XXIII

116 10 9
                                    

jeongguk'tan;

Sigaramdan son duman da çektiğimde yanımdaki, heyecandan kıçı başı yerinde duramayan, çocuğa baktım. Ateş yakmak istercesine ellerini birbirine sürtüyor ve içindeki hevesi belli ediyordu.

Biz dahil okulun tüm erkekleri takım elbise giymişken, kızlar ise farklı farklı hoş ve zarif elbiseler seçmişti. Hepsi güzel olsa da o elbiselerin en güzelini Ryujin giymişti.

Belki de eski en yakın arkadaşım olduğu için gözüme öyle geliyordu bilmiyorum ama farklı bir aurası vardı kızın. Çöp poşetini bile bir manken edasıyla taşıyabilirdi üzerinde.

Yugyeom bugün ikimizin de aynı giyinmesi fikrindeydi. Ancak okuldaki tüm erkekler ile aynı renkte giyineceğimiz gerçeğini hatırladığında üzüldü. Acayip fantezilere sahip bir kişi olmadığı sürece herkes klasik siyah gömlek ve kumaş pantolonunu giyecekti.

"Beklemeye devam edelim mi, yoksa içeri mi geçelim?"

Yanımdaki bedenin sorduğu soruyla dilimi dişlerimde gezdirip etrafıma bakındım. Bir süredir burada belki Taehyung'u görebilirim diye bekliyorduk ancak ona dair herhangi bir iz bile yoktu. Okulda 100 tane öğrenci varsa 80'i gelmişti ancak o hâlâ yoktu.

"İçeri geçelim. Gerçekten gelmeyecek sanırım."

Yugyeom da bu duruma en az benim kadar üzülüyordu ve eski arkadaş grubuma nazaran onun beni daha anlayan bir karakteri olduğunu düşünüyordum.

Elbette onlarla yaşadığım anıları hiçbir şeye değişemezdim. Ama kesinlikle Taehyung'a olan sevgimde Yugyeom beni daha fazla destekliyordu.

Dudaklarını birbirine bastırdı ve bir elini benim omzuma koydu. Ben de iki elimi cebime koyduğumda beraber mekanın içine yürümeye başladık.

Genelde cimriliğinden ödün vermeyen müdürümüzün büyük bir hikmetle paraya kıyıp böylesine güzel bir mekanı ayarlayacağı aklımızın ucundan bile geçmemişti. Organizasyonu fazlasıyla iyi yapmıştı. Gerçekten takdire şayandı.

"Asma suratını artık. Olacağı yokmuş demek ki."

Yanaklarımı şişirip ona baktım. Kendi problemim yüzünden onun da moralinin bozulmasını istemediğimden elimden geldiğince yüz ifademi düz tutmaya çalışıyordum. Bu balo için çok heyecanlıydı, hevesini kırmak gibi bir hakkım yoktu.

"Salla, bugün bari eğlenelim."

Samimi olduğunu düşündüğüm, aynı zamanda 'takmıyorum' der gibi bir gülümseme yerleştirmeye çalıştım dudaklarıma. O da gözlerini yavaşça kırpıştırdı ve gülümsedi. Sadece bir elini koyduğu omzuma kolunu attığında kendimi daha da güvende hissettim.

Yugyeom da böyle bir arkadaştı işte.

Mekanın içerisinde girdiğimizde herkes balo eşleriyle bir kenarda duruyordu. Eşi olmayanlar ise bizim gibi kendi dostuyla takılıyordu. Açıkçası kendi ortamıyla takılanların eğlencesi daha iyi gözüküyordu.

Minyon tipli bir kız çekingen adımlarla bize doğru yaklaşırken omzumda bir acı hissettim.

"Kodumun salağı, hiç kız görmemiş gibi niye omzumu sıkıyorsun?"

wabi-sabiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin