*bu bölümde bulunan spoiler sanki her izleyicinin o bölüme gelmeden öğrenmek zorunda olduğu bir şeymiş gibi ama eğer time skip'in hemen öncesi ve sonrası olanlarını bilmiyorsanız ikinci bölümden de devam edebilirsiniz (ne kaydedebilirsiniz ki?) bilenler, iyi okumalar.
Marineford Luffy'nin acı feryadıyla yankılanıyordu. Bu öylesine bir çığlıktı ki Luffy kendi sesi içinde kaybediyordu kendini, yaşamanın bir anlamı kalmayacak yorgunluğu duyuluyordu. Gözlerinden akan yaşlara kucağında yatan Ace'in bedeni yansıyordu. Şimdi olamazdı, olmazdı... henüz abisine yeni kavuşmuştu, hem buraya gelene kadar her şeylerini vermişlerdi, bir tek o değil; dostlar, düşmanlar, kazandıkları, kaybettikleri... Kızgındı işte Ace'e, nasıl bırakabilmişti Luffy'i? Deniz'in dalgaları durmuştu, sesi çıkmıyordu; rüzgar kesilmiş bulutlar öylece kalmıştı gökte asılı.
Luffy'i derin uykusundan uyandıran onu almak için gelen Kızıl Saç ve Kalp Korsanları olmuştu. Ancak o anda Amiral Akainu Luffy'i nişana alarak ona neredeyse ölümcül bir darbe indirdi. Herkes şoktaydı ki Law, bir saniye düşünmeden Luffy'i kucaklayıp acilen kendi gemisi olan Polar Tank'a götürdü ve tayfasını da alarak Marineford'u kalanlara bıraktı. Jinbe de onlarla gitti.
Bepo'yla ameliyathaneyi hazırlayarak hemen ameliyata başladı. Az önce çığlık atan bedenle şu an sedyede yatan beden öylesine birdi ki; cansız, ruhsuz, cesetmişcesine. Bu, Law'ın şimdiye kadar girdiği en zor operasyondu ve Luffy'i bu şekilde bırakmak gibi bir niyeti yoktu. Her ne kadar aynı jenerasyonun rakipleri olsalar da o bir doktordu. Fakat değerleri gittikçe düşüyor, hayatını kaybediyordu. Buna karşı Law ivmelenerek onu tutmaya çalışıyordu, en sonunda dayanamayarak
"Uyan! Hadi KALK!"
"BIRAKMA KENDİNİ!"
"Hayır şimdi değil!"
bağırmaya başladı sanki ses onu kaldırabilecekmiş gibi; doktordu o, ne pahasına olursa olsun.
Dört saatlik uğraşın sonunda kurtulmuştu, durumu stabil hale gelmişti.
Geçen birkaç günde Law ara sıra odaya giriyor ve amacı sadece Luff'yi görmek olmasın diye tahliller yapıyordu. Yine bir gün kan değerlerini ölçerken Luffy inlemeye başladı. Yüzündeki ifadeden kabus gördüğünü düşündü, önemsemeyip işine döndü ama dakikalarca süren inlemeler şiddetlendi. Bu sebepten yanına gitti, kim bilir hangi kabusu tekrar yaşıyor diye içinden geçirdi. Titriyordu, Law tereddütle onun yumruk halinde sıktığı elini tuttu ve Luffy anında gevşedi, tabii hâlâ kâbusun etkisindeydi ama en azından daha rahattı. Law sıkıntılı bir nefes verdi dışarıya, ardından elini çekip ayağa kalktı ama anında Luffy inlemeye devam etti."Lüt-fen ıhh gitme"
Bunu kendinsine karşı söylemediğini biliyordu ama bırakmaya da gönlü el vermedi. 5 dakika sonra Bepo içeri girdi.
"Kaptan- müsait değil miydin?"
Bi' kaptanına bi' de tutuştukları ellerine bakıyordu. Rahatsızca elini çekti Law, kesin bir sesle
"Müsaitim, ne oldu?"
"Rotada ufak bir aksaklık oldu, adaya bir günlük gecikme ile varacağız."
"Tamam, çıkabilirsin."
Tekrar Luffy'e döndüğünde rahatlamış olduğunu gördü, biraz oyalandıktan ve kesin olduktan sonra o da odadan çıktı. Tamam, doktordu ama aynı zamanda kaptandı, kendini bu kadar çabuk suya indiremezdi.
Yaklaştıkları sırada tüm gün uyuyan Luffy ağırca gözlerini açtı, o sırada Law tansiyonunu ölçüyordu. Uyandığını görünce içini anlamlandıramadığı bir sevinç kapladı. Hâlâ sakinleştiricinin etkisindeydi bu yüzden ağzından çıkan kelimeler mıymıntıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Korsan, Tek Parça / LAWLU+ZOSAN
FanficDüşman, dost, müttefik, aşık... Korsanlar arasında daha ne kadar ilişki kurulabilinirdi ki? (Hikaye One Piece evrenine sadık kalınarak yazarın fantezileriyle süslenecektir. Sanki ana hikaye gerçekten de bu şekilde işleniyormuş gibi düşünmek istiyoru...