Medya: Corbin Cyra
𖨆
"Cyra, sevdiğim ve aşık olduğum tek kişi sensin ama evliliğimizde imzaladığın anlaşmayı unutma. Birbirimizin mahrem hayatına karışırsak evliliğimiz biter." Arkasından parlayan güneş ve mavi okyanus gözleriyle bana bakarken böyle demişti kocam. On sekiz yaşıma girdiğim gibi evlendiğim, sadece çıkarlarımız için birlikte olduğumuz kocam.
Gözlerim şaşkınlıkla açılırken ne diyeceğimi bilemedim. Kolunda başka bir kadınla bana bakıyordu. Üç yılımızın hiç bir anlamı mı yoktu?
Elini omzuma koydu. "Belki sende kendine bir sevgili bulmalısın." Alaycı sesiyle tokat yemiş gibi hissettim. Kadın gülerek kocama daha çok yaklaştı. Beni sinir etmek için mi yapıyordu? Eğer öyleyse başarıyordu ama bunu belli etmemek için çabaladım.
Zarif bir gülümsemeyle ikisine. "Haklısın, hayatım. Sonuçta hayat beklemekle geçmez." Bir kaç adım atıp yanında durdum. Buz mavisi gözlerimi kısarak ona baktım. Gülümsememi hiç bozmadım. "Ama lütfen kocacığım, hastalık kapmadığından emin ol."
Yanındaki kadına küçümser bir bakış attım. "Ne de olsa böylelerinin kimin altına girdiği belli olmaz." dedim.
İkisini geride bırakıp bir kaç adımda dışarı çıktım. Yumruklarımı öfkeyle sıkıp şoförün açtığı arabanın arka koltuğuna binerek öfkeyle soluk aldım.
Corbin Isagi. Kocam, Japonya'da kalmak için bana ihtiyacı olan kocam. Benim ise parayı umursamadan yaşamak için ihtiyacım olan koca. Aşık değildik belki ama ben özel bir bağımız olduğunu düşünürdüm hep.
Bana sağladığı zenginlik akıl sır ermez bir zenginlikti. Ailem öldükten sonra üniversite okumak istediğim için paraya ihtiyacım vardı. Bu yüzden anlaşma yaparak evlenmiştik. Ancak şimdi bir hayal içinde yaşadığımı anlıyordum. O bana hiç aşık olamazdı, bu sadece benim hayal ürünümdü.
Telefonumu açarak kontrol ettim. Hiç kimse yazmamıştı. Sinirle telefonu kapatıp şoföre bir adres verdim. Eski yaşadığım evin adresiydi bu yer.
Bir yarım saatlik sürüş sonrasında geldiğimizde kapıyı benim için açtı şoför. Arabadan inip mahvolmuş eve baktım. Bahçeden içeri adım atarken kulağıma kocamın sesi geldi. "Kendine bir sevgili bul." Pezevenk olmaya bu kadar meraklıysa neden olmasın.
Ondan ve Shinichiro'dan başka hiçbir erkekle yakın olmamıştım. Shinichiro? Shinichiro! Aklıma gelen fikirle dudağım yukarı doğru kıvrıldı. Şoföre baktım. "Siz gidebilirsiniz, ben kendim geleceğim."
Adam başını sallayıp gittiğinde markete ilerledim. Adımlarım heyecandan dolayı hızlıydı. İçeri girdiğimde marketten altı kutuluk paket bira aldım. Özellikle Shinichiro'nun sevdiği olmasına özen gösterdim. Eski dostumu bir ziyaret ederken elim boş gidemem değil mi?
Adımlarım yıllardır görmediğim arkadaşım için hızlıyken ezbere bildiğim sokakları adımladım. Çalıştığı yeri çok iyi biliyordum, beni defalarca götürmüştü.
Lisede çekingen bir kız olduğum için Shinichiro'ya aşık olduğunu hiç söyleyememiştim. Hatta ondan kaçmıştım ama artık o küçük kız değildim. Ailem ölünce artık utangaçlığımı yenmek zorunda kalmıştım.
Eski küçük Cyra, soluk teni ve albinoluğundan utanır saklanırdı. Ben ise onu en büyük güzelliğim olarak görüyordum. Eski Cyra düz ayakkabılarla bile yürüyemezken ben topuklularla sağlam adımlar atıyordum artık. Dünya bizi beklemez, ya düşerek öğrenir ya düşürerek öğreniriz. Ben düşerek öğrendim.
Shinichiro için çok düştüm ama o sadece onu düşürenleri gördü. Ben cesaretli değildim ki ona adım atayım, o ise onu istemeyen kızların peşinde koşacak kadar cesurdu.
Eski hali hiç değişmemişti onun. Camın arkasından görebiliyorum bunu. Ben ise çok değişmiştim. Gözlüklü, kısa saçlı, kahküllü Cyra yerine uzun saçlı, lensli, daha özgüvenli Cyra olmuştum. Belki canım kocam bana bir kapı açmıştı ve kendisi bile bunun farkında değildi.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metres || S. Sano
FanfictionKocam bana bir sevgili bulmamı söylediğinde aklıma gelen tek kişi vardı. Shinichiro Sano, lise aşkım.