2.3

128 10 0
                                    


Kafam otobüsün camına dayalı bir vaziyetten içinde bulunduğum kalabalıktan daha da çok beni bunaltan bir şey vardı, o da baş belasının tüm olayı yanlış anlayıp dün gece bana ardı arkası kesilmeyen cümleler yazıp saydırmasıydı.

Onun dediklerinin lehine hiçbir şey yazmamıştım.

Belki de olması gereken ve onun bilmesi gereken şey buydu. Her ne kadar gerçek olmasa da.

Bakışlarımı camdan çekip otobüse bakındığımda hemen çaprazımda oturan Parla ile kesişti gözlerimiz. Ona gülümseyerek, "Günaydın." dedim içtenlikle.

Benim aksime alaylı bir gülüşle beni süzdü ve, "Günaydın," dedi sesindeki gizli imayla. "Benimle konuşmana kızmıyor mu Nehir?"

Kaşlarım çatıldı. "Anlamadım?"

"Benimle diyorum, neden konuşuyorsun sevgilin kızmıyor mu?" dedi kaş göz yaparak. "Dün herkesin gözünün önünde boy gösterip barıştığınızı açıkladınız ya. Sana tavsiyem bundan sonra benimle fazla muhatap olma, sonra Nehirle aran açılmasın."

Birkaç saniye yüzüne bakakaldım. Anlaşılan olayları yanlış anlayan tek kişi baş belası değildi. 

"Doğru söylüyorsun aslında," dedim bozuntuya vermeden. "Anlayışın için teşekkür ederim, Nehir'in sana karşı tavrını biliyorsun hoş karşılamaz seninle konuşmamı."

"Ne?" diye sordu gözlerini kısıp. "Sen ciddi ciddi bana mesafeli olacağını mı söylüyorsun şuan? Hem de Nehir yüzünden?"

"Senin istediğin de bu değil miydi?" diye karşılık verdim, tek kaşımı kaldırıp. "Benimle muhatap olma dedin bende kabul ettim. Hepsi bu."

"Sana inanamıyorum," dedi hayal kırıklığıyla. "Gerçekten pes. Gerçekten!"

Bir şey diyecekken otobüsün durmasıyla birlikte kararımdan vazgeçtim. Çantamı alıp ayaklanacakken Parla son kez bana döndü. "Bir daha benimle konuşma," dedi öfkeli bir tavırla. "Karşıma da çıkma!"


.

Pars çok fenasın hshajakajajs

Soğuk Nevale | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin