Bölüme hoş geldiniz.
İyi okumalar dilerim.
Şarkı;
Seksendört- Hayir olamaz
İçeri girdiğin de tekrar ona baktım. Ve sıralara baktım. Tek boş sıra benim önümde ki sıraydı. Kahretsin! Neden geçen sene nakil oldu ki bu kız. İnsanlara karşı bir düşmanlığım yoktu fakat sevmiyordum işte olay bu. Gözleri o kadar insan içinde bana döndüğün de ben de ona baktım. Eğilip hocaya bir şey dediğinde ki galiba demişti. Hoca çenesiyle benim önümde ki sırayı işaret etti. Tabii boyu uzundu ki hocayla konuşmak için eğilmişti.
Herkes de olduğu gibi siyah bir okul pantolonu vardı. Yani aslında kimse okul pantolonunu giymiyordu fakat sevdikleri gibi siyah bir pantolon giymişlerdi. Üzerlerin de ise beyaz bir gömlek ve üzerin de bordomsu bir tonda süveter vardı adımları bitip önüme oturduğun da ona bakmayı bırakıp elimde ki stres çarkını döndürmeye devam ettim. Bakışlarım kolumda ki saate değdiğin de dersin bitmesine hala yarım saat vardı. Gerçekten bu okul çok sıkıcıydı.
Keşke işitme engelliler okullarından birine gidebilseydim. Annem ve babam ülkede tanınan ve elit insanlardı. Benim işitmem de sorun olduğu öğrenilince gerçekten insanlara nasıl açıklayacaklarını düşünerek beni sakladılar. Yani tam saklamak değil fakat hiçkimse Yunus ESER ve Elis ESER'in benim gibi bir çocuğu olduğunu bilmiyordu. Bunu belli etmemek için Milan'ı evlat edinmişlerdi ki onun bile bundan haberi yoktu. Benim nasıl haberim olduğunu söyleyecek isem. Annem beni depoya kilitlediğin de orada ki kutuların arasında buldum.
Her ne kadar üvey olsada babama hafiften benziyordu cidden. Hafif bir sarışınlık ve burun yapıları benzerdi.
Ben ise anneme benziyordum koyu sarı saçlarım, gri gözlerim vardı. Biliyorum çok az bulunuyordu fakat ben onu gri olarak nitelendiriyorum.İçinde hafif yeşillikler de var. Bilmiyorum belki de mavi renktedir.
Bir anda aklıma gelince kalemliğimin içinde ki kırık stres çarklarını çıkarmak için elime alıyordum ki önümde ki çocuk arkasını dönüp bir kâğıt bırakınca kağıda baktım.
Öncelikle merhaba, teneffüste çarpışmıştık o yüzden üzgünüm. Ben Altay
Açıkçası burdan bir yazmak isteyen yazıyor gibisinden bir koku aldım. Defterin kenarından bir kâğıt yırttım ve stres çarkını defterin üzerine koydum, yazmaya başladım.
Merhaba ben sana çarptım biraz o yüzden ben de özür dilerim. Ben de Ekim
Yazarak yeni tanıştığım çocuk olan Altay'ın omzuna yavaşça parmağımı değdirerek kağıdı ona verdim. Şimdi ne oldu? Arkadaş mı olduk? Gerçekten garipti. Hayatımda hiç bu kadar hızlı arkadaş olmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIKLAR
Mystery / ThrillerSadece bir oyun oynamak istemiştik. Bunun sonumuz olduğunu düşünmemiştik. Elimize verilen bu kartlar da hayatımız yazılıydı. Zehirli Kart, köylüsün demektir. Sadece sana gelen ölümü bekleyeceksin. Zehirli Bıçak, katilsin demektir. Sadece eline veri...