Yeryüzü Büyücüleri

3.Bölüm

Bu aralar havanın sıcaklığındandolayı hiçbirşey yapmak istemiyorum. Umarım böyle hisseden sadece ben değilimdir. İyi okumalar.

                                        𝑉𝑒𝑛𝑓𝑖𝑐𝑢𝑠 𝑚𝑎𝑔𝑎

Görüş açıma giren evimizle birlikte sonkez tekrardan hızlanmaya başladım. Sağ tarafımda benimle birlikte koşan siyah kurtu görünce yarım ağız gülümsedim. Lucas'ı oldukça zorlamıştım belliki yoksa dönüşmesine gerek bile kalmadan beni yakalayabilirdi. Çitlere yaklaşmaya başladığım an hızımı biraz yavaşlattım,tam çitlerin yanına geldiğim an çevik bir hareketle çitlerin üzerinden atlayıp diğer tarafa geçtim. Benim ardımdan bariyerden geçen Lucas hızını hiç düşürmeden üzerime gelmeye devam etti. Kucağımdaki Zippyi yerek bırakıp gözlerimle neyere gittiğini takip ettim. Arka kapıdan eve girdiğinde rahat bir nefes aldım. Üzerime birşeyin atlaması ile kendimi toprak zeminle birleşmiş halde bulmayı asla beklemiyordum.

''Delirdin galiba ne diye üzerime atlıyorsun?''
Nefes nefese kalmış bir şekilde üzerimde uzanan Lucas'a itafen bir konuşma yapmıştım,beni hiç dinliyor gibi gözükmüyordu. Tek yaptığı şey başını boyun girintime yaslayıp derin nefesler almaktı.

''Sana koşmaman gerektiğini söylemiştim,hiç söz dinlemiyorsun.'' Bir yandan konuşuyor,diğer yandan sol eli ile saçımı okşuyordu. Toprak zeminde uzanmamdan ötürü sırtıma batan taşlar canımı yakmaya başlayınca ani bir hareketle Lucas'ı altıma alıp üzerine çıktım. Karnının biraz üzerine doğru kalkıp oturdum. Elleri anında belimi sarınca anlının ortasına bir şaplak attım.

''Sen burada yatmaya devam et benim yapacak işlerim var.'' Üzerinden kalkıp toz olan kıyafetlerimi silkeledim daha sonra da arka kapıdan eve girdim. Salonda olan çiçekleri sulamam gerektigi için,mutfaktan bir sürahi'nin içerisine su doldurdum. Elimdeki sürahiyle birlikte salona doğru geçerken arka kapının da açılma sesini duyduğumda gülümsedim. Arkamdan geleceğini biliyordum.

Camın önündeki saksıların her birini suladım,solan ve sararan yaprakları teker teker ayıkladım. İşim bitince yaprak yığınını toparlayıp aldım,diğer elimle sürahiyi de alıp mutfağa girdim. Masanın üzerindeki meyve tabağından bir üzüm tanesini almış bir o yana bir bu yana doğru koşuşturan Zippiyi ezmeden yaprakları çöpe atıp sürahiyi de masaya koydum.

Kendimi bir anda çok yorgun hissettim. Aslında yorgundum ama bayılacak raddede olacağını sanmıyordum,bunun sebebi ise Zippydi. Aramızdaki anlaşma gereği çoğu duyguyu ve enerjiyi fazlaca yoğun bir şekilde hissediyorduk. Artık üzüm tanesini kovalamayı bırakmış bacaklarıma tırmanmaya çalışan Zip'i alıp mutfaktan çıktım. Hâlâ salonda bıraktığım şekilde ortada öylece durmuş etrafına bakınan Lucas'ı orada bırakarak odama çıktım.

Odanın kapısını aralık bir şekilde bıraktım,ardından kucağımdaki Zip'i yatağın üzerine bırakıp dolabımdan bir gecelik ve iç çamaşırı çıkartıp yıkanmak için banyoya girdim. Birsüre suyun ısınmasını bekledikten sonra hızlıca bir duş alıp kurulandım. Çamaşırlarımı ve geceliğimi de giyindikten sonra odaya geçip temiz örtü ve yastık kılıfı ile yatağımın örtülerini yeniledim. Bu süre zarfında saçlarım yarı nemli olduğu için tarakla tarayıp,örtüleri değiştirdiğim için minik koltuğun üzerinde uyuyan Zip'i de alıp yatağıma bir güzel yerleştim. Saniyesinde göğsüme doğru uzanan patilerile gülümsedim. Beraber uyumayı çok seviyorduk. Hem dinç ve güzel bir uyku çekmiş oluyorduk hem de birlikte yaydığımız enerji sabaha kadar odada dolanıp
duruyordu. Bu da günün hangi saatinde uyanırsam uyanayım odanın içerisinde parıldayan iki minik kelebek perisi ile karşılaşmamı sağlıyordu.

Kelebek perileri daha çok Malina Nehri ile Runi Gölü çevresinde yaşarlardı. Anlaşmayı saf ve adaletli bir şekilde olmasını sağlayan bu minik canlılar anlaşmadan sonra ruhumuzun küçük bir bölümünde yaşamaya başlıyorlardı. Anlaşma bozulduğu zaman ki bu iki kişiden birinin ölümü ile sonlandığında yeni bir ruh bulana kadar yaşadıkları yere geri dönüyorlardı.