çıkabiliyordum o koyu kahverenginden. "İlgini mi çektim? Üstüme oturmanla anlamalıydım zaten." Bunu adam söylüyordu, bende hemen cevabı yapıştırdım. "Bütün kazağı kesmene gerek var mı? Üşüyorum. Zaten sadece üst kısmımda değil, Alt kısmımda da var." Sıla diye bildiğim kız acınası şekilde bana bakıyordu, "ismi ne o adamın? Öldüreceğim o adamı! Bir kadına vurmak neymiş görecek." Sıla'ya gülerek cevap verdim. "O kadar da kötü vurmazdı, ama bu senin abin! Her şeyimi bozdu. Her şeyimi. Bir daha o adamın yüzünü görmek istemiyorum teşekkürler, zaten birazdan giderim ben." Adam bana baktı, sonrasında üstüme. "Südyenle dışarı çıkabileceğini sanmam, üşüyor musun? Ayrıca ismim Ahmet. Ama sen bana hayatımı kurtaran adam diyebilirsin." Dedi, "kes sene sen! Hem suçlusun hem güçlü!" Sıla da güldü Ahmet'te, Teşekkür ederim ya! "Üşüyorum. Ayrıca korkuyorum." Gülmeleri durmuştu, bu sırada kapı çalmıştı. Sıla kapıyı açtı ve içeri bir doksanlaroa olan bir adam çıktı. "Naber Sılalom?" Beni gördü, "Ahmet kızı taciz etmeye üşenmiyor musun?" Ahmet güldü, yani pisikopat denilebilir. Pisikopat adam güldü, ayağa kalktı ve adamla tokalaştı, "ne tacizi be Mert, kıza yardım ediyoruz." Mert dalga geçercesine güldü. "Oğlum sen bu eve kimseyi almazsın, Yareni almıyorsun daha!" Ahmet Mert'e bir tekme attı, Sonrasında tekrar önüme geldi. Ben kızarmıştım, üç kişinin beni böyle görmesine alışamazdım. "Yaren başka, bu kız başka kanka. Hem senin ismin neydi? Feride'ydi değil mi? Feride. Kızarmayı kes, yardım ediyoruz sana." Daha fazla kızardım, Ahmet yanda ki sağlık çantasından bir krem aldı, sonrasında bir sıvı. "Bunu sürersek her şey bitecek." Göz devirdim, sonrasında Ahmet'in elinde duran kremi aldım, hayır. Olmaz. Bu benim hastanede sürdüğüm, acısından kaç saat ağladığım krem. "Bu olmaz! Olmaz bu." Bana baktı, "ne demek olmaz?" Ahmet'i itmeye çalıştım ama itemedim, arkada ki Mert ve Sıla bize bakıyordu. Aldırış etmedim. "Ben bunu sürmüştüm, çok acıtıyor bu!" Ahmet güldü, arkadakiler hâla bizi izliyordu. "Çokta çabuk geçiriyor," Ahmet'i yine itmeye çalıştım. "Çok acıtıyor." , "süreceğim bunu." Dedi. "Sürmeyeceksin!" , "Süreceğim." , "Sürersen ağlarım." Dedim, ağızımdan neler çıkıyordu benim? "En azından benim yanımda ağlarsın, o acımasız adamın yanında değil. Ahmet Sıla ve Mert'in beni tutması için bir işaret yaptı, Sıla ve Mert beni tuttu. Kollarımı oynatamıyordum. Ahmet sürmeye başladı. "HAYIR, YAPMA! OLMAZ! AHH, ACIYOR! BIRAK! ACIYOR.."
Ve her şey karanlığa gömüldü, Her şey..
Uyandığımda bir odadaydım, yataktaydım aynı zamanda. Ayağa kalkmaya çalıştım ama yapamadım, omzum çok feci şekilde ağrıyordu ve acıyordu, kremin acısı hâla gitmemişti. Yana döndüm, Sıla diye tanıdığım kız vardı. Zar zor ayağa kalktım, omzumu haraket ettiremedim. Odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı indim. İndim denilmez. Birisi beni inmeden önce bieisi beni odasına çekip yatağa itti. "Kimsin sen?!" Dedim, "sakin kal, seninle tanışmam için buradasın. Korkma. İlişkiye girmem seninle." Karşımda ki Ahmet'ti, büyük bir oh çektim. "Ne istiyorsun?" Boğuk bir sesle, "dedim ya sana, tanıyacağım seni." Güldüm. "Mafyalarla tanışmak istemem doğrusu," yüzü düştü. "Mafya olduğumu nerden biliyorsun?" Ne? Ciddi miydi bu adam! Ciddi olamazdı. Hiç bir şekilde ciddi olamazdı. "M-mafya mıydın sen?" Devam etti, "evet dedim sorgulama işte, sana sorduğum sorulara cevap ver. Kaç yaşındasın? Bekâr mısın? Bakire misin? Anne ve babanın ismi ne? Ben yakışıklı mıyım?" Dedi, meraklandım ama cevap verdim."yirmi yaşındayım, sevgilim yok, bakireyim ama konumuzla ne alakası var? Ve seni yakışıklı buluyor- bulmuyorum." Yüzü düşmüştü tekrardan. "Pekâlâ tamam, babanın ismi ne?" Tekrardan sormuştu, "istemiyorum." , "isteyeceksin!" Zorladı beni. "İstemiyorum dedim." Dedin bir nefes aldı, Kızım ben mafyayım? Belki seni taciz edebilirim? Seni bu yatağa sabitleyip sabaha kadar. Öldürebilirim seni. Korkmuyor musun?" Kısık bir sesle. "Korkmuyorum, sıkıysa gel!" Ahmet'i kışkırtmak için söylemiştim, kışkırtmıştım gerçekten. Yataktan kalktım ve odanın içinde olan kapıyı açıp içeri girdim. Lavaboydu. "Buraya gel! Ne yapıyorsun sen?!" Diyerek arkamdan geliyordu. Şuan korkmuştum ondan, ama fırsat bu fırsattı. Koşarak duşakabinin içine girip suyu açtım. "Düşündüğüm şey mi?" Diyerek kapıyı kapatıp kilitledi Ahmet, kilitlemesini anlamamıştım. "Neden kilitledin?" Diyerek suyu açtım. Elime de duşakabini başlığını aldım. "Odamın ıslanmasını istemiyorum!" Diye bağırdı. Başlığı ona çevirdim, ıslanıyordu. "Ne oldu? İyı mi böyle kirli düşünceler?" Sudan korkmuyordu, ben korkardım açıkçası. "Sen görürsün!" Diyerek yanıma doğru yaklaştı, Duşakabinin içine girdi, ben ise korkmuş bir şekilde oturuyordum. Elimden başlığı alıp beni ıslattı. "AHMET DUR!" diye bağırdığımda büyük başlığını açtı ve ikimizde ıslanıyorduk. Beni ayağa kaldırıp belimi sardı, "sever misin beni? Sever misin böyle bir adamdan çocuğunun olmasını?" Güldüm, nedensiz şekilde. Adamı gördüğüm an etkilenmiştim. "İsterim."
Tiktok.
@heybussyYoutube.
@bussykayaa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Aşk | Ahfer Fic
Fiksi PenggemarFeride Özdinç ve Ahmet Can Dündar'ın olduğu bir fic hikayesidir, sonsuz aşk hikayesini okurken: onsuz aşk, tattım ölümü, bana onlar gibi davranma dinlemeniz önerilir. Zaten bildiğiniz üzere bunlar ACD'nin şarkıları. . . Babasından şiddete maruz kal...