Koşuyorum, evet. Sadece koşuyorum. Çünkü arkamda neredeyse köydeki insanların yarısını yemiş bir iblis var. Onu öldüremem çok korkuyorum ve ne yapacağımıda bilmiyorum.
Bu boyum ve kokaklığım, onla asla yüzleşemem!
En azından köyün yaşayan bir kısmını ve evimizi korumam gerek. Ama o kadar korkuyorum ki iblise yanaşmaya. Gözlerinin içinde 'parçala' gibi birşey yazıyor, göz göze gelir gelmez korkuyorum. Saçlarında da sıra sıra dizilmiş mavi boncuklar var. Elinden çıkan mavi şeylerlede istediği her hangi bir şeyi fırlatabiliyor. Rüzgar gibi ama ne olduğunu seçemiyorum.
İçinden gelen o ses dalgaları, sanki birisine ızdırap çektirmek istiyor gibi. Korkunç tamamen korkunç! Titriyorum ve korkuyorum ne yapacağım ben.
Kulaklarım çok hassas. İblisin içinden gelen o kulak tırmalayıcı seslerde çok canımı yakıyor. Kulaklarım patlayacakmış gibi! Acıyor ve sızlıyor.
Bacaklarım koşmaktan yorulmuş durumda... Yakında iblisin karnında bende olacağım. Buna eminim.
Belki bi ihtimalle yaşamımı biraz daha uzun tutmak için ormanın sık ağaçlarının içine girdim. İblisin zorlandığını gördüm o büyük bedeni ağaçların arasından geçemiyordu, bir kaç ağacın arasına sıkıştığı an biraz olsun rahatlamıştım.
Bilincimi toplamak için durdum, ellerimi dizlerime koyup nefesimi düzeltmeye çalıştım. İblisi kontrol etmek için arkama döndüğümde aramızda bir adımın bile olmadığı ve yüzünün benimkiyle bir karış aralıkta olduğunu farkettim. Gözleri 'açmış' gibi benimkilere bakıyor, ağzından da salyalar akıyordu.Dibimdeydi...
Hiçbir şekilde kıpırdıyamıyordum. Sanki yerimde sabitlenmiştim. Ağzım açıktı gözlerimde korku ile büyümüştü. Gördükçe titriyorum iblisin bedenini.
İblis elini havaya kaldırdı, ardından yere vurdu. Vurmasıyla bedenim yere yığıldı. O kadar güçlüydü ki sanki bir anlık deprem yaratmıştı.
Yere yığılmam ile beraber kafamdaki berem de düştü. Kulaklarım gün yüzeyine çıktı. Kulaklarımı örtmeye çalıştığım an iblis büyük bir kahkaha attı.
"Hoooohh hhooooo, demek tilki. Bügün ondan iki tane yedim! Hoooohhoo insandan daha lezzetliydiler. Senide yemek için sabırsızlanıyorum, hohhoo hooo!"
B-bekle bu iblis beni tanımıyor mu?
Ve... Bügün ondan iki yedim mi? Ne! A-ama ben, ablamdan ve kardeşimden başkası tilki değil ki burada?
HA-HAYIR! Y-yoksa...? O-onları yedi mi?
Hayır! Hayır! Hayır! Onları YEDİ! ONLARI YEDİ! ABLAMI VE KARDEŞİMİ YEDİ! Lanet olsun! B-ben? Onları kurtaramadım mı?! ÖLDÜLER Mİ ŞİMDİ?!A-anne, s-sözümü tutamadım! Özür dilerim... Özür di-dilerim!... Özür dilerim. ÖZÜR DİLERİM!
Gözlerimden yaşlar geliyordu, ablam ve kardeşim yenmişti? B-ben... Tam bir aptalım! Korkak bir pisliğim! Onları koruyamadım!
Onları koruyamadım!
Sözümü tutamadım!
Sözümü tutamadım!
⋆Geçmiş
"Zenitsu buraya gelir misin?"
Annemin çağırışı ile yanına koştum. Ardından da işaret ettiği yere oturdum.
"Evet?"
Annem sıkıntı ile nefes verdi. "Zenitsu... Bügün senden sonsuza dek yapmanı istediğim bir şey var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐷𝑖𝑏𝑖𝑚𝑑𝑒𝑘𝑖 𝑀𝑒𝑙𝑒𝑘 ٭𝑇𝑎𝑛𝑧𝑒𝑛٭
FanfictionArkama dönmem ile bir adım geri gittim. Tanjiro bana büyük bir sırıtış ile bakıyordu. Yanı başımdaydı. Kaçmaya çalışacağım sıra elimi tutup beni kendine çevirdi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir anda dudaklarını benimkine bastırdı Tanjiro. Gözl...