1.1

17 4 1
                                    

Minho içeri girdi kapıyı kırarak. Jisung yerde oturup ona bakıyordu. Minho'nun saçları ıslanmıştı ve üstünde sadece kumaş pantolonu vardı. Jisung'un ağzı açık kalmıştı. Minho ona eğilip sırıttı ve parmağıyla çenesinin altından itip ağzını kapattı. "Alarmı sen açmışsın.." derken Jisung yutkundu.

Jisung önce omuzlarına sonra göğsüne gelip, "Evet, yavrum." dedi. Minho elini yukarı aşağı yapıp, "Jisung! Hey! Yavrum mu? Ne diyorsun?" dedi. Jisung yine fantazilerine daldığını anlayınca kendine gelip, "Ne? Ağzımı bile açmadım." dedi. Minho'nun üzerinde hastane önlüğünü görünce cidden fantaziye daldığını anladı.

İkisi birlikte aşağı inerken Jisung kendi kendine mırıldanarak, "Jisung, kes şunu... Chan için fantazi kur. Minho değil.." diyordu çünkü aşık olduğu Chan'dı. Minho'nun onun hayali ve arzularında yeri olmamalıydı.

İkisi aşağı indiklerinde polisler alarmın sebebini araştırıyorlardı. Jisung için de bir battaniye getirdi Minho. Hyunjin hastane sahibi olduğu için polislerle konuşuyordu. Jeongin kendi köşesine çekilip kahve içerken Minho onun yanına gidip sırıttı, "Komiser bey iyi mi bari?" dedi. Jeongin kahveyi içerken öksürdü, "Minho hocam sizde mi? Gerçekten aramızda bir şey yok." dedi gülümsedi.

Minho, "Sen öyle diyorsan.. Başka kahve var mı?" diye sordu ve Jeongin ona da kahve verip, "Buyrun hocaların hocası." dedi ve gülünce Minho da karşılık verip güldü. Minho, "Şunu Jisung'a verip hemen geliyorum." dedi ve Jeongin kafasıyla salladı.

Minho kahveyi götürürken eli sıcaktan biraz yanıyordu. Jisung'a götürürken kahveye üflüyordu. "Amma da sıcakmışsın.." dedi ve kahveyi götürürken Jisung'u Chan ile konuşurken gördü. Chan'ın verdiği çayı alıp içiyordu. Minho bir an durup ikisini izledi. Biri en yakın arkadaşı diğeri de nişanlısıydı. Kıskançlık hissetmemesi gerekiyordu çünkü onların arasında bir şey yoktu. Belki.

Minho karton bardağı elinde fark etmeden sıktıkça Jisung'un Chan ile olan kahkahalaşması kulağına geliyordu.

Kesit..

Hyunjin: "Bekle de babam oyunumuzu anlasın Chan hoca da dahil hepimiz kovulalım, oldu mu?"

Jisung: "Halanızla ne zaman görüşüyorum?"

...

Jisung'un bara gittikleri gece Seungmin'e olan kıskanç bakışları bile bütün bunları açıklıyordu. Eline dökülen kahveden haberi bile yoktu ve bardağı sıkmaya devam etti. Öfkesi her saniye daha harmanlanlanıyordu. Seungmin hemen yanına gelip, "Minho! Elini yakıyorsun! Manyak mısın sen?!" diye onu bağırıp bardağı eline aldı. Minho sonra eline baktı. Acı sonradan hissedilse de pek umursamadı.

Seungmin onun elini silmeye başlarken Chan, Seungmin'in sesini duyup yanlarına geldi. Jisung geldiğinde Minho'nun kızarmış elini gördü ve endişeyle, "Minho? Bu nasıl oldu?" diye sordu.

Minho elini alıp kendisi silmeye devam etti, "Hiç." diyip uzaklaştı. Chan, "Neye sinirlendi ki yine? Saman alevi gibi. Neye sinirlendiğini de kestiremedim ki." dedi, zaten kimse de neye sinirlendiğini anlayamamıştı.

Jisung yanına gitti konuşmak için ama o Minho'ya bakmaya çalışsada Minho ona bakmıyordu. Eline tek elle pansuman yapıyordu. Jisung bandajı alırken Minho monoton bir sesle, "Bırak. Kendim yaparım." dedi ve bandajı ondan alıp kendi eline sarmaya başladı.

Jisung biraz başını ona doğru eğip biraz tatlı bir şekilde, "Konuşmak ister misin?" diye sordu. Minho, "Konuşulacak bir şey yok. Chan seni eve bırakır. Benim eve gitmem gerek." dedi. Elini bandajladıktan sonra cüzdanını ve arabasının anahtarını alıp gitti. Jisung telaşla arkasından el sallayıp, "Akşam mesaj yazarım! Görüşürüz Lino!" diye bağırdı.

Dr.Lee| MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin