taehyung:
şakanın sırası değil jiminjimin:
şaka yapacak hâlim mi var sencetaehyung:
oradayım az sonrajimin tarafından görüldü.
•••
jimin'den mesaj almadan birkaç dakika önce evden çıkarak yürümeye başlayan taehyung, gördüğü mesaj ile adımlarını büyütebildiği kadar büyüttü. daha bir gün bile olmamışken hepsi haddinden fazla streslenmişti.
kaçamazdı.
imkânsızdı. hele de beni geri göndermeyin diyen birisinin kaçması daha da imkânsızdı. aklına getirebileceği en olumlu şeyleri getirmeye çalışarak adımlarını hafif koşar şekilde hızlandırmıştı. ev arabayla çok yakındı fakat yürüyerek gitmek istemişti sakince. pek öyle olmamıştı, önemli değildi şu an.
eve geldiğinde şifreli kapıya doğru adımladı. hemen şifreyi girdi. kapıyı açıp içeri girdiğinde önce jimin'e seslendi.
"jimin."
"buradayız."
merdivenin başından gelen sese doğru çevirdi başını. anlaşılan yukarıda olmalıydılar. buradayız dediği için rahatlamıştı. jungkook ile birlikte olmalıydılar. daha fazla beklemeden merdivenlere yönelip basamakları çifter çifter çıktı. çıktığında, seslendiği yerde onu bekleyen jimin'i gördü.
jimin, taehyung'u görünce gözlerini kaçırarak bir eliyle ensesini kaşıdı. taehyung ise sadece sorgularcasına gözlerine bakıyordu.
"banyodaymış ya."
taehyung, gözlerini inanamadığını belli edercesine kocaman açmıştı. ciddi olup olmadığını sorguluyordu şu an.
"gerçekten banyoya bakmadın mı jimin?"
"akıl mı kaldı? kaç saattir uykusuz ve yorgunum. yeterince de stresliyim. o an aklıma gelmedi direkt."
haklıydı çünkü sabahlamışlardı. taehyung herkesi kendi gibi dayanıklı zannediyordu fakat öyle değildi. jimin onun yanında fazlasıyla narin ve hassastı. gözlerini odanın kapısına çevirerek sordu aklında olan soruyu.
"ne yapıyor?"
aynı şekilde jimin'de bakışlarını jungkook'un olduğu odanın kapısına çevirmişti. bakışlarına hüzün çökmüştü. ciddi anlamda çok fazla kafaya takıp üzülüyordu.
"yatıyor. her şeyini halledip biraz bekledim. peluşa sarılıp uyudu hemen. gözleri kan çanağı gibiydi resmen, o yüzden daldı direkt."
taehyung usulca başını salladı. odanın kapısı yarıya kadar açıktı. sessizce bakmaktan zarar gelmez diye düşündü. yavaş olmaya dikkat ederek minik adımlarla kapıya doğru yürüdü. kapıyı biraz daha iterek görüş alanını büyüttü.
yatıyordu. kaşları hafif çatıktı. yüzünü biraz daha net görebilmek için odanın içine birkaç adım attı. yatağın kenarında durarak hafifçe çömeldi yatan bedenin yanına. artık daha iyi görebiliyordu. gece lambası yandığı için zifiri karanlık değildi oda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEA • taekook
Teen Fictiontaehyung: umut olmadan yaşamak, yaşamayı bırakmaktır. jungkook: bırakmadığımı düşündüren ne? {texting•düz yazı} {taekook•yoonmin•namjin}