4. Bölüm

203 16 0
                                    

Eklemlerindeki ince sızının verdiği rahatsızlıkla hareketlendi uykusu arasında. Kucağında topladığı bacaklarına başını yaslamış bütün gece hareket etmeden öylece uyumuştu yorgunlukla.

Başını kaldırdığında boynuna saplanan derin bir sızı ile yumdu gözlerini. Temkinlice boynunu esneterek alıştırdı hareketlerine bedenini. Bacaklarını sıkı sıkı saran kollarını iki yanına bıraktı sancıyan kaslarına aldırış etmeden ayaklanmaya çalıştı asabice.

Parmaklıklara tutunarak ayağa kalktığında boğazından ağzına doğru nefesinin iğne gibi içine batmasıyla istemsizce öksürerek yumruk yaptığı elini dudaklarına kapattı.

"Sabah şeriflerin hayr olsun prenses." Parmaklıkların ardından gelen sesle başını kaldırdı.

Şehzade Aleaddin.

Kibirle dikleştirdi duruşunu. "Ne o esirlerinizi her sabah böyle ziyarete mi gelirsiniz?" Tavrı ile bakışlarını üzerinden çekmezken hafifçe kıvrıldı dudakları.

"Esirimiz değil misafirimizsiniz prenses."

"Misafirlerinizi zindanlarınızda ağırlamanızda ki sebep... Sarayınızı muhafaza etmek konusunda eksik olan güvenceniz mi? Yoksa..." Memnuniyetsizce etrafını süzdü. "Yoksa bir prensese esir olduğunu hissettirrdiğinizde başınıza geleceklerden olan korkunuz mu?"

Aleaddin de aynı şekilde kibirle gülümseyerek karşılık verdi sözlerine.
"Halin o hissi iliklerine kadar hissetmiş gibi duruyor prenses?" Dedi hafif alayvari bir ses tonuyla.

"Bu ne cüre-" diyordu ki kesti sözünü Alaeddin Bey.

"Burada durup sizinle boş lakırdı edecek denli değersiz zamanım yok, Osman Bey'im sizinle görüşmek ister." Dişlerini sıkarak, başını eydi.

Kapının kilidinden sesler geldiğinde başını kaldırmış, kapı aralandığında Alaeddin Bey'e tip bir bakış atıp çıkmıştı zindandan.

Yanyana yürümeye başladıklarında dikkatle etrafını süzüyordu Gonca.

"Ne zaman özgür bırakacaksınız beni?"

"Osman Bey'im hangi vakti uygun görürse."

Durup, Alaeddin Bey'e döndü. "Her fethettiğiniz kalenin hanesini esir mi alırsınız?" Oda durup sakince kendisine döndü.

Sorusu ile gözlerinden geçip giden bir merakı gördü Gonca. "Orada bir Aile yoktu." Gonca'nın boğazı düğünmlenirken Alaeddin Bey gözlerinde ne gördüyse pişman olmuş gibi bocaladı bir an.

"Yani sizi almamızdaki sebep esir edeceğimizden değil. Osman Bey'im özellikle istedi seni prenses." Kaşlarını çatarak önüne döndü Gonca.

"Gidelim." Sessizce Bey odasına kadar yürüdüler.

"Müsade var mıdır Bey'im?"

"Gelesin oğul!" Onay alınmasıyla birlikte açtılar kapıyı. Alâeddin'in araladığı kapıdan geçti onu ardında bırakarak. Postunda oturan Osman Bey kendisini görünce ayaklanmış, gülümsemişti samimiyetle.

"Hoşgelmişsin Gonca kızım." Gonca hafif başını eğerek, gülümsemişti selam vermek niyetiyle.

Osman Bey karşılarına geçtiğinde, Gonca göz ucuyla Alaeddine tip bir bakış atmış Osman Bey'e dönmüştü. "Hoş gelmedim ki hoş bulayım Osman Bey, zindan pek soğuktu." Alaeddin uyarı niyetiyle boğazını temizlediğinde zerrece takmadı onu.

"Kusura kalmayasın kızım, ben bu gece kite de kaldığımdan bilemedim senin zinadana atıldığını, haberim olanda hemen çıkarttırdım zaten." Başını salladı sadece Gonca.

ALGONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin