Sabah yüzüme vuran gün ışığı ile uyandığımda bugün beni bekleyen onca işin olduğunun farkındaydım fakat başımda benim uyanmamı bekleyen bir hizmetli beklemiyordum.
"Sende kimsin? "
"Ben bu sarayda size hizmet edecek kişiyim efendim. Adım Jiyeon"
"Anladım Jiyeon fakat her sabah benim uyanmamı böyle başımda bekleme. Ben ihtiyacım olursa sana haber yollarım"
"Anladım efendim. Siz nasıl isterseniz. Bugünkü elbisenizi seçelim sonrasında yemek salonunda kahvaltı ardından düğün için gelinlik provası ve Prens Taehyung ile çarşı gezmede var. Hem sizin için bir kaç hediye hemde halkımız sizi merak ediyor efendim"
Bugün ki işlerin say say bitmeyeceğini bildiğimden hemen işe koyuldum. Yemekten sonra gelinlik provam olduğu için rahat bir şeyler giymek istedim ama tabi Kral ve Kraliçe ile de yemek yiceyecektim çok da önemsiz gözükmemem gerekiyordu ayrıca kendimi Taehyung'a da beğendirmek istiyordum
"Taehyung seni her halinle beğenir"
Kurdumun konuşması ile gözlerimi devirdim. Tamam her halimi beğenebilir ama yinede ona güzel gözükmek istiyordum sonuçta biz bahar aylarında yeni evlenecek bir çift idik. Anneme sormak, danışmak isteyeceğim çok şey vardı bu heyecanı onlarla beraber yaşamayı çok isterdim keşke hemen gelebilselerdi. Bunu düşünüp kendimi üzmek istemiyordum ama yinede hüzünlenmeden edememiştim. Tabi bu hüznüm kurdum ayaklanıp göğsüme pençelerini bırakana kadardı.
"Jungkook bırak şimdi hüzünlenmeyi Delta kapının önünde bizi bekliyor"
Taehyung'un geldiğini duyar duymam yerinden kalkmış aynanın önüne geçmiştim kendime bir bakış odadan çıkmayı düşünüyordum lakin bu fikrim kapının açılması ile çürümüştü. Delta içeri doğru adımlamıştı onu aynaya bakarak izliyordum beni görünce gözlerinde oluşan ifade için neler neler vermezdim. Öyle bir bakıyordu ki kendimi dünyada ki son çiçek gibi hissediyordum, öyle bir bakıyordu ki sanki dünya üzerindeki en nadide esermişim gibi hissettiriyordu. Ben onun bakışlarında kaybolurken o çoktan arkama adımlamıştı.
Aynadan birbirimize bakarken aramızda ki boy farkı gözle görülür derece belli oluyordu onun böyle iri olmasını seviyordum sanki her daim sırtınızı yaslayabilceğiniz güçlü bir duvar gibiydi ki benim için öyleydi de bu yüzden hiç çekinmeden sırtımu onun göğsüne yasladım. Elleri hemen belimde ki yerini alırken onun gözlerine bakarak gülümsedim. İlk konuşan o oldu ve yine o güzel sözleri ile günümü güzelleştirdi.
"Çok hoş olmuşsun Jungkook. Sanki bu dünyadaki en nadide çiçeksin, sanki bir cennetten bir parçasın öyle güzelsin gözümde öyle kusursuz öyle muazzamsın"
Dilim lal olmuş şekilde sadece iltifatları ile mest olurken kafası boynuma doğru yol alınca kafamı onun omzuna doğru atmış ve ona daha fazla yer açmıştım. Kalın ve iri dudakları boyumdaki yerini alınca baştan aşağı titremiştim. Onun o sıcacık dudakları beni ısıtırken gözlerimi kapatıp bu hazza daha da odaklandım. Tabi her şey içeri giren hizmetli ile bozulmuştu.
"Hadi ama en güzel yerinde de bozmasın ki"
Kurdumun isyanlarını duyarken ona hak vermeden de edemiyordum.
"Efendim Kral yemeğin hazır olduğunu söylememi istedi"
"Tamam geliyoruz"
Arkamı dönüp Taehyung'a güzel olduğunu düşündüğüm bir gülümseme vererek uzattığı koluna girmiştim ve birlikte merdivenlerden indik.
Tabi günün ilerleyen saatlerinde beni neler beklediğini bilmediğim için oldukça mutluydum.
______________________________________
.
valla günün ilerleyen saatlerinde onu ne bekliyo bende bilmiyorum karaladım işte bir şeyler ne yazdım bende bilmiyorum
elf_maniac ayrıca sözümü tutmadığım içinde özür dilerim hikayeye devam etmeyi bile düşünmüyordum açıkçası kendi ficimi unutmuşum bile diyebilirim lffşnsşd bi arkadaşım hatırlattı ve bende gece gece yazdım belki de çok kötü oldu bilmiyorum ama bölümü sana armağan(evet hediye değil armağan çünkü daha havalı) ediyorum
bayss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beauté renversante
Teen FictionMin Yoongi'nin taç giyme töreninde yüzyılın Deltası Kim Taehyung dönemin en güzel Omegası Jeon Jungkook'u görür