0.2

32 3 1
                                    

Yeni bolumden merhaba
İyi okumalar 🐱

"Tanrım, bu ruya olsun. Sikeyim bu işi."

Çarşafı beline sarıp yerdeki kıyafetlerini aldı. Kıyafetlerini giyip telefonunu aramaya başladı. "Ben mahvoldum, bittim ben!" diyerek titreyen elleriyle telefonunu aradı. Bacakları da elleri gibi fena halde titriyordu. Gömleğinin düğmelerini doğru düzgün ilikleyememişti bile.

Telefonunu eline adlığında annesinden ve babasından cevapsız aramalar vardı. Arkadaşları mesajlar atmıştı hatta. Hemen telefonu cebine koyup odadan çıktı. Merdivenlerden hızlı adımlarla iniyordu. Merdivenin duvar tarafı aşağı kata kadar sertifikalarla doluydu.

Hatta oturma odasında ödüllerin olduğu kitaplıklar vardı. Jisung koridorda etrafa bakındı ve dış kapıyı açmak için giderken bir ses geldi, "Uyandın sonunda..." dedi. Jisung arkasına döndüğünde o kişinin dün gece Chan ile gülüşen yabancı olduğunu fark etti.

Yabancı, "Hadi bunu unutup baştan başlayalım. Ben Minho." diyip elini uzattı ciddi ve umursamaz suratıyla. Jisung ona tokat atınca güldü.

"Seni pis sapık... Dün gece benden faydalandın!" dedi Jisung öfkeyle. Minho elini yumruk yaptı gülerek. Eli cebine gitti ve, "İstersen hafızanı yenile. Beni öpen sendin. Bende sarhoştum senin gibi. Ben asla biriyle yatmam, yani benden faydalanan sensin. Ben sadece her şeyi unutmak istiyorum çünkü dün gece en kötü hayat tecrübemdi." diyip başını salladı.

"Asıl ben unutmak istiyorum! Şeytan görsün senin yüzünü aşağılık herif!" diyip kapıyı çarparak evden gitti. Yolda yürürken gömleğini pantolonun içine koyuyordu. Kıyafetlerini düzeltirken derin nefes alıyordu. "Bitti, Han Jisung... Çıktın o evden, kurtuldun... Unuttuk, bak." Bunları içinden söyleyerek gidiyordu.

Kanalın orada durdu çünkü çok yol yürümüştü ve stresten nefes alamıyordu. Bu duyulursa mahvolurdu. Bu yüzden kendini kanalın demirliklerine yaslayıp nefes almaya çalıştı. Boynunu okşarken ileride eczane gördü. Eczaneye gidip anksiyete ilaç ismi söyledi.

Eczacı, "Reçetenizin kodu var mıydı? Bu ilaçları reçetesiz veremiyoruz." dedi ve Jisung cebinden doktor kartını çıkarınca eczacı kadın poşeti alıp ilacları koymaya başladı, "Çok pardon, doktor bey." dedi. Kadın poşeti verdi ve Jisung ilaçların parasını ödeyip gitti. Eve ulaştığında evde kimse yoktu. Annesi ve babası muhtemelen dükkandaydı.

Hemen işe gitmek için giyindi ama birden telefonu çaldı. Telefonu açtı ve Jeongin sakin ama gergin sesiyle, "Hyung neredesin? Cerrah geldi bugün." dedi. Jisung şaşırdı çünkü onları eğitecek cerrahın geleceğini biliyordu ama bugün geleceğini bilmiyordu.

"Ama kimse bize bir şey söylemedi."

"Biliyorum, Hyunjin bile burada düğünden sonra. Hemen gel, adam zaten asabiye benziyor. Seni mahveder."

Jeongin telefonu kapadı. Jisung daha da tedirgin oldu ve hızlıca giyinip bisikletine bindi. Hastaneye gitti. Jisung bisikleti bahçe demirliğine bağlayıp içeri koşarken çok dikkat çekiyordu. Hastalar ve hemşireler bakıyordu. Jisung hemen asistan odasına gitti.

Asistan odasında sadece arkası görünen biri vardı, bu cerrahtı. Hyunjin ve Jeongin onu dinleyip başlarını sallıyorlardı. Jeongin, Jisung'u görünce, "Hyung, gel." dedi. Jisung yanlarınına başı eğik giderken cerrah arkasına dönüp Jisung'a baktı.

Jisung, Jeongin'in yanına geçti. Cerrah, Jisung'a, "Şeytan gördü yüzümü..." dedi. Bu tanıdık ses.. Jisung başını kaldırdığında bu Minho'ydu. Ne yani? Jisung dün gece Rusya'dan gelen cerrahla mı ilişkiye girdi? Hyunjin, "Hocam, siz Jisung ile tanışıyor muydunuz..?" dedi gözleri ikisinin arasında gidip geldi.

Dr.Lee| MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin