Boynumda hissettiğim metalin soğukluğu bir iki saniyede olsa düşünme yetimi benden uzaklaştırdı.
-Küçük bir uyarı yeni kraliçe;seçimlerini düzgün yap.
Kılıcın boynumdan çekildiğini hissettim fakat gözlerim kararmaya başladı, hiç bir şey göremiyordum. Kulaklarımda kapının açılma ve kapanma sesleri yankıladı. Baş ağırısıyla birlikte yere kapaklandım.
***
Gözlerimi açtığımda yatağımda yatıyordum ve başımda kraliçenin dikildiğini gördüm. Kraliçe de benim ayıldığımı görmüş olacak ki yatağın yanına gelip konuşmaya başladı.
-Catherine iyi misin?
Kafa salladım ve yavaşça doğruldum.
-Dün gece Prens William seni bulmuş, bayılmışsın.
Dün gece yaşadıklarım aklıma geldi. 'Seçimlerini düzgün yap' seçimlerim... Bunun prenslerle alakası olduğunu anladım ama önemli olan bu kişi kim ve neden bana bir uyarı verme gereği duyuyor.
-İyiyim anne, sadece çok yoruldum galiba.
Gözümün önüne bayılma anım geldi, 'Gözümün önü karardı ve başım ağrıdı', bayılırken olabilecek şeyler tabi ki fakat, daha farklıydılar. Sanki gözümün önü siyah bir bulutla kaplanmıştı. Ardından o bulutu soludum ve başım zonklamaya başladı.
Kraliçenin konuşması beni düşüncelerimden sıyırdı.
-Kahvaltı yapınca çok daha iyi hissedersin canım. Hadi hazırlan, büyük solanda misafirlerimizle birlikte olacağız.
Kraliçe sky odadan çıkacakken onu durdurdum ve yataktan kalkıp yanına geldim. Fısıldayarak konuşmaya başladım.
-Catherine'den bir haber var mı?
Olumsuz anlamda başını salladı.
Kraliçe Sky odadan çıkınca hizmetçi bir kız bana giymem için gündeli beyaz bir elbise uzattı. Elbise dizlerimin altında bitiyordu, üstüde v yakaydı.
Büyük salona girince herkes sandelyesinden kalktı, ben de en baştaki sandalyeye geçtim.
Normalde ilk önce kral ve kraliçe otururdu ardından misafirler yerlerini alırlardı fakat bence misafirlerimize göre bu durum değişmeliydi.-Lütfen buyurun oturun.
Prens William ve Kral Dean şaşkınlıklarını gizleyemezken, Prens Finn ve Kraliçe Sky gülümseyerek karşılık verdi. Babamınsa rahatsız olduğu yüzünden anlaşılıyordu. İlk defa yüzünü gördüğüm Prens Liam ise hiç bir tepki vermeyerek yerine oturdu.
Kahvaltı esnasında çatal ile rahatlıkla yiyebileceğim şeyleri tercih ettim. Bıçak kullanma konusunda iyi değildim ve eminim ki Prenses Catherine nasıl kullanılacağını çok iyi biliyordur.
Prens Liam beni şaşırtarak bu sessizliği bozdu.
-Bizi ağarladığınız için minnettarım kraliçem. Duyduğum kadarıyla dün gece bayılmışsınız, mühim bir mesele değildir umarım.
-İlginiz beni onurlandırdı Prens Liam, mühim bir olay değil.
Prens Liam sahte bir gülümsemeyle karşılık verdi. Kısa bir sessizlikten sonra ben prens Liam'a bir soru yönelttim.
-Sizi dün törende göremedim Prensim. Halbuki törenden önceki gün gelmiştiniz saraya.
-Aslında törenin başlarında vardım. Taç giymenizi gördüm. Fakat sonradan başıma bir ağrı girdi ve törenden erken ayrılmak zorunda kaldım.
Söze Prens William girdi.
-Prens Liam, sizi dün batı koridorunda gördüm, sanırım burnunuz kanıyordu, iyi misiniz?
Batı koridoru mu? Bu benim odamın olduğu koridor. Ayrıca törenden erken de ayrıldığını göz önünde bulundurunca Prens Liam birinci şüphelimdi. İkinciside Prens William'dı, Liam'ı gördüğüne göre batı koridoruna yakın bir yerlerde olmalı.
Prens Liam'ın yüzü buruştu. Fakat iki saniye sonra eski pürüzsüzlüğüne geri kavuştu.
-evet Prens William, batı koridorundaydım çünkü Kraliçe Melody'den törenden erken ayrıldığım için özür dileyecektim. Fakat alerjim sebebiyle arada burnum kanıyor, o gecelerden biri oldu dün.
Prens William en içten dilekleriyle geçmiş olsun dedi ve yemeğe devam ettik. Masandan ilk kalkan Prens Finn oldu. Sonra Kral Dean ve Prens William'da kalktı. Bir prensle yalnız kalma fırsatımın olması için Kraliçe de kralı kalkmaya zorladı.
İlk konuşan Prens Liam oldu.
-Kraliçem, gördüğüm kadarıyla sarayınız bahçesi çok güzel. Rica etsem bana gezintimde eşlik eder miydiniz?
-Memnuniyetle Prens Liam-
-Dilerseniz bana Liam olarak hitap edebilirsiniz.
Dışarısı sandığımdan güneşliydi fakat sıcak değildi. Prens Liam ile bahçede çiçeklerin arasında ki taşlı yolda yavaşça yürümeye başladık. Bu sırada Prens Liam taç giyme törenine övgüler yağdırdı.
-Çoz az konuşuyorsunuz Kraliçem.
Gülümsedim ve samimi olmaya çalıştım,
-Sende bana Mel-Catherine diyebilirsin Liam.
Mel'i duymamış olmasını umdum.
-Peki Catherine nelerden hoşlanırsın?
Liam bu soruyu sorduğu an 'Acaba Catherine nelerden hoşlanır?' diye düşünmedim. Melody olmayı seçtim.
-Aslında çok iyi savaşırım.
-Gerçekten mi? Bir gün sizinle dostça rekabet etmek isterim.
Tonlamasında hiç bir hor görme yoktu daha çok meraklı bir çocuk gibiydi.
Öğlene kadar Liam'la muhabbet ettim, zamanın nasıl geçtiğini bile anlamamıştım. Bana karşı çok nazikti ve bu çok hoştu.
Prens William'ın gelmesi üzerine Liam bizi yalnız bırakmak zorunda kaldı. William kinayeli bir şekilde uzun süre Prens Liam'la gezdiğimi ve oturup dinlenmemi tavsiye etti. Nezaketimi koruyarak yorulmadığımı dile getirdim.
-Peki prenses, sizinle ciddi bir şekilde konuşmaya geldim.
-Benimde son derece ciddi olduğumdan emin olabilirsiniz Prens William.
-Güzel. Benim batıda ki gücümü biliyorsunuzdur, bu güç sizin Güneyde ki hakimiyetinizle birleşirse neler yaparız bir düşünün.
William'ın tek derdinin güç ve otorite olduğunu anladım. Tabi ki güç ve otorite güzel bir şey fakat onu bu denli istemek büyük bir zarar.
-Ben bunu yalnız düşünmek istiyorum izninizle.
-Peki prenses, görüşmek üzere.
~
736 kelime
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gayrimeşru Kraliçe
Viễn tưởngGardonya tahtının sahibi aşk uğruna kaçtığı için taht gayrimeşru çocuk olan Melody'e kalır. Fakat şövalye olan Melody, ülkeyi nasıl yöneteceğini bilmiyordur. Hem de etrafı kalbini kazanmaya çalışan prenslerle doluyken bu daha da zor olacaktır. Eğl...