Mışıl mışıl uyuduğum yakışıklılık uykumdan uyanmama sebep olan sinir bozucu bildirim sesi sıkıntıyla oflattı beni.
Aklımdan geçen ilk kişi baş belası olmuştu, muhtemelen yine beni merak etmiş ve kendini durduramayıp yazmıştı. Ona kızmıyordum, ben de onun yerinde olsaydım kesin bana aşık olurdum.
Fakat ekranı açıp baktığımda gördüğüm 12/C grubu tüm düşüncelerimi suya düşürdü.
12/C
İrem : Arkadaşlar Mustafa Hoca'nın okuyup gelin dediği kitabın adı neydi?
Mert : Mustafa Hoca öyle bir şey mi söylemişti?
Kaşlarım okuduklarımla çatılırken parmaklarım klavyeye yöneldi ve o muazzam soruyu sordum.
Siz : Mustafa Hoca kim?
Yanıt beklemeden telefonu tekrar yastığımın altına iliştirip yarım kalan uykuma devam edecektim ki zil sesiyle birlikte yine ve yine yarım kaldı isteğim.
Söylene söylene yatağımdan kalkıp elime geçen tişörtü üzerime giydim ve kapıya doğru ilerledim. Evde ne annem, ne de babam vardı. Tek tabancaydım, kafa dinlemek için mükemmel bir zamanlamaydı, ta ki zil çalana kadar.
Ne gelen kişiye ne de kim olduğuyla ilgilenmeden direkt kapıyı açtığımda Nehir, karşımda tüm iticiliğiyle dikiliyordu. Beni görür görmez 32 dişini gösterircesine sırıttı. "Sonunda! Biraz daha gecikseydin ağaç olup meyve verecektim." Yüzüne aval aval baktığımda ise, "Beni içeri almayacak mısın, ne öyle dik dik bakıyorsun suratıma?" diye sordu.
"İçeri almak mı? Senin kafan güzel herhalde." dedim yüzümü buruşturarak. "Ne işin var senin burada? Ne yüzle geldin?"
"Ben de öyle tahmin etmiştim zaten." Söylediklerimi umursamadan omzunu omzuma çarpıtarak içeri girdi elindeki poşetlerle. "Bugün okula gelmediğini farkettim, sırf uyumak için gelmediğine kalıbımı basarım." Sesli bir şekilde kıkırdadı. "Ama merak etme, senin için konuştum hocalarla. Biraz yalan söylemem gerekti ama olsun, senin için değer. Devamsızlığın riskte değil."
Öylece onu izlerken elindeki poşetin içinden çıkardığı baharatlı cipsi havada salladı. "En sevdiğinden aldım bak! Ha bu arada, patlamış mısır da aldım, film izleriz diye düşündüm. Madem bir kaçamak yaptın, yaptığına değsin, öyle değil mi? He-"
"Yeter, Nehir!" dedim buz gibi bir sesle, kapıyı sertçe kapatıp ona dönerek. "Bu da neyin nesi şimdi? Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
Dudaklarını büzerek elindeki poşeti koltuğun üzerine bıraktı ve bir adım atarak aramızdaki mesafeyi kapattı. "Sadece aramızdaki bu küslüğe bir son vermek istiyorum artık, sevgilim."
"Sevgilim? Küslük?" dedim sorarcasına. "Sen beni aldattın Nehir, farkında mısın? Hâlâ neyin küslüğünden bahsediyorsun sen? Biz diye bir şey mi kaldı kızım, ne diyorsun sen?"
"Bir hata yaptım biliyorum, hatamı da misliyle ödüyorum." dedi, mırıltıyla. "Hem üzerinden 1 ay geçti, hiç mi özlemedin beni? Fırat da çekti gitti, çekildi aramızdan. Sen de o Parla denilen kızla kahve içtin ama sorun değil, herkes hata yapar. En baştan başlayabiliriz, hâlâ geç değil."
Derin bir nefes aldım ve boş bakışlarımla gözlerinin içine baktım. "Seni bu evden kovmadan lütfen kendi isteğinle çık git, Nehir."
"Bu tavır ne şimdi, o kız için mi bana böyle davranıyorsun?" diye sordu, kırık bir sesle. "Anlamıyorsun değil mi Pars? Ne yaparsan yap, kiminle konuşursan konuş günün sonunda kafanı yastığa koyduğunda aklına gelen hep ben olacağım. Biz birbirimizin zaafıyız, ne yaşanırsa yaşansın yine döneriz birbirimize, anlamıyorsun değil mi? O kızı arada harcama."
"Sana daha ne kadar söyleyeceğim bilmiyorum ama bitti," dedim sakinleşmek için derin nefesler alarak. "Bitti Nehir, bitti! Benim için sokakta yürüyen bir yabancıdan farksızsın artık, kabullen! Seni tek kalemde sildim. Beni de çevremdeki insanları da rahat bırak artık!" Az önce çıkardığı şeyleri bir hışımla poşete yeniden koyup eline sıkıştırdım poşeti. "Şimdi al bunları, defol git evimden. Bundan sonra da öyle kafana her estiğinde buraya gelme, kapım sana sonsuza dek kapalı."
Nazikçe kolundan tutup onu kapıya yönlendirirken gözleri dolmuştu. "Şuan bu yaptığına çok pişman olacaksın Pars! Ne yaparsan yap ben bizden vazgeçmeyeceğim, senden vazgeçmeyeceğim, anladın mı beni ?"
"He canım he ondan," derken kapıyı açtım ve onu bir kedi yavrusu gibi kapı dışarı ettim. "Kısmetse olur, üzülme."
_
o kadar uzun zamandır bölüm atmamışım ki buraya, kitabı unutmuşum bshahazbaysbsh bölüm yazmadan en başından okuyup öyle geldimmm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Nevale | texting
Povídkytamamlandı. +05** : normalde gözlerinin içine üç saniyeden fazla bakamayan ben, bugün seninle tam 16 saniye boyunca bakıştık! +05** : tam 16 saniye! Pars : böldüğüm için kusura bakma ama, Pars : ben başımdan aşağı su dökerken tüm tribüne baktım...