Beğeni ve Yorumlarınız benim için önemli.
Yazım yanlışları ve kurguda oluşmuş hatalar için beni mutlaka uyarın.
Sevgilerle...
***
Başını kaldırıp eski eve baktığında ruhunu derin bir ürperti kapladı. Tüm bulanlar gerçekten de oluyordu işte. Bu gıcırdayan ahşap kapıdan içeri girdiğinde bir daha geri dönülemez o hayata geçecekti. Belki de bütün yaşamı bu eski evde geçecek be burada sonlanacaktı. Tıpkı büyük babası gibi...
Evin dış cephesini neredeyse tamamen kaplayan sarmaşıkların, esen rüzgarla birlikte çıkardığı ses huzursuz ediciydi. Bahçedeki kuru dallardaki kargalar ise bize gülüyor gibilerdi.
"Harika, yeni bir eve taşınacağız derken perili evi kastettiğini anlamalıydım!" diyerek söylendi Brice.
"O kadar da kötü değil," annesi çantayı omuzuna atarak eve doğru yürüdü.
Arabadan, kalan eşyaları alarak annesinin hemen arkasından ilerdi. Kapıyı aralayıp içeri adım attığında, taş duvarların soğuk ve sert dokusu onu karşıladı.
İçeride koltuk ve masaların üzerinde çarşaflar vardı. annesi, elindeki çantayı yere koydu ve çarşaflardan birini çekip aldı. Çarşafından altından çıkan bir fare ise koltuktan sıçrayıp, annesinin ayağının kenarından geçip gitti. Annesi ise çığlıklara boğulmuştu. Korku içinde Brice'a baktı.
"Yapma! O kadar da kötü değil," diyerek omuzlarını silkti.
Gülüşerek birbirlerine baktılar ve evin içinde gezinmeye başladılar. Annesi, ışıkları kontrol etti ve yanmadığını görünce, "ben şalteri kontrol etmeye gidiyorum. Sen de çeşmeleri kontrol et ve akmıyorlarsa vanayı aç."
"Vanalar ne tarafta?"
"Ara ve bul Brice!" emrivaki tonlamadan sonra kabullenmiş biçimde mutfağa gitti. Tabi önce mutfağında yerini bulması gerekliydi. Giriş katındaki bütün odaları dolaşmaya başladı.
Ortadaki büyük salonda kırmızımsı tuğlalardan yapılmış bir şömine vardı. Şöminenin üzerindeki eski fotoğraflar, uzun zamandır unutulmuş bir geçmişin sessiz tanıklarıydı. Tozla kaplı yüzeyler ve örümcek ağları, bu yerin ne kadar süredir terk edilmiş olduğunu gösteriyordu. Evin içinde dolaşan tarih kokusu, Brice'ın içine garip bir huzursuzluk vermişti; sanki bu ev, kendi geçmişinden bir şeyleri saklıyordu ve Brice'a bu sırları açmak üzereydi.
Odalar arasında dolaşırken, büyükbabasının yaşadığı günlerin izlerini her köşede hissediyordu. Eski mobilyaların yerleşimi, duvarlara asılmış antika aynalar ve yıllar önce atılmış bir mektup gibi duran, sararmış sayfalarıyla eski kitaplar... Brice'ın zihni, bu evin duvarlarında yankılanan hikayelerle dolup taşmaya başlamıştı.
Gölgeler, geçmişten gelen hayaletler gibi peşini bırakmıyordu. Her adımı, ahşap zeminlerde yankılanan birer eko gibiydi. Geçmişin izleri, bu evin her köşesinde canlıydı ve Brice'a bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
Mutfağı ararken, tozlu bir rafın üstünde duran eski bir kitap gözüne çarptı. Kitap, ağır ve kalın deri cildiyle yılların yükünü taşır gibiydi. Brice, kitabı eline aldı ve kapağını araladı. İçinde, el yazısıyla yazılmış notlar, çizimler ve eski fotoğraflar vardı. Bu kitabın içinde bir şeyler saklıydı, bir sır veya bir hikaye... Brice, bu kitabı daha sonra incelemek üzere sırt çantasına koydu ve mutfağı aramaya devam etti.
Sonunda mutfağı buldu, fakat suyun akmadığını görünce canı sıkıldı. Musluğu kontrol etti, ancak suyun akmadığını fark edince dışarıdaki vanayı kontrol etmesi gerektiğini anladı. Dışarı çıkmayı hiç istemiyordu fakat annesini üzmek istemiyordu. Çünkü kendi çıkmazsa annesi dışarı çıkıp vanayı bulmak zorundaydı. Bu yüzden bahçeye çıkmak zorunda kaldı. Evin arka kapısını açtığında, dışarıda karanlık çökmüş, gece sessizliği her yeri kaplamıştı. Cebinden telefonunu çıkardı ve fenerini açtı. Bahçeye adım attığında, ormanlık alandan gelen kurt ulumaları Brice'ın tüylerini diken diken etti. Bu ulumalar, karanlıkta yankılanarak ona doğanın vahşi tarafını hatırlatıyordu. İçinde bir şeylerin hareket ettiğini hissetti, sanki gözler onu izliyordu.
Tedirgin bir şekilde vanayı bulup açtı. Bu sırada, bir gölge gibi geçen bir hareket gördü. Kalbi hızla çarpmaya başladı, adımlarını hızlandırdı ve aceleyle eve döndü. Kapıyı kapattığında, kendini güvende hissetmeye çalıştı. Derin bir nefes aldı ve sırtını kapıya yasladı. Karanlık korkusu ve yeni evin gizemi birleşmiş, Brice'ın zihninde bir fırtına koparmıştı.
Bu gece, Brice için uzun ve zorlu bir gece olacaktı. Büyükbabasının evinin sırlarını çözmek için daha çok yol kat etmesi gerekiyordu ve bu yolda onu nelerin beklediğini kimse bilemezdi. Ancak içindeki karanlık korkusunu yenmeden, bu evin sırlarını öğrenemeyeceğini de biliyordu.
Penceredeki gazetelerden birinin köşesini yırtarak dışarı baktı. Bir gölgenin kıpırdadığını fark etti ve kimin veya neyin gölgesi olduğunu görebilmek için sağ tarafa doğru bakacakken; "su işini hallettin mi?"
Annesinin aniden ortaya çıkması onu korkutmuştu. Resmen dizleri titriyordu. Annesi ışığı açtı ve pencereye yaklaştı. gazeteyi boydan boya yırttı ve birlikte dışarı baktılar.
"Dışarıda biri mi var?"
"Şeyy, sadece rüzgar ve kuru dallar işte," diyerek geçiştirdi. Burada kalmamak için bahaneler ürettiğini düşünmesini istemiyordu. Bunu tartışmak için çok yorgundu ve kesinlikle dogru zaman şimdi değildi.
"Vanayı açtım ama suların çok temiz olduğunu düşünmüyorum," dedi kaşını kaldırarak.
"Borularda beklemiş suyu boşa akıtırız. Ben hallederim. Yorulmuş olmalısın. Git uyu ve,"
"Ve... ne?"
"Teşekkür ederim, sen iyi bir evlatsın. Benim aksime!" diyerek Brace'a sarıldı.
"Doğru," dedi ve gözlerini devirdi.
"Ve bir o kadar da mütevazı!"
Birlikte gülüşürken, onları bahçe duvarının ardından izleyen gizemli gölgelerden henüz habersizlerdi.
Bölümü nasıl buldunuz?
Gelecek bölümle ilgili tahminlerinizi benimle paylaşabilirsiniz, bakalım kimlerin teorileri tutacak...
Takipte kalın, sevgilerle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAKİLER
Manusia Serigala"Sadece ay ışığı altında, gerçek yüzlerini gösterirler..."