5. bölüm

116 17 17
                                    

"Ee haklımıymışım değil mi prenses iş atta değil yuları tutanda bitiyormuş." Atının üstünden Alaeddin Bey'e tip bir bakış atmış asabice inmişti atından.

Atın yularını çekiştirerek Alâeddin Bey'in atının yanına bağlamıştı.

Ellerini belinde bağlayıp ağır ağır yürüdü ona doğru. "Gözün korkmasım benim yarış teklifimde beri durmayasın deyu yol verdim sana diyelim." Her zamanki serseri gülüşünü takınmış bir iki adım daha atarak aralarındaki mesafeyi azaltmıştı.

"E bir yarış sözü daha verirsin deyu anlarım o vakit." Fırsatçı haliyle tebessüm etti başını hafif omzuna doğru eğerken.

"Vereyim madem." Sesi bekeldiğinden yumuşak çıkarken aralarındaki havanın bir anda ağırlaşmasını beklemiyordu Gonca.

Boğazını temizleyerek toparladı kendisini, ses tonuna her zamanki iğneleri takarak konuştu. "Tabii bir de merakım yüzünden." Kaldırdı başını, şüpheci bir tavırla kıstı gözlerini. "De hele ne isteyecen benden?" Aldığı soruyla derin bir iç çekti Alaeddin Bey.

"Soracam prenses, Türklüğünü sorgulayacam." Kaşlarını çattı sinirle.

"Bu nasıl bir dens-" elini kaldırarak susturdu kendisini.

"Kastımın ne olduğu bilirsin, aynı vazifeye vaakıf olduk, bir nevi canlarımızdan sorumluyuz birbirimizin evvelini bilmek hakkımız değil midir?" Dişlerini sıkarak sustu biraz.

"Haktır." Der demez eliyle ağacın gölgesini gösterdi.

"E buyurasın o vakit!" Asi adımlarla yanından geçmiş, geçerken de omzunu omzuna atmayı ihmal etmemişti. Alaeddin Bey gülerek keyiflice başını iki yana sallamış, kendisine tezat sakin adımlarla yürüyüp kendisi gibi sırtına ağacın gövdesine dayayarak oturmuştu yanına.

Kısa bir sessizlikten sonra derin bir iç çekişle anlatmaya başladı. "Annem prenses Freya, imparator Julianın kız kardeş-" sözünün kesilmesiyle bozularak susmak zorunda kaldı.

"O vakit Baban Türk yani." Sinirle tip bir bakış atmıştı Gonca Aleaddin'e.

"Yok nenem Türk, medreseli" O da bozulduğunda devam etti. "Babam Türkmenmiş işte-"

"Bey miymiş?" Merakla yeniden araya girdi Alaeddin Bey

"ÇOBANMIŞ!" Bir andan patlamasıyla yerine sinmiş, çekingen bakışlarla tekrardan konuşmasını beklemeye başlamıştı Alaeddin Bey.

Sakinleyerek devam etti sözlerine. "Gerçekten çobanmış herhalde ne bileyim Bey falan demedi annem, naaşını bile görmemiş." Sesi kısıldı sonlara doğru.

"Nasıl ölmüş ki baban?" Sesindeki çekinceyle gülümsedi Gonca burukça

"Cenke gitmiş işte haftalar sonra gidenlerin çoğunun şehit haberi gelmiş Obaya, sağ kalanlardan biri babamın can dostuymuş, onun kanlı börkesi ile gömleğini vermiş anneme." Daldı gitti biraz boğazı düğümlendi. "O gün de Oba baskın yemiş, annem karnında ben olunca direnememiş hiç, babamın annesinin yardımıyla kaçmış gitmiş bir daha da Türk topraklarına ayağını basmamış." Kalbindeki ağrı ile sıkıntılı bir iç çekti.

"Türkmen kızısın yani?" Sesinde ayrı bir sıcaklık ile gülümsedi kalbindeki ağrıya aldırmadan.

"Türkmen kızıyım." Dedi fısıltıyla

"Annen... o nerde?" Kısıktı Alaeddin Bey'in sesi.

"Yedi sene olacak öleli." Gözleri buğlanmamıştı ama sesi tiremişti yüreğindeki kırıklıkla.

"Allah rahmet eylesin." Göz ucuyla tersçe baktı ona.

"Eksik olma, yüce İsa kutasın onu." Dedi Gonca.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 7 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ALGONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin