Okuyan varsa eğer
İyi okumalar 💕"Ölüyorum galiba." Kendimi yorgunlukla koltuğa attığımda Wong gözlerini devirdi. "Abartma, Ashley. Sadece güneş altında nefes egzersizi yaptın, hepsi bu."
Başımı kaldırdım ve 'ciddi misin?' bakışlarımla Wong'a baktım. Şaka yapıyor olsa iyi olurdu. "Sorun da Güneş altında nefes egzersizi yapmam zaten. Neredeyse egzersizini yapacağım bir nefesim olmayacaktı!"
İsyanımda gayette haklıydım. Bu sıcak havada egzersiz diye tutturmuştu. Sanctorum’un bir sürü odası olduğunu hatırlattığımda, ille de açık havada olmalı diye zorlamıştı. Tabi onun için hava hoştu. Büyük bir şemsiyenin altında yapmıştı egzersizini. Ben de şemsiye istediğimde diğer insanlarla empati kurmam gerektiğini, bu sıcakta bir sürü insanın ağır işlerde çalıştığını söyleyerek beni yargılamıştı. Bir şey yapmamıştım bile!
Kısacası beni haşat etmişti.
Aklıma gelen şeyle koltuğa yasladığım kafamı kaldırdım ve Wong'a baktım. Ani hareketimle Wong da ne olduğunu anlamaya çalışarak bana baktı. Gözlerimi sıktım ve bir süre ona baktım. Anlamaya çalışıyordum ya da Güneş yüzünden hayati fonksiyonlarımın yarısını kaybetmiştim. Bilmiyorum
"Doğruyu söyle, Wong. Beni öldürmeye falan mı çalışıyorsun?"
Diyeceğim şeyi merakla bekleyen Wong, sona doğru beni dinlemeyi bırakmış ve gözlerini devirmişti. Gayette ciddi sormuştum bu soruyu ve cevabını bekliyordum.
"Güneş cidden kafana vurmuş."
"Neden acaba?" Kafamı yeniden koltuğa yasladım.
Çok sıkılmıştım. Yapacak hiçbir şey de yoktu. Stephen ile olan çalışmama daha 1 saat vardı. Film mi izleseydim?
Yerimden kalktım ve odama koştum. Masanın üstünde bıraktığım laptobu kaptım ve hızla aşağıya indim. Kendimi koltuğa attım ve laptobu açarak Netflix'e girdim.
"Oha, You're My Sunshine'ın final bölümü çıkmış!"
"You're My Sunshine mı dedin?"
"Evet. Biliyor musun o diziyi?"
Yerinden kalktı ve yanıma oturdu. Tuhaf bakışlarla ona baktığımda laptobu işaret etti. "Ne bekliyorsun? Açta izleyelim."
✦✦✦
Ashley, dolu gözleriyle ekrana bakıyordu. Burnunu çektiğinde hissettiği acıyla elini burnuna attı. Fazla sert çekmişti.
Baş karakterler birbirlerine hâlâ daha aşıkken ayrılmak zorunda kalmışlardı ve kadın karakter bir kaza sonucu ölmüştü. Bir bölümde bu kadar tramva fazlaydı.
Wong, bıkkın bir şekilde elinde tuttuğu peçete kutusundan bir mendil çıkardı ve Ashley'e uzattı. Bunu kaçıncı defa yaptığını unutmuştu. Ashley burnuna yasladığı mendile püskürdü ve diziye odaklanmaya devam etti.
"Tanrı aşkına, Ashley! Uzun süredir seni bekliyorum."
Stephen salona daldığında ve Wong ve Ashley'i bir şeyler izlerken bulduğunda sinirliydi. Yarım saate yakındır yeni çalışma için Ashley'i bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ONYX / MARVEL UNIVERSE
Fanfiction"𝑺𝒉𝒆'𝒔 𝒂 𝒃𝒆𝒂𝒔𝒕 𝑰 𝒄𝒂𝒍𝒍 𝒉𝒆𝒓 𝑲𝒂𝒓𝒎𝒂." ✬✬✬ "Evet" basit bir kelime gibi görünebilirdi ama bazı zamanlarda hayatınızı değiştirecek kararları almanıza da sebep olabilirdi. Belki mutlu olacağınız, belki de pişman olacağınız... ✬✬✬ As...