Ruhu yarım kalmış genç bir kadın belki de ömrünün sonuna kadar asla tekrar yaşayamayacak bir kadın hep düşünüyordum acaba nerede hata yapıyordum ölüm her şeyimi almıştı benden ailemi bedenimi ruhumu zihnimi geriye kalan hiçbir şey yoktu bomboş bir karanlık peki ya ben ne yapmalıydım ağlamalı mıydım yoksa gülüp geçmeli miydim defalarca dağıttığım hayatımı sürekli düzenlemeye çalışıyorum ama başaramıyordum.
Ruhumdan geriye kalan her şeyi rafa kaldırmıştım ufacık bir gülümsemeyi kendime çok görüyodum hayallerimin peşinden gitmek babamın biricik gurur duyduğu kız olmak istiyordum ne yazık ki olamıyordum o kadar zordu ki insanları mutlu etmek aslında bizim manipüle eden şey de buydu herkesi mutlu etmek öyle bir karamsarlık ki bu asla çıkamıyorum işin içinden sağa çarpıyorum sola çarpıyorum bazen de düz bir duvara tosluyorum neye uğradığımı şaşırıyorum mesela aşamıyorum geçmişi yaşadıklarımı buğulu bir camdan bakıyorum mesela yağan yağmura çıkıp ıslanasım geliyor bazen peki o minicik damlalar beni alıp götürürse en çok da kendimi kaybetmekten korkuyorum ya kaybetmek kazanmaktan çok daha üstünse hiçbirini bilemezdim öyle değil mi nereye gidebilirdim mesela ne yapabilirdim hiçbir şeye karşı umudu kalmamış bir insan daha ne kadar yenilebilirdi ben daha ne kadar ölebilirdim daha ne yapabilirdim bütün sınırlarımı aştığım halde ne elde edebilmiştim koca bir hiç sanırım annemin de dediği gibi ben asla hiçbir şey olamayacaktım kimseye sevdiremeyecektim kendimi belki de bir sevgilim olamayacaktı Bir ailem olamayacaktı bir yuvam olamayacaktı benim öyle acınası bir durumdaydım ki sahi insan kendinden vazgeçtiğinde kaybedecek neyi vardır ki belki bir hayatı belki bir hayalleri ama tutunacak bir dalı yoktur benim olmadığı gibi..
Gecenin karanlığına hapsolmuş güneşin ateşinde kavrulan ve çaresiz küçük bir çocuktan başkası değildim tabii ki çocuktum insan nasıl büyüyebilirdi ki sevgisiz bir ailede sevgisiz bir arkadaş ortamında bir insan nasıl büyüyebilirdi şahsen ben yapamazdım yapamadım da bazen ne kadar zorlarsan zorla asla olmaz ve ne zaman ipin ucunu bırakırsan o zaman olur gibi olur tabii ki o zaman da olmaz çünkü bir şeyi çok istersen asla başaramazsın hep uzaklaşır sevdiklerimiz istediklerimiz bizden..
Ben ömür 19 yaşında bütün hayalleri elinden alınmış ayakta durmak için çaba gösteren genç bir kızım ne bir ailem var ne de beni düşünüp seven birileri ben tek başımayim.
Annem ben çok küçükken beni bir yetimhanenin avlusuna bırakıp gitti babam canım babam onun da bir suçu yok da aslında istedikleri gibi olamadım 8 yaşındaydım ama çok şey isterlerdi başaramazdım çözümü benden vazgeçmekte buldular şu anda 1+1 evimde sabah akşam çalışarak kazandığım maaşmla su faturasına bakıyorum kafam öyle karışık ki hiçbir zaman bu şeylerden anlamazdim.
Zil sesi ile gözlerimi kapıya diktim kim gelmiş olabilirdi ki üstelik saat 23.00'da tedirgin bir şekilde kapıya yanaştım benim kimsem yoktu ki hiç kimsem yoktu arkadaşım dahi yoktu iş yerinde bile yoktu.
Ürkek bir sesle "Kim o ? "diyerek kapıya seslendim
Ses gelmedi aksi halde kapının zili daha çok çalmaya başladı bir korku sardı bütün bedenimi
Tekrardan sesimi biraz daha yükselterek "Kimsiniz!" Diye seslendiğimde zil artık çalmıyordu asla tanımadın mı bir ses geldi kapıdan "Adım bihar zemheroğlu çalıştığın lokantanın sahibiyim" dediğinde resmen şok geçiriyordum bihar hanımın burada ne işi vardı üstelik o kadar personelinin arasında benim evimde ne işi vardı gerçekten kapının kilidini açarak kapıyı araladım "buyurun hanımefendi gecenin bu saatinde bir sorun yoktur inşallah"dedim kadın oldukça yaşlı ama bir o kadar da bakımlıydı bihar zemheroğlu adar zemheroğlu'nun annesiydi zihnimde o kadar fazla soru vardı ki anlamaya çalışıyordum personellerle ilgilenen şefler varken bu kadının burada ne işi vardı "öncelikle hayırlı akşamlar kızım seninle konuşacaklarım var müsaade edersen eğer içeri geleyim konuşacaklarım restorantla ilgili değildir"
Zemheroğlu aşiretinin hanımağası benim kutu kadar evime girmek istiyordu içimden buna gülerken bihar hanımı içeri davet ettim.
"Tabii ki buyurun" kadın ayağındaki ayakkabılarla evinin içine salona doğru ilerledi ah be kadın ben bu halıları yıkayacağım diye verem olacaktım neredeyse sen son model ayakkabılarinla üstüne basıyorsun. Kadın bana doğru döndü önce masanın üstündeki faturalara daha sonra da maaşıma baktı "Maddiyat olarak zor durumdasın öyle mi" yaptığı şivesi güzeldi lakin sertti sanki beni aşağılıyormuş gibi kafamı olumlu bir şekilde salladım. "Bak güzel kızım ben buraya seninle bir anlaşma yapmaya geldim ha sen kabul et etme yine benim dediğim olacak o farklı adar oğlum bilirsin ya artık 27 yaşında ve evlenmesi gerek ne yaptık ne ettik bir türlü aşiretten kız almasını sağlayamadik e sen güzelsin bildiğim kadarıyla ailen de yok adar'ın karısı ol evi ol yuvası ol mutlu mesut yaşa bu sefil hayati bı kenara at biliyorum çok çabuk kabullenemiyor insan seversin alışırsın benim isteğim Kendi isteğinle gelmen" Kadın sözlerini bitirdiğinde gözlerim fal taşı gibi açılmış kadını dinliyordum bu da ne demekti şimdi koskoca Mardin'de başka kadın mı yoktu neden ben neden her şey beni buluyordu çok güzel bir kız da değildim. İtiraz etmek için dudaklarıma Araladim "öncelikle böyle bir şey kabul edemem benim küçük çoğu zaman geçimsiz bile olsa bir hayatım var bunları geriye bırakamam" sanki neyim vardı ki kadın alaycı bir gülümsemeyle suratıma baktı. " Hadi ama ömür birbirimizi mi kandıracağız neyin var ki kızım senin anan baban kimsen yok ki tek bir arkadaşın dahi yok işte bu sebepten seni seçtim bu sebepten dolayı seni istedim" bu kadın gerçekten işini biliyordum ama bu durum gerçekten benim sinirimi çok bozuyordu. "Size muhtaç olmam için mi ben bu yüzden mi beni seçiyorsunuz gerçekten kaçıp gidemeyeyim diye bu adil mi neresi adil bunu seçme hakkım yok mu benim ben de insan değil miyim benim yerime nasıl karar verebiliyorsunuz ayrıca oğlunuz adar bey onun durumdan haberi var mı sanmıyorum" kadın kendinden fazlasıyla Emin duruyordu kararını vermiş ve benim de kararımı değişmesini sağlayabilecek potansiyele sahipti gerçekten benim bir hayatım yoktu ne için bu kadar savaşıyorsam tabii ki o kadın ben bu kadının dediğini yapsam bana gün yüzü bile göstermeyeceğine adım kadar eminim.
"Tabii ki oğlum adar bu duruma benden daha fazla hevesli inan bana ve şunu da bilmeni isterim bize muhtaç ol diye değil gidecek kimsen yoksa Rabbin var kızım unutma"
Bu kadının konuşmaları canımı gerçekten çok fazla sıkmaya başlamıştı ellerimi iki yana açıp kapıyı işaret ettim."lütfen evimden gider misiniz" kadın alaycı bir gülümsemeyle tekrar suratıma baktı
"Bugünden itibaren zemher restaurant'ta çalışmıyorsun" burnumun direğine sızladığına yemin edebilirim ama kanıtlayamazdım bu ne kadar doğruydu işimi düzgün bir şekilde yaptığım halde istediklerini yapmadığım için beni işimden ediyorlardı lanet olasıca kadın hayatımı mahvedecekti olmayan hayatımı tabii ki. "Çık dışarı!" Diye kadına bağırdım o kadar sinirlenmiştim ki gözüm neredeyse hiçbir şey görmüyordum kadın kaşlarını çatarak sinirli bir şekilde evimi terk etti.
Ah Tanrım kafayı yiyecektim dünyada bu kadar kötü insan olmak zorunda mıydı kendimi salondaki koltuğuma fırlatıp gözlerimi kapattım ben ne yapacaktım yeni bir iş nasıl bulacaktım bulsam bile bu evin kirasını nasıl ödeyecektin zemher restaurant'ta 30.000 alıyordum kiram zaten 18.000 faturaları düşünemiyorum Allahım..
Deli düşüncelerden sıyrılmak için gözlerimi kapattım ve kendimi karanlığa bıraktım...
°°°°°°°°°°°°°
°°°°°°°°°°°°°
"Anne bırakma beni lütfen " Boğazların cayır cayır yanıyordu
"Üzgünüm ömür ben artık yokum"
Hangi anne öz kızını bırakabilirdi
Nasıl yapabilirdi bunu.
Yağmur sanki bana inat öyle kuvvetli yağıyordu ki daha çok aglamami istercesine.
Öyle büyük bir gök gürlediki korkudan minik kalbim çarpmaya başladı benim annem beni kimsesiz bırakmıştı en büyük kötülüğü o yapmıştı bana
Kafamı çevirip baktığımda annemin uzaklaştığını gördüm daha çok ağlamaya başladım ben ağladıkça yağan yağmur şiddetini arttırıyordu.
"Anne bırakma lütfen " Çaresizdim
"Ne istersen yaparım söz veriyorum bulaşıkları yıkarım çamaşırları katlarım yemek yaparım bırakma beni lütfen " Acizdim.
"ANNEE"
Gözlerimi açtığımda kan ter içinde kalmıştım bütün ruhumu bedenimi sarsan o rüyayı görmüştüm annemin beni yalnız başıma bıraktığı o gün o güne dönmüştüm bütün hayatımı mahveden o çaresiz kimsesiz halimi görmüştüm sahi hangi anne Kendi öz evladına bunu yapabilirdi düşüncesi bile ruhumu kemirirken zihnimi algılayamıyordu artık hiçbir şey anlamıyordum bunların hepsi tesadüf müydü yoksa Kader miydi tek bir günde daha ne kadar batabilirdim acaba nasıl iş bulabilirdim nasıl kendi ayaklarımın üzerinde durabilirim.
Çalan telefonumun sesi ile düşüncelerimi kenara bırakıp telefonun ekranında beliren isme baktım bihar zemheroğlu hayatımı mahvetmek isteyen ikinci anne.
Bir hışımla telefona cevaplandırdım
"Buyrun" sesim o kadar sert çıkmıştı ki sanırım haddimi fazlasıyla aşıyordum ama bu durum benim umurumda bile değildi çünkü benim hayatım geleceğim söz konusuydu
"Ah tatlım ömürcüğüm neden böyle yapıyorsun sana sunduğum teklif sana bir gelecek bir eş birkaç tane çocuk aile olma fırsatı verdim sana neden değerlendirmiyorsun farkındayım bana şu an çok kızıyorsun ama zamanı geldiğinde teşekkür edeceksin" ya bu kadın gerçekten beni deli ediyordu derdi neydi neden benim de uğraşıyordu ne istiyorlardı benden benim kendime bile takatim yokken kendime bile dayanamıyorken onun oğluna isteklerine nasıl dayanacaktım
"Bihar hanım gerçekten söylediğiniz şeyin olma ihtimali dahi yok ben böyle bir şey yapamam ayrıca yaşın daha çok Küçük bütün bunların üstesinden gelemem kendinize başka birine adayları bulun ve benden lütfen vazgeçin." Söylediklerim karşısında kadının homurdanma seslerini duydum tahammül seviyesi kalmamış gibi bir tavrı vardı ama bilmediği bir şey vardı benim de tahamülüm kalmamıştı.
"Öğleden sonra saat 14:00 da bizim restaurant da ol üzerine güzel şeyler giy adar'la konuşacaksın" belki de oğluyla konuşmak onunla konuşmaktan çok daha kolaydır aslında bu biraz daha makul gibiydi kabul edecektim etmeliydim en azından ikna edebileceğim birileri vardı ya da ben öyle zannediyorum
"Pekala bu konu bu akşam kapansın o zaman"dedim ve kadının konuşmasına izin vermeden direkt suratına kapattım sanırım bu biraz ağır olmuştu ama hiçbir şekilde umurumda değildi benden daha önemli olamazdı en azından kendimi seviyordum sevilecek ne huyum var bilmiyorum ama seviyordum işte.
Oturdum koltuktan kalkıp odama gidip elbise dolabımı açtım mini bir etek salaş bir crop ve sandaletlerimi alıp giyinmeye başladım saate baktığımda 13.15 olduğunu gördüm hızla evden çıkıp kapıya çağırdım taksiye bindim şoföre gideceğim yeri tarif ettikten sonra telefonumu elime alıp telefonumla uğraşmaya başladım zaman nasıl geçecekti hiçbir fikrim yok her şey o kadar garip geliyordu ki bir belirsizliğin içinde sürünüp duruyordum ne yapacağıma dair hatta ne söyleyeceğime dair en ufak bir fikrim dahi yoktu sahi ne söylemeliydim ailesini istemediği o küçük kızı bu insanlar istiyordu işte nereden nereye ömrümün sonuna kadar annemi bekleyecektim aslında ama gelmeyeceğine de adım kadar eminim.
Taksi şoförü durduğunda kafamı kaldırıp etrafima bakındım gelmiştim
Şoföre borcumu ödeyip arabadan indim.
Hızlı adımlarla restauranta yürüdüm
Tam tahmin ettiğim gibi restorantı boşaltmışlardı hiç kimse yoktu sadece adar zemheroglu ve Ömür Karan ne konuşacaktım ben bu adamla veya bu adam ne diyecekti yıllardır patronum olan adam benimle evlenmek istediğini mi söyleyecekti..
Yüreğim öyle bir çarpıyordu ki aslında bir yandan istiyordum belki bu benim için çok güzel bir fırsattı belki de değildi ama olmamalıydı en azından bu aileyle değil.
Adar zemheroğlu bakışlarını bana çevirdi çok sert çok dik aynı zamanda da dikkat çekiciydi benim yaşlarımda bir kızın gözlerini ondan çekmesi mümkün değildi çünkü fazlasıyla iyiydi herkesin sahip olmak isteyeceği birisiydi ama benim bunu istemeye şansım yoktu.
Yavaş adımlarla yanıma geldi kendini beğenmiş üslubuyla bayılmama sebep olacak o kelimeyi söyledi.
"Ömür karan evleniyoruz ve itiraz etme gibi bı şansınn yok küçük hanım kimliğini ver evine geç ve benden haber bekle" Ruhumun can çekiştiğini hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPAN
AcciónUmudumu tamamen yitirmiştim annemin 8 yaşında biraktigi bı çocuk değil koskoca aşiretin geliniydim artık.