Seni görüyorum -SatoSugu-

-1-

Bazen içimizdeki karanlığı bölüp ışığa koşabiliriz...

Bazılarımız ışıkta doğar...
Bazılarımız karanlığa gömülür...
Bazılarımız ise... İşte onu bilmiyorum...

...

Karanlık neydi?

...

Işık sönünce asla geri yanmaz mı?

...

Yoksa sadece sonsuza kadar yanar mı?

...

Gözlerimi açtığımda odamda değildim... hayır odamdaydım ama... doğruldum, ellerime baktım. En son ne olmuştu? Yataktan kalktım ve etrafıma baktım. Aniden alnımda büyük bir acı sancısı hissettim. Ught... Aynaya baktım, siyah saçlarım dağılmıştı.
Alnımda ise... Bir iz?
Saçımı her zamanki gibi topuz yaptım, sağ koluma baktım...

Ah doğru... Yuta ile savaşmıştık... sonra ne olmuştu?
Beyaz saçları hatırladım, mavi gözleri. Ruhumdaki denizden daha mavi... Bir melek... hayır...

Satoru...

Sonra kafama dank etti, ben öldüm? Ama nasıl hala hayattayım? Kafam çok karışıktı ve cevaplardan çok sorular vardı...

Odadan çıktım. Koridorda yürürken karşıma bir yanardağ laneti çıktı, Kenjaku'nun anıları kafamı doldurdu. Jogo...

"Sonunda uyandın. Saat öğlen 14:34. Geto iyi misin sen?"

Adımı duymam ile irkildim ve ona bakıp gülümsedim.

"Na, na... iyiyim."

Jogo bir süre şüphe ile baktı, sonra omuz silkip uzaklaşırken seslendi

"Unutma bu gece turnuva var!"

Ne turnuvası? Kafam öyle karışıktı ki. Satoru'ya ne oldu? Ne zamandır Kenjaku bedenimi ele geçirdi? Ah onun gözlerini çok özlemiştim. Gözlerimin karardığını hissettim... Yine o zihin bölgesine çekildim...

Hayır! Daha Satoru'ya söylemedim!
Dur...
Dur....
Dur!
DUR!
...

-...-

Yuji ve Nobara'nın kavgasını izlerken Megumi sıkıntılı bir iç çekti.

"Onları ne zaman durduracaksın?"

Omuz silktim. İzlemesi keyifliydi. Yuji bana döndü.

"Gojo-sensei! Nobara sushi yerine biftek yemek istiyormuş!"

Kavga nedenleri anlaşılınca sırıtıp ikilinin yanına gittim, Yuji'nin saçlarını karıştırdım.

"Bugün doluyum. Belki yarın yemeye gideriz?"

Yuji ısrar etti.

"Ama Sensei! Söz vermiştin!"

İç çektim.

"İşlerim var seni obur tosba."

Yuji yanilgi ile inlerken Nobara zaferle sırıttı. Sonra bana döndü.

"Benim de Maki ile buluşmam vardı, neyse size iyi eğelenceler"

Diyip bizi bırakıp gitti. Maki! Öğrencimi benle çalmaya cüret mi etti?! Neyse ne. Yuji'ye döndüm ve cebimden bir parmak çıkartıp uzattım.

"Afiyet Honey Sugar"

-Şaka şaka-

Cebimden bir kart çıkartıp uzattım.

"Megumi ile birşeyler yiyin. Çok harcarsanız gece yanınıza gelirim ona göre"

Yuji'nin gözleri parladı ve kartı elimden aldı.

"Sen en iyisin Gojo-sensei!"

Kendimi beğenmiş şekilde sırıttım.

"Çünkü öyleyim"

Megumi'in inleyişini duydum.

"Neyse, ben de gidiyordum"

Onlara veda edip uzaklaştım. Nanami beni sonsuza kadar beklemezdi sonuçta.

Saat 14:45 gibi Nanami'nin olduğu restoranda gittim ve karşısına oturup çiğgofte istedim. Nanami ciddiyet ile oturuyordu. Tipik. Ama sanki huzursuzdu.

"Sorun ne Nanami?"

İç çekip anlatmaya başladı

"Mei bir enerji hissetmiş. Kenjaku'nun bölgesinde. Başka bir enerji. Güçlü ama Kenjaku'ya benzer"

Ağzımdaki çayı püskürttüm. Bu ne demekti?

"Ne diyorsun Nanami? Güçlü başka bir lanet mi aralarına katılmış?"

Nanami kafasını 2 yana salladı

"Henüz bilmiyoruz ama araştırman istenildi."

"Ne kadar süre?"

"1 hafta"

Başımı salladım, 1 hafta bana yeterdi. Bu laneti bulup yok etmem gerekirdi yoksa ileride çok sorun çıkacak gibiydi. Hemde çok.

Nanami bana endişeyle bakıyordu, bu yeniydi.

"Nanami, dahası var mı?"

Nanami iç çekti ve başıyla onayladı.

"Gojo. Her şeye hazırlıklı olmalısın, ne olursa olsun o laneti yok etmelisin."

Sanki Nanami benden bir şeyler saklıyordu ama şimdilik boşverdim. Nehri görmeden paçaları sıvama. Öyle miydi o söz? Ah Türkler çok karışık ama yemekleri güzel. Özellikle adana kebap ve İskender. Ohhh, mis mis. Acaba Türkiye'ye mi gitsem? Ahh ne güzel içilir demli çay Anakara denizinde.

Ankara'da deniz varmıydı ki?

~Devam Edecek~

Çok şükür ilham geldi gibi. Bok gibi bir bölüm oldu çünkü why not? Benim eski okurlarım uçtu galiba mk özledim yorumlarınızı keltoşlar <3. Yani tabii benden beklenir gibi çok ters köşe olabilir. Olmayabilirde.
Sizi seviyore!
Bir sonraki bölümde görüşürüz!!

567 kelime