Kendine merhaba

16 8 0
                                    


''Dünyada en zor şey, insanın kendini bilmesidir.'' Thales


En çok vakit geçirdiğin kişi kendin olmana rağmen, kendini ne kadar tanıyorsun? En sevdiğin renk, hiç sevmediğin yemekten bahsetmiyorum; zaaflarının, hissettiklerinin ve yaşadıklarının nedenini biliyor musun? Belki de anlam yüklemen gereken yegane konuya geldik. Çoğu insan sadece hayatta kalmayı tercih eder, sadece çok az bir kısmı yaşayacak kadar cesaretlidir. Yaşamak, kendini bilmekle başlar. Kendini kabullenmek, hatalarının, zaaflarının ve zayıflıklarının farkında olmak düşünüldüğü kadar kolay değildir aslında. Bugün kendine merhaba demeni istiyorum; bugün, kendinle tekrardan tanışacağın gün olacak.

Kendini sevip sevmediğini bilmiyorum. Ama emin olduğum bir şey var ki her insan kendine karşı bir takım olumlu ve olumsuz duygular besler. Hangisinin ağır bastığına göre kişinin yaşamı şekillenir. İşte bu noktada kendini test etmeni istiyorum.  Kendini sevdiğini düşünüyor musun? Basit bir şekilde evet ya da hayır de. Cevabın evetse ya oldukça şanslısın ve gerçekten kendini seviyorsun, ya da kendini o kadar sevmiyorsun ki bu gerçeği kabul etmekten korkuyorsun. Peki bunu nasıl anlayacaksın? İnsan zihniyle ilgili her sorunun cevabı elbette yine insan zihniyle açıklanır. Senden meditatif bir pozisyonda düşünmeni istiyorum; eğer daha önce meditasyon yapmadıysan bu konu hakkında bilgin olmadığını varsayarak sana ufak bir tüyo vereceğim. Kendini en rahat hissettiğin zaman, mekan ve ruh hali kapsamında kendine vakit ayırmanı rica ediyorum. Normalde meditasyon zihni boşaltmak, ruhu dinlendirmek, kişiye düşünmenin getirdiği ağırlık halinden bir süreliğine uzaklaştırmak için tercih edilir. Özetle hiçbir şey düşünmediğin bir 5 dakika bile bir meditasyon sayılır, buna dinlenme meditasyonu da diyebiliriz. Ancak bazı meditasyonlar imgeleme içerir; Günlük hayattan bağımsız olarak imgelediğin bu sıra dışı deneyimlere bir örnek vermem gerekirse; bedeninin bir yerinde var olan ağrıya odaklanıp o ağrıyı fiziksel bir form olarak imgeleyebilirsin, böylece zamanla küçülmesine ve bir noktaya dönüştükten sonra yok olmasına şahit olabilirsin. Bu bir imgesel meditasyon örneğidir. Ayrıca meditasyonun en önemli unsurlarından biri de nefes alış verişimizin kalitesidir, eğer meditasyona yeni başlayan biriysen mutlaka doğru nefes almayı öğrenmen gerekir. 

Bugünkü konumuz gereği senden istediğim şey süresini senin belirleyeceğin ufak bir dinlenme meditasyonunun ardından hazır hissettiğinde imgesel meditasyona geçmen. Emin ol oldukça kolay bir şeyden bahsediyorum. Gözlerini kapat, ve kendini karşında hayal et. Önce kendini biraz izlemeye çalış, imgendeki surat ifadenin anlamı bile bize çok yardımcı olacak. Düşün, karşında gördüğün bu insana karşı neler hissediyorsun? Onu kötü bir şeyler yaparken hayal et, bu görüntü karşısında ona bunu neden yaptığını mı sormak istiyorsun, yoksa sadece onu azarlamak mı? Kendine karşı beslediğin duyguları bu ve bunun gibi imgeleme yöntemleriyle elde etmeni ve yine bir kağıt kalem aracılığıyla yazıya dökmeni istiyorum. Örneğin 'kendimi birinin kalbini kırarken imgeledim ve kendime çok kızdım.' gibi.

Peki şimdi söyle, kendini seviyor musun, yoksa sevmiyor musun? Kendini sevdiğini sanıp aslında gerçekten de sevmediğini fark ettiğin gibi  kendini sevmediğini zannederken aslında sevdiğini fark etmiş olabilirsin. Zihnimizin bizi yanıltmayı ne kadar sevdiğini görüyorsun değil mi? Kendine karşı beslediğin duygular asla siyah ya da beyaz olamaz, bizim amacımız onu olabildiğince açık bir griye dönüştürmektir. Şimdi devam edelim. Verdiğim örnek üzerinden açıklamam gerekirse birinin kalbini kırarken kendini hayal ettiğinde eğer kendine kızıyorsan bir şeyler yanlış demektir. Bir olay geçmişten bağımsız yaşanmayacağı gibi kimse geçmişinden bağımsız hareket etmez. İnsanları 'kötü' diye yargılamak kolaydır, ancak onun yaşadıklarını bilmeden oluşturulan bu yargı tamamen asılsızdır. Bir insan yüzde yüz iyi olmayacağı gibi yüzde yüz kötü de olamaz. Bu yüzden birinin kalbini kırmış olmak seni kötü bir insan yapmaz, senin geçmişte, bu davranışı sergilemene sebep olacak bir şeyler yaşadığını gösterir sadece. Sanılanın aksine irade denen bir şey yoktur, çünkü karar vermeni sağlayan beyninin içindeki sistem bile senin kararın dışında karşına çıkan olaylar sonucunda şekillenir. İşte tam da bu yüzden basitçe söylüyorum: kendine kızmayı bırak. Kendini yargılamak istiyorsan yaşadıklarını da göz önünde bulundurarak yargıla. Kendini sev çünkü sevmek  ve sevilmek  insanı mutlu eder ve her insan gibi sen de mutlu olmayı hak ediyorsun. Neden hak ediyoruz peki? Çünkü hepimiz kaldıramayacağımız kadar ağır şeyler yaşıyoruz. Bize verilen haritada gideceğimiz yolu seçiyoruz sadece, haritayı biz yazmadık ya da yeni bir yol yaratmıyoruz. İşte bu yüzden hak ettiğimizi söyleyebilirim.

VİTA ET ANİMA-yaşam ve ruhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin