ZİFİRİ KARANLIK +18

GÜZELİN MİYİM GERÇEKTEN

DİLAN'IN ANLATIMIYLA:

Gözlerimi açtığımda nerede olduğum hakkında hiç bir fikrim yoktu. Ama galiba beni evdeyken bayıltmışlardı ve bu depo gibi bir yere getirmişlerdi. Etrafımda bir kaç tane takıp elbiseli adam duruyordu ve hepsi bana bakıp gülüyorlardı. 'Siz kimsiniz neredeyim ben' diyerek hareket etmeye çalıştım ama bu pek mümkün olmadı kahretsin ki beni bağlamışlardı. 'Dur güzelim hareket etme şimdi birazdan patron gelir' dedi. Bir dakika patron mu? Patron ne alaka şimdi lan 'Patron derken?' diye sorum bunlar ne demek istiyorlardı ki sorumu sorar sormaz deponun kapısı açıldı. İçeri tahmini olarak 28-29 yaşlarında uzun boylu, uzun saçlı, yakışıklı bir adam girdi.

Yüzündeki sert ifadesi beni görünce kayboldu ve yerine tatlı bir tebessüme dönüştü. 'Dilan hanım ile bizi yalnız bırakın ve deponun  ön tarafında değil arka tarafında durun ve ben sizi çağırmadan asla gelmeyin' dedi. Adamlar sadece kafalarını sallayarak çıktılar 'Kusura bakma Dilan hanım seni böyle misafir etmek istemezdim ama nasip böyleymiş' dedi 'Siz kimsiniz ve benden ne istiyorsunuz' dedim bunu söyleyince yüzündeki sırıtma bir gülmeye dönüştü ve üstüme doğru gelmeye başladı.

'yaklaşmayın bana ' dedim eğer ellerim bağlı olmasaydı şuan sütyenimin içindeki bıçak ile kafasını uçurmuştum bile. Adam üzerime o kadar çok fazla gelmişti ki nefesini yüzümde hissediyordum ve aklıma gelen şeyler ile beni çok ürkütüyordu. Adam üzerime doğru eğilip crop'umun alt kısmından tuttu ve tek hamlede çıkardı. Karşısında sadece sütyen ile kalmıştım ve sütyenimin içinde bıçak vardı. 'Demek üstünü çıkartmasam ve ellerin açık olsa bizi öldüreceksin prenses dedi ve bıçağı sütyenimin köşesinden aldı. 'Şimdi o piç patronun gelmeden işimizi halledelim bebeğim' dedi ve beni öpmeye çalıştı ben kafamı hareket ettirdiğim için onu zorluyordum.

Beni öpmeye çalışırken bir anda deponun kapısı açıldı ve içeri giren kişi şok içinde kalakaldı. Çünkü içeriye giren kişi Enes bey girmişti. Belki de beni kurtarmak istemişti. Enes bey çok sinirli bir halde gelip adamın yakasından tuttu ve adama BİLDİĞİNİZ KAFA ATTI. 

Adam yere yığılınca ben şoklar içinde Enes beye bakıyordum. 'Dilan iyi misin güzeli ' dedi ve sesi o an korkmuş gibi çıkıyordu. 'Güzelin miyim gerçekten' diye sordum ne? ben cidden öyle mi sormuştum Allah'ım bu cidden rezillik. Bunu deyince Enes beyin yüzünde tatlı bir tebessüm oldu. 'Evet  güzelimsin gerçekten' NEE? Oha ciddi olamaz herhalde bu adam 'Yani ben öyle demek istemedim e iyiyim' dedim Kahretsin cidden bu çok saçma oldu galiba. 'sorun değil güzelim sen iyi ol yeter' dedi. Bu adam neden bana sürekli güzelim diyordu ki şimdi?

Bir anda üzerindeki tişörtü çıkarttı ve ellerimi çözdü. Umarım aklıma gelen şeyi yapmazdı. 'Korkma ben bu pisliğe benzemem sadece üzerine bunu giy' dedi ve bu söyledikleri beni biraz da olsa rahatlatmıştı. Üzerime Enes'in bana verdiği tişörtü giyip ayağa kalktım. Enes etrafı kontrol ediyordu.  Etrafın temiz olduğundan emin olup arabaya binip o kötü yerden uzaklaştık. 

yol boyu bana neredeyse sürekli iyi misin diye sormuştu. Benim evime yaklaşınca benim evimin olduğu sokağa değil de ana caddeye çıkan yola döndü. 'Enes bey benim evimin yolu orası değil.' dedim ve sesim bu cümleyi söylerken titremişti. 'Korkma güzelim seni benim eve götürüyorum şu olaylar bitene kadar bende kalman daha mantıklı' Bir dakika bende kalman mı ne yani ben Enes beyin evinde mi kalacaktım? 'Ama benim kıyafetlerim ve telefonum evde ' dedim çünkü onda kalmak falan istemiyordum. Bu benim için ne kadar iyi olsa da bir o kadar da kötüydü çünkü bugün yeni bir kişiyi daha atmışlardı ve onun ile buluşmam lazımdı. 'Merak  etme kıyafetlerin bizde telefonunda yeni odanda' 

NE? Ne zaman taşıdın çocuğum biraz yavaşla bence sizde kalmayayım çünkü gece kafanı uçura bilirim yani 'Ama Enes bey hiç gerek yoktu ben kendi evimde kalabilirdim hem siz benim evimin önüne bir tane koruma koymuştunuz eğer bir tane daha koyarsanız aklınız bende kalmaz' dedim. Ne yapıp edip onu ikna etmem gerekiyordu. 'Sana fikrini sorduğumu hatırlamıyorum Dilan bizde kalacaksın o kadar' Neden kızmıştı ki şimdi bu buzdağından oluşma patronum?