18

4.3K 343 245
                                        

Spor salonunun soğuk zeminine ilk önce ellerimi yaslayıp ardından yavaşça bedenimi bırakırken nefeslerim düzene girmemek için oldukça ısrar ediyordu.

Aldığım nefesler bana yetmemenin yanında bir de göğsümü yakıyor, daha hızlı soluklanabilmek için aralanan dudaklarım çok hızlı kuruduğundan saniyede bir dilimle ıslatılmaya ihtiyaç duyuyordu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de öğleden beri birkaç yudum su harici bir şey göremeyen midem bana hiç yardımcı olmayarak fazlaca bulanıyordu.

Fena yorulmuştum, öyle böyle değildi gerçekten. Ağrımayan tek bir uzvum dahi bulunmuyordu ve ben yorgunluktan yattığım yerde uyumak üzereydim.

Spor salonunda bir süre daha top sektirme sesleri, ayakkabının yerde çıkardığı iç gıdıklayıcı seslere eşlik etmiş ve uzun diyebileceğim bir süre sonra sonlanmıştı. Gerçi o aralar uykuya teslim olmamak için olağanüstü bir güç harcadığımdan  çevremde olan olayları pek takip edememiştim, bahsettiğim zaman çok daha uzun olabilirdi.

Maçın haberini almamın üstünden birkaç gün geçmişti. O zaman dilimi benim için biraz sancılı geçse de Yoongi bir sorun olmayacağı hakkında uzun uzun konuşarak beni bir nebze olsun rahatlatmış, kendimi basketbola rahatça verebilmemi sağlamıştı. Diğer yandan artık müsabakaya çıkmamak için sızlanmıyor, kurbanlık koyun gibi kaderimi kabullenerek bari bir sorun olur da maça çıkmak zorunda kalırsam olabildiğince iyi oynamam gerektiğini düşünüyordum.

Bu yüzden de kulüp dersi gelip çattığında Taehyung'un benimle ilgilenmesine ses çıkarmamıştım. Hatta onca lafı eden ben değilmişim gibi ders bittikten sonra ona müsait olduğumu, eğer o da uygunsa birkaç saat daha okulda kalıp çalışabileceğimizi söylemiş onaylamasıyla da bunu gerçekleştirmiştik.

Çoğu şeyi hallettiğim için mutluydum fakat gerçekten, berbat bir haldeydim ve burdan kalkıp da eve gitmek benim için bir işkenceden farksız olacağa benziyordu.

Nefeslerim biraz biraz düzene girmiş, bedenim bu sert ve soğuk yüzeyde biraz olsun dinlenebilmişken yanı başımdan bir rüzgar estiğini hisseddip birbirine karışan kirpiklerimi araladım. Beklediğim gibi Taehyungdu, salonda ben ve o hariç başka biri de yoktu zaten.

Gözlerimi kapayıp kendimi yeniden karanlığa bıraktığım an birkaç hışırtı, ardından da suratımın hemen dibinden sesi duyulmuştu.

"Bu kadar dinlenme yeter Jeon, kalkmalısın." Demesiyle belim kalkmamı teşvik edercesine ufaktan dürtülmüştü fakat ben resmen artık uykuya geçmiş bedenimle tepki bile verememiştim. Sesi bile uzaktan, benimle değil de başkasıyla konuşurmuş gibi geliyordu.

"Jeongguk?" diye mırıldandı yeniden. Sürekli rahatsız edilip uykuya tamamiyle geçmem engellendiği için bünyem hafiften sinirle dolarken, kaşlarımı çatarak öfkemi belli eden bir tonda hmlamıştım. "Kalksana, gerçekten uyuyor musun yoksa?"

Hafif aralık dudaklarımın üstünden dilimle hızla geçip yutkundum. "Taehyung," diye mırıldandım. O kadar garip çıkmıştı ki ismini söylediğimi anlamama ihtimali oldukça yüksekti. Bir kez daha yutkunup bir tık daha düzelmiş olan sesimle cümleme devam ettim. "Beni rahat bırak."

"Ne, seni rahat mı bırakayım?" sesi boş salonda yankılandı. "Bu soğuk yerde daha rahat uyuyabil diye mi?" Dediğini tam olarak algılayamasam da bir kez daha hımlayarak bir şeyler mırıldanmıştım.

Bir süre ne sesi çıktı ne de hareket etti. Ne yaptığını zerre merak etmeyen benliğim sonunda rahat bırakılmasıyla uykuya tamamen teslim olacaktı ki, yattığımdan dolayı geriye yatmış saçlarımda bir baskı hissettim. Bu hareketle kaşlarım çatılırken gözlerim biraz aralanmıştı.

over nowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin