0.2

53 9 123
                                    

Beomgyu

Gördüğüm rüyanın etkisiyle yataktan fırlamıştım. Böyle bir rüya görmüş olamazdım. Hayır hayır olamazdım ya. Onu görmüş olamazdım. Tanrım çıldıracaktım şuanda. Kalbim göğüs kafesimi dövercesine atıyordu. Aniden kalktığım için olmalıydı gördüğüm rüyayla alakası yoktu bu hızlanmanın.

Kendimi tekrar yastığıma bırakıp sakinleşmeye çalıştım. Üst üste çok denk geldiğimiz için olmuştu bu rüya bence yoksa başka açıklaması olamazdı onu görmemin. Olamazdı başka açıklaması. Geçmeyen kalbimin hızıyla üstümdeki battaniyeyi kafama kadar çektim. Onu rüyamda görmenin siniriyle yatakta tepinirken

-Beomgyu sabah sabah ne bu ses!

-Üzgünüm Soobin uyandırdıysam seni.

-Uyanacaktım zaten ama seni bu kadar erken uyandıran bir şey ne? Sen asla bu kadar erken kalkmazdın?

-B-bir şey yok. Bugün erken kalkasım geldi.

-İnanmadım ama üstelemeyeceğim. Zaten yakında dayanıp anlatırsın sen.

Demiş ve yatağından kalkmıştı. Ben hala o şekilde dururken ne yapacağımı düşünüyordum. Bir şey yapamazdım ki. Sinirle üstümdeki battaniyeyi atıp yataktan kalktım. Dün gece üstümü değiştirmeden yattığım için gömleğim kırışmıştı. Gömleğimi çıkarıp siyah sweatimi giydim. Dolaşacaktım biraz dışarda. Hava alıp kendime gelmem lazımdı.
Dağılan göz kalemimi elimle düzelttim.

-Soobin ben biraz dolaşacağım. Kahvaltıya yetişirim.

Soobin'in cevap vermesini beklemedim çıkmıştım odamızdan. Ortak salondan geçtiğim gibi atmıştım kendimi dışarı. Elimle saçlarımı düzelte düzelte inmiştim merdivenlerden. Kendime çeki düzen vermem bitince dışarı çıkmıştım bile. Soğuk ama serin havanın yüzüme vurmasıyla azda olsa kendime gelmiştim.

Sweatimin uçlarıyla oynarken kendimi ormanda bulmuştum. Ormandan gelen ağaç kokusuyla ciğerlerimin açıldığını hissetmiştim. Birkaç nefes sonrasında burnuma gelen koku bana yine onu hatırlatmıştı. Ellerimi sertçe sıkmıştım aklıma gelen rüya ve kokudan dolayı.

Rüyamda anlamadığım bir şekilde onunla aynı odadaydık ama ben onun kucağındaydım. Onun elleri benim belimdeyken yüzü yüzümün dibindeydi. Kokusu her yerimi sarmıştı. Ben onun kolları arasında titrerken onun sıcak elini yanağımda hissetmiştim. Eliyle beni kendine doğru çekip tam öpecekken uyanmıştım.

Rüyamdan dolayı tekrar kalbim hızlanırken elimle göğsüme vurdum. Bu hızlanma olayını sevmemiştim bunu acilen kesmesi lazımdı kalbimin. Özellikle neden bu kadar zaman sonra böyle oluyordu anlamıyordum. Ben ondan nefret ediyorum. Ne ara bu şekilde onu görmeye başladım rüyamda ben anlamıyordum. Yaptığımız lanet bir iksir yüzünden darmaduman olmuştum.

Ondan kaçmam lazımdı. Ondan uzak durmam lazımdı. Bundan başka yapabileceğim bir şey yoktu. Belki ondan uzak durursam bu hızlanma işi biterdi. Evet bunu yapacaktım uzak duracaktım ondan. Görmezden gelecektim. O zaten hep beni görmezden geldiği için çok zor olmayacaktı.
Kendi kendime yaptığım planı onaylarken ormanın çıkışına doğru gitmeye başladım. Yemek saati gelmiş olmalıydı. Hızlıca üstümü değiştirip yemek salonuna inmeliydim.

Hızlı adımlarla tekrardan girmiştim içeri. Nefes nefese odamıza girdiğim gibi sweatimi çıkarmıştım. Yedek gömleğimi giyip cübbemi geçirdim üstüme. Kravatımı da düzgünce taktıktan sonra kitaplarımı alıp çıktım odadan. Soobin'i daha fazla bekletmemek adına koşar adımlarla yemek salonuna giderken tam odaya girecekken birine sertçe çarpmıştım.

Yere düşen kitaplarımla lanet okurken hızlıca yere eğilip toplamaya başladım. Bir tanesini daha yerden alacakken geçen hissettiğim sıcaklığı hissetmiştim. Kafamı hızlıca kitaptan kaldırıp o kişiye bakmıştım. Kang'la göz göze gelmemle tekrardan kalbim hızlanmıştı. Yerdeki kitabı sertçe elinden alıp ayağa kalkmıştım. Ona bakmayıp hızlıca uzaklaşmıştım oradan.

Amortentia///TaegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin