Endişeli bakışlarla müdürümüz Asya Hanım'a bakıyordum.
"Nehirciğim" Diyerek söze girdi. "Bir kaç şüpheli davranış göstermişsin. Polisler ifadeni alıcak. Zaten alacaktı ama daha erken oldu. Hepinizin ifadesi alınacaktı zaten."
Ay sağol ya. Gerçekten kalp kalp hocam ne kadar iyisiniz.
Polislere döndüm. "Kelepçe takmayacaksınız değil mi? Kaçmam zaten korkuyorum."
"Merak etme takmayacağız, gel hadi. "
Müdürün odasından çıkarken bir polis önümde diğer polis arkamdaydı. Koridorlar bana garip bakışlar atanlarla doluydu. Keşke Irmağa haber verebilseydim.
Irmak'tan
Nehir gittiğinde Ufuk ve Kerem ile başbaşa kalmıştık. Acaba ne olmuştu çok merak ediyordum.
"Korkma. Bir şey olmaz arkadaşına."
Kerem'in fısıldamasıyla yerimden sıçradım. Omuz silktim.
"Olmayacak zaten."
Ufuk endişeli gözlerle telefonuna bakıyordu. Kerem'de yanında aynı ciddiyetle bakıyordu.
Kerem'in saçları güneş sarısı mıydı? Çok güzeldi. Bende sarışındım ama kumrala kaçıyordum.
Düşüncelerime bizim sınıftan bir kızın koşarak bize gelmesiyle son verdim.
"Ne oluyor Ece?"
"Irmak! Nehiri götürüyorlar polisler."
Demesiyle Ufuk'ta ekrandan kafasını kaldırmıştı.
"Ne! Ne diyorsun sen!"
Telaşla sordum.
"Nerede şuan?"
"Götürüyolardı bahçede arabaya."
Üçümüz aynı anda aşağı iniyorduk. Okul hayatım boyunca bu kadar hızlı indiğimi hatırlamıyordum.
Polis arabası gidiyordu. Sadece ona yetişmiştik.
"Nehir! " Diye bağırdım. Ardından okul müdürümüzü gördüm ve yanına koştum. "Hocam Nehir'in hiç bir suçu yok lütfen gidin söyleyin vallahi ben kefilim."
Asya Hanım bana döndü. "Canım bir kaç sorgu olayı olucak endişelenme."
Sinirden deliye dönmüş bir şekilde okulun çıkışına doğru yürüdüm.
Birisi kolumdan tutup beni çekti. Bu Kerem'di.
"Napıyorsun be bırak kolumu."
"Irmak sakin ol, çıkamayız şuan okuldan. Hem sen demedin mi Nehir'in bir suçu yok diye. Hiç bir şey yapamazlar."
Ona doğru baktım.
"Arkadaşımı tek bırakmak istemiyorum."
"Haklısın ama bak güven bana bir şey olmayacak."
Tam ona cevap verecektim arkamdan bir ses geldi.
"Ooo Irmakcım beni sevmeyi bıraktın herhalde direkt bu ineğe mi koştun."
Ona doğru sinirle baktım. Zaten iğreniyordum.
Kerem konuşmaya çalıştı. Elimle ağzını kapadım.
"Bana bak o bücür boyunla her yere maydonoz olma işin sonu iyi olmayacak Doğu!"
Alayla sırıttı. Nehir olsa bir tane çarpardı emindim. Nehiri özlemiştim.
"Hmm sen bu bücür halimi sevmiyor muydun zaten güzelim? "
Sinirle hareket ettim ona doğru. "Bak sus artı-"
Kerem sözü devraldı.
"Bana bak Doğu, o çok güvendiğin arkanı kollayan arkadaşına da söyledim sana da söylüyorum. Bir daha bu kızlara bulaşırsan o çok sakladığın bir sır var ya hani." Sesi fısıltıya dönüşmüştü.
"Bir bakmışsın herkesin dilinde , he ister misin?"
Doğu'nun rengi bembeyaz olmuştu. Bir şey söylemeden çekip gitti.
Merakla sordum. "Ne o sır?"
Heyecanla güldü. "Zamanı gelince öğrenirsin."
"Teşekkür ederim bu arada sana."
"Ne için ediyorsun anlamadım?? " dedi bana anlamaz gözlerle bakarak.
"Az önce beni şu salaktan kurtardığın için."
Sırıttı. Sırıtınca ne kadar tatlıydı. Ayy kendine gel Irmak neler diyorsun sen.
"Ne demek görevim."
Zil çalınca ikimizde salak salak bakışmayı bıraktık. Ve okula doğru yürüdük.
"Ufuk nerede peki nereye kayboldu?" Dedim ona bakarak.
Merdivenleri çıkarken konuştu. "Sınıftadır o ya. Ben yanına gelirken buraya yürüyodu."
Sınıfın olduğu yere geldiğimizde ikimizde ne yapacağımızı bilmediğimiz için duraksadık.
"E hadi gidelim o zaman." İkimizde ters yönlere gidince sabırsızca güldük.
Nihayet sınıfa vardığımda iyice aptal gibiydim. Aklım Nehir'deydi. Dersimiz Felsefe'ydi.
O kadar dalmıştım ki kapı çalana kadar ses duymuyordum.
"Irmak. Irmak kızım. Serap öğretmenin seni çağırıyormuş gitsene. " Diye beni uyaran hocaydı.
Yerimden kalkıp nöbetçinin arkasından gittim.
"Tam olarak nereye gidiyoruz."
Nöbetçi bana baktı ve konuştu.
"Gel gel. " En üst kata kameraların görmeyeceği yere geldik. "Hayırdır noluyor?" Derken nöbetçi beni tek bıraktı.
O anda arkamda hissettiğim bir sıcaklıkla başım dönmüştü. Bana ne olmuştu?
.....
Kısa oldu ama diğer bölüm daha uzun oluur
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tablonun Ardındakiler.
AcţiuneGeçmişteki hatalarınız şimdiye bedel olabilir. Nehir, Ufuk, Irmak ve Kerem'in dram, romantik ve korku hikayesini okuyacağımız bir kitap. Ön yargılarınızı kırmaya geliyoruz.