8. Bölüm - KAPTAN

944 178 52
                                        



Hakim sordu çocuğa neden buradasın? Çocuk verdi cevabı ailemi dava etmek için. Hakim tekrar sordu sebebi nedir? Çocuk dedi beni bu dünyaya getirdikleri için…

09.07.2015 - Erkut Şafak

Bu hayatta en çok annemi merak ederdim. Acaba onunla benziyor muyduk? İyi anlaşır mıydık? Bana yemek yapar mıydı? Ve en önemlisi, beni neden terk etmişti? Yakında bu soruların cevabına ulaşacaktım. Peki, nasıl hissedecektim? Heyecan mı? Korku mu? Ya da tam tersi, yıllardır kapanmayan bir yara gibi, yine aynı acı mı? İçimde bir fırtına kopuyordu, ama dışarıda, okulun koridorları bildiğim bir sakinlikteydi; adeta bu sorulara cevap verecek gücü bekliyordu.

Ben bunları düşünürken, Demir sırtıma atladı. Kulağımın dibinde yüksek sesle “Hadi bakalım kaptan, görev başlasın! Müdire cadısı gitti. En iyi fırsat, o olmadığı zamanlarda.” dedi. Demir’in enerjisi, içimdeki karmaşayı bir an için unutturuyordu. Bugün büyük bir operasyon vardı: Müdire Hanım’ın odasına girip annemle ilgili bilgi toplayacaktım.

“Demir, eğer sırtımdan kalkmazsan operasyona başlayamayacağız. Buradan direkt mezarlığa gideceğiz... Kalk lan üstümden, nefes alamıyorum?”

“Aman be, ne abarttın, alt tarafı 55 kilo bir çocuk var sırtında.” dedi ve indi.

“Ona bakarsan sırtına bindiğin çocuk 50 kilo Demir!”

“Neyse, hadi müdire cadısı gelmeden dosyanı almamız lazım.”

Demir bana elini uzatıp beni kaldırdı. Üstümü silkeleyip, müdire hanımın odasına doğru yürümeye başladık. Koridorun sessizliği, adımlarımızın ritmiyle hafifçe yankılanıyordu. Odaya yaklaştıkça, içimde bir karışıklık daha büyüyordu; korku, umut ve biraz da kararlılık birbirine karışmıştı.

Kapının önüne geldiğimizde Demir’e döndüm, “Demir, sen kapıda gözcülük yap. Ben dosyayı alıp geleceğim.”

Demir ayaklarını yere vurarak “Ama en heyecanlı yer sana kaldı.” diye hayıflandı. Demir’le yaşıt olmamıza rağmen, hep abi-kardeş gibiydik. O hep oyunbozanlık yapardı, ben de onu alttan alırdım.

“Demir, seni ne zaman bu odaya göndersek 2 saat sonra dönüyorsun.”

“Ben mi?”

“Evet, sen.”

“Görülmemiş şey.”

“Görülmemiş şey mi? Peki... geçen ay müdire hanım topumuzu alıp odasına koydu. Yurttan ayrılınca topu almak için seni gönderdik. Sen ne yaptın?”

Hatırlamaz gibi, “Ne yapmışım?” diye sordu.

“Odaya çıkıp bilgisayardan oyun açmıştın ve orada uyuya kalıp tam 2 saat bizi bekletmiştin. Odayı da içeriden kilitleyince, mecbur çilingir çağırmıştık. Müdire hanım da olayı öğrenince, bize 1 hafta sadece 1 öğün beslenme hakkı vermişti... Sayende.”

“Of tamam. Ne güzel kilo verdiniz... Sayemde.” Demir göz devirerek kapının önüne geçti. Hemen role girerek, ellerini önünde birleştirdi. Dışarıdan bakan onu badıgard olarak görüyor sanıyordu. Ama bana göre yaptığı yaramazlık sonucu mahçup bir çocuk gibiydi.

KARMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin