2.2

181 21 30
                                    

belki de sinirle çıkmamalıydım evden. hızlıca dolduruşa gelip her şeyi itiraf etmek için gitmemeliydim. bilemiyorum, insan 5 dakika sonrasını bile bilemiyor sonuçta. ben de bilemedim. büyük bir sinirle ve korkuyla çıktım evden. sinirim bile korkumu bastırıyordu. çünkü doğruydu. ben hep minho'nun yanında oldum. ama sadece bu kadar.

kalkıp minho'ya belli etmedim hiçbir şey. çünkü onun bir ilişkisi olmadı doğru düzgün. herkes gidiciydi, en iyi ben biliyordum çünkü. fakat sonra yurttaki en yakın arkadaşım çıktı ortaya. kalbimi kıran şey ise bir önceki sevgililerini minho'ya kötüleyip biraz olsun kafasını karıştırabilirken, şimdi bunu yapamıyordum. vicdanım izin vermiyordu. bazen küçük bir çocuk çıkıp hayır onu ilk ben gördüm diye ağlıyordu içimde. susması ise basit oluyordu. jisung'un bana davrandığı iki iyi söze pişman oluyordu. pişmanlıktan yüzü kızarıyor ve kaçacak delik arıyordu bu çocuk.

zaten bunlar beni bitirdi. içimdeki utanç, sevgi, kıskançlık, kaybetme korkusu ve daha ne varsa işte. karakterimi değiştirdi. ne yapacağını bilemeyen, ne diyeceğini bilemeyen, dengesiz birine çevirdi. gün sonunda ise hiçbir şey yapmadım. yapamadım. kendime yediremedim belki de. çünkü onlar mutluydu. minho eskisi gibiydi. diğer ilişkilerinde nasılsa öyleydi. belki birkaç sözüme onu da bırakırdı, ama jisung öyle değildi. ve ben ihanet hissiyle yanıp tutuşuyordum. arkadaşıma ihanet ediyordum.

hyunjin'in evi kampüse 5-6 dakika uzaklıkta olduğundan kafamdaki düşünceler daha bitmeden varmıştım. bugün günlerden ne bilmiyordum, saat kaç onun da farkında değildim. sadece burada bulma umuduyla geldim. minho'nun binasına doğru hızlı adımlarla ilerliyordum. girişteki turnikeleri bile çok hızlı bir şekilde geçmiştim. bu iş hemen bitsin istiyordum. ağda misali hemen çekip kurtulma peşindeydim.

minho'nun olduğu yere yaklaşırken önünden geçtiğim kantinden jisung çıktı. afallamama, adımlarımın yavaşlamasına sebep oldu. içimdeki heyecan dalgası bi tsunamiye dönüşürken jisung beni fark etmişti bile. aynı zamanda vicdanım bas bas bağırıyordu, ihanet ettiğimi söylüyordu, utanmaz diyordu. arkadaşının sevgilisi artık o, sen hiçbir şey yapmadın bak o sevgili oldu diyordu. jisung bu sırada yanıma gelmişti bile.

"iyi misin sen?!"dedi telaşlı bakışlarıyla. bir eliyle omzumdan tutmuştu. nasıl gözüktüğümü bilmiyordum, fakat tahmin etmesi zor değildi. 2haftadır düzgün uyuyamıyor, yemek hyunjin'in zoruyla yiyiyor, derslere de devam zorunluluğu yüzünden gidip dinlemiyordum. evden çıkmamıştım da bunun dışında. bir de üstüne şu anki stresim gelince. tahmin ediyorsunuzdur.

"iyiyim. minho nerde biliyor musun?" minho'yla konuşmak daha iyi olacaktır. sanırım yani.
"bilmiyorum ki, bugün dersi yok. evdedir. ama sen iyi değilsin felix. nerdesin kaç gündür? ne yapıcaksın minho'yu?" ben cevap vermedikçe soruları, konuşması uzadı onun da. jisung'u biliyorum, o da beni biliyor. belki de onunla konuşmalıyım. sonuçta arkadaşım.

"iyiyim iyiyim. sadece konuşmak istiyorum seninle. olur mu?"
"olur. bi yere gidelim mi?" yalnız kalmak daha iyi olacağından onun da onayladığı şekilde kampüsün daha ormanlık kısmına ilerledik. burası okulun arka kısımlarına doğru kalıyor, otoparkın ise ön tarafı. genelde boş olur, havalar ısınınca ise en dolu olan kısımlar arasındadır. şu an ise boş, bu konuşma için gayet uygun. jisung banklardan birine otururken ben gerginlikten başında dikiliyordum. nasıl başlıyıcağımı bilemezken, bir ileri bir geri yürüyordum. jisung ise gözlerini kısmış beni izliyordu. bir boklar olduğunu kesin anladı.

"söyleyecek misin artık felix!"dedi bıkmış çıkan sesiyle. ben ise pişman olmuştum bile. henüz hiçbir şey demeden. jisung'un birkaç adım önünde ellerim belimde konuşmaya başladım.
"jisung bak sen benim arkadaşımsın."
"evet."
"minho da benim arkadaşım." canım acıyor.
"evet, farkındayım."
"bak beni kötü biri olarak bilebilirsin, bu şekilde düşünebilirsin ama düşünme. ben de çok zor durumdayım. söylemek bir dert, söylememek bir dert. aslında sustum, bu zamana kadar sakladım bunu. ama yapamıyoruma artık. vicdan azabı çektim, söylemedikçe canım daha da yandı."

not mine.skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin