Yeonjun, Soobin'i yatağın kenarına oturttu. Kendisi ise onun arkasına geçerek dizlerinin üstüne oturdu. Kremi sıktığı parmaklarını Soobin'in sırtında gezindirmesiyle aynı zamanda düzene girmemiş nefeside Soobin'in sırtında geziniyordu.
Soobin, Yeonjun'un sıcak nefesiyle yanıyordu, sırtındaki parmakları daha sert hissetmek istiyordu. "Lütfen daha sert, Yeonjun" Yeonjun parmaklarını daha sert gezdirmeye başladı.
Soobin bundan zevk almaya başlamıştı, istemsizce dudaklarını aralayarak küçük bir inleme kaçırdı. "ıhm" Yeonjun durdu, bu küçük inlemeyle bile sertleşecek kıvamdaydı ve öyle de oldu.
Kremi sürmeye devam ederek, Soobin'e tırnaklarını geçirdi. Tam istediği gibi Soobin'de o kıvama gelmişti. Soobin sırtındaki tırnakların hareketini beklemeyerek, kafasını çevirdi ve elini karşısındaki oğlanın ensesine atarak dudaklarına sertçe bastırdı.
Soobin, üst dudağını serçe öpüp emiyordu. Yeonjun ise aynısını alt dudağına yapıyordu.
Bu pozisyon Soobin'e ters kalmıştı, oğlanı tutup kucağına çekti. Aynı şekilde devam ediyorlardı ki, oğlan ağzının açıklığını yakalayarak dilini içeri yollamış ve onun diliyle buluşmuştu.
Adamın elleri kucağındaki oğlanın kalçasına indi, oğlanın elleri adamın saçlarına yükseldi. Nefes almaları gerekiyordu, dudakları ayrıldığı sırada adam konuştu "Durmamı istiyorsan bana karşılık vermemelisin, neden bunu yapıyorsun?"
Oğlan ise nefes nefese yanıtladı "Durmanı isteyeceğimi mi düşündün?" Adamın elleri, oğlanın kalçasına kadar gelen tişortünden içeri girdi. Öpüşmeye devam ettiler.
Adam, oğlanı kendine bastırdı. Oğlan ise kalçalarını adamın kasıklarına denk getirip yavaştan sürtündü.
Öpüşmeleri git gide sertleşiyordu. Adamın elinin buluştuğu kalçalar, onu daha da delirtmeye yetiyordu. Oğlanın loblarını, iz bırakmak istercesine sıkıyordu ama üzerindeki tişört buna engel oluyordu.
Hızlıca oğlanın onu çıkarmasına yardım etti. Oğlanın dudakları, adamın boynuna inmişti. Ayrıldı ve adama bakrak ellerini, gösünde gezdirdi. Adam ona uzun ve derin bir öpüşme vermişti ama dudakları ayrıldığında çocuk aynı masumluğuyla bakmaya devam ediyordu.
Adam güldü. "Emin misin?" çocuk tekrardan karşılık verdi "Emin değilmiş gibi duruyorsam yapmak zorunda değilsin" Adam burnundan nefes vererek küçük bir gülümseme bıraktı.
Adam, çocuğun dibinde bitti ve beline olsun diye düğüm attı eşofmanının düğümünü, gözlerini bir saniye bile ayırmadan ağır ağır çözdü.
Çözüldüğü anda kulağında bir ses belirdi, aynı Kai'nin at kişnemesine benzeyen kahkahası gibi. Duraksadı, kaşları çatıldı. Sesi dinlemeye çalışıyordu.
"Soobin ne yapı-" Oğlanın ağzını kapattı ve ensesinden tutarak göğsüne yasladı. Oğlan kafasını kaldırıp masumca bakıyordu ama adamın kaşları hala çatıktı.
Adam hızlanarak, kucağındaki çocuğu yatağın kenarına oturttu. Yerden aldığı tişörtünü üstüne geçirdi, çocuğunkisini ise ona uzattı. Çocuk anlam veremeyen gözlerle bakıyordu. "Üzgünüm ama kai ve diğerleri geliyor, hızlı ol ve giyin"
Oğlan sinirlenmişti, bir an önce üzerni giyindi. Sinirli adımlarla kapıya ilerledi, Soobin'le konuşmayacaktı, ne olurdu sanki kapıyı açmasa, fakat gitmek için açtığı kapının karşısında Beomgyu ile karşılaşmayı beklemiyordu. Tabii yanında Taehyun ve Kai'de vardı.
Yeonjun: Sizin ne işiniz var burada?
Kai: Arkadaşımıza gelemez miyiz amk?
Yeonjun: Gecenin bu saatinde mi?
Taehyun: Sen niye gecenin bu saatinde Soobindesin.
Soobin: Sana ne amk komşum değil mi?
Yeonjun: Komşu..
Kai: Yani bizi içeri alacak mısınız?
Soobin: Aslında planlarım arasında böyle bir şey yoktu. Siz nasıl bu kadar çabuk ayıldınız amk?
Kai: Taehyun o kadar içtikten sonra hala ayılamadı ama asıl soru sen nasıl ayıldın amk?
