Oy atmayı unutmayın🥹💕2.bölüm
Koloncu: Quien eres? (21:56)
Siz: Ne diyorsun be! (21:58)
Koloncu: Kimsin diyorum? (22:12)
Siz: Ecelin koloncu, ecelin... (22:13)
Sabır yarabbim sabır! Bir yandan projemi yaparken, diğer yandan koloncuya laf yetiştiriyordum.
Bildirim sesiyle elimdeki işi bırakıp telefona baktım. İnstagramdan bu gün attığım posta beğeniler gelmeye devam ediyordu. 120k çok fazla olmasa da, fenomen ünvanı alacak kadar takipçim vardı.
Üstten gelen whatsapp bildirimiyle uygulamaya girip, gelen mesaj için hızla klavyeyi açtım.
Koloncu: Hanımefendi, özür dilerim ama bahsettiğiniz şeyleri anlamamak ben. (22:20)
Siz: Bekle koloncu.(22:21)
Kamerayı açıp koca kolonun resmini çekip, tek gösterimlik olarak attım.
Siz: *fotoğraf*(22:22)
Siz: Anlamak şimdi sen? Mimarlık son sınıf olmak ben! Senin yapacağın işe tükürmek ben!!(22:24)
Koloncu: İstanbul da ki ilk binam bu?(22:28)
Koloncu: Eski tasarımlarıma baktım. Üzgünüm ama baltalanmışsınız siz. Burası depo olarak ayarlanmış bir çatıydı. (22:40)
Ne diyo bu koloncu! Hem o söz öyle değil ki?
Siz: Bak o baltalanmak değil kazıklanmak. Ha birde, kazıklandığımı bende biliyorum!! (22:42)
Koloncu: Bu benim suçum değil?(22:43)
Siz: Lan! Ben bu evde üç ay nasıl yaşarım?! (22:44)
Ağlamaklı sesler çıkarıp isyan ediyordum artık. "Sen hayatım da gördüğüm en salak insansın Alya! Fotoğraflardan gördüğün evi şak diye kiraladın. Birde üstüne üç ay kirayı peş peşe ödedin!" Alnımda bir salak yazmadığı kalmıştı.
Telefonu uçak moduna alıp bıraktığım işime devam ettim. Üç ay dayanacaktık artık...
Saatler süren gökdelen projem bitmişti . Hala bir kaç nokta kalmıştı. Ama halledilebilirdi.
Telefonumu uçak modundan çıkarıp, peş peşe gelen bildirimlere baktım. Sadece dikkatimi çeken koloncunun mesajıydı. İsmini bile bilmiyordum. Sadece adres verip numarasını istemiştim arkadaşımdan.Koloncu: Bir mimarcı için böyle bir evde yaşamak kabus olmalı. Orada sana bir yer ayarlarsam beni bağışlar mısın? (22:50)
Koloncu: Bu bir mimar için utanç verici bir şey. (22:54)
Koloncu: Hey, orada olmak mısın? (01:37)
Son mesajı beni güldürmüştü.
Siz: Ev ayarlamaktan kastın ne? Çünkü benim kiraya verecek bir liram bile yok.(01:43)
Saniyesinde iki mavi tik olan mesajımla, yazıyor olarak gözükmesi bir oldu.
Koloncu: İstanbulda hala iş yapmaya gelmek ben, o yüzden bana yetecek büyüklükte evim var. (01:45)
Koloncu: Hatta kiraladığın evin bir sokak yanında.(01:46)
evi kendisi tasarladığından adresi biliyor olmalıydı.
Siz: Üç aylık kirasını peşin ödediğim, kolon dolu evden dolayı bir liram bile kalmadı! Sana parayı ödeyemem?(01:48)
Koloncu: Para istemiyorum. Sadece bir şey istiyorum. (01:49)
Siz: Yetişkin içerikli şeylere karşıyım koloncu. Önceden diyim.(01:51)
Koloncu: hayır hayır. Başka bir şey.(01:52)
Siz: Acun musun Allah aşkına söyle işte!(01:54)
Koloncu: İsmin ne? Sen kimsin? (01:55)
Koloncu: Bunları cevaplarsan anahtar üç aylığına senindir hanımefendi.(01:57)
Siz: Her size yazana eve mi atıyorsunuz? (01:58)
Bu avrupalılar cidden para sıçıyordu. Adama kolon dedim bana evini vermeyi teklif ediyor. Ya dalga geçiyordu, ya da ırzıma geçmeyi. Ellerimi göğüslerime siper edip, gözlerimi büyüttüm. Kendine gel cemile!
Bildirimle, mesajlara geri döndüm.
Koloncu: Ne? Hayır tabi ki de. İyilik yapmaya çalışıyorum, kabul etmezsen haklı olmak sen.(02:02)
Bu fırsat kaçmaz ulan!
Siz: İsmim Alya Kara. Boğaziçi mimarlık son sınıf öğrencisiyim. Hatta bir ay sonra yirmi üç yaşına giriyorum!(02:05)
Siz: Beni az çok tanıdığına göre, sen kimsin?(02:07)
Koloncu: İsmim Diego Fernandez. Bende Boğaz içinde yüksek lisans yapmıştım. Dört ay sonra yirmi dokuz oluyorum. (02:10)
Oha! Yirmi dokuz mu? Şaşırmam biraz saçmaydı, sonuçta olgun seviyorum diyerek kendimden on yaş büyük biriyle bile flört etmişliğim vardır. Sonu hazin bitti orası ayrı.
Siz: Anlamak ben. (02:12)
Koloncu: Kabul ediyorsan yarın anahtarı vermesi için birini yollayacak ben?(02:14)
Siz: Ya hırsızlık yaparsam? Hiç mi şüphelenmiyor sen?(02:15)
Koloncu: Merak etme. Numaranı araştırdım. (02:17)
Vay davar vay!
Siz: Peki neden beni sordun?(02:20)
Koloncu: Cevap merak etmiştim. Doğruyu söylersen anahtarı vermek, yalan söylersen seni engellemek. (02:25)
Bu nasıl bir açık sözlülük.
Siz: Peki koloncu bey.(02:28)
Koloncu: İsmimi söylediğimi hatırlamak?(02:33)
Siz: Beni alakadar etmiyor memur bey.(02:34)
Koloncu: Ben mimar unuttun sen?(02:36)
Siz: Türkiye akımı bilmemek sen!(02:37)
Siz: Neyse, iyi geceler KOLONCU.(02:39)
Bilerek büyük harflerle yazmıştım sinir olsun diye. Sinsi sinsi sırıtırken üstten başka bir mesaj bildirimi gelmişti.
Doktor Halil: Alya hanım gece gece rahatsız ettim fakat sonuçlarınız çıktı. Yarın, öğlen on birde hastaneye gelmenizi bekliyorum.(02:50)
Ellerim titriyordu. Mesajına tepki bırakıp, Diegonun mesajlarına görüldü atıp çıktım.
Koloncu: İyi geceler Alya.(02:54)
Yarın koloncu Diegonun ev anahtarını getireceklerdi. Doktorumun mesajı sayesinde içimde büyüyen şey sadece sıkıntılarım olmadığını anlamıştım. Çalışma kağıtlarımın dolu olduğu ada tezgahtan kalkıp, açılmamış kolilerin arasında geçtim.
Oturma odasında ki L koltuğa uzanıp, sadece uyumaya çalıştım. Belki uzun zaman sonra başarısız olduğum tek şey uyumaktı benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ÇİKOLATAM -yarı texting-
Romansa"Bu kolonu hangi ileri zekalı dikti buraya!" Fotoğraflarla seçip aldığım, bir kere bile girmediğim evi kiralarsam olacağı bu! "Benim adım da Alya ise, buranın mimarını bulur, bu kolonu ona paketlerim!" +90***: bu evin mimarı sen misin! +90***: ben...