{7}🪐

12 5 1
                                    

Kapıyı araladım ve içeriye girdim. Belimdeki silahtan birini elime aldım. Yavaş ve hızlı adımlarla ilerlemeye devam ederken adım sesleri duydum ve hızlıca sağ tarafıma döndüm.

Birisi bana doğru geliyordu ve benim onu fark etmemi görmüş olmalı ki rastgele bir kolona saklandı. Bende her olasılığa karşı karşımdaki kolonun arkasına saklandım.

Geliyor mu diye arkama baktığımda orada olmadığını gördüm. Acaba kormuş muydu? Yada... Bizden biri mi diyeceğim de selam verip giderdi. Yani saklanmazdı.

Bende onu umursamadan sessizce ilerlemeye başladım. Kendimi Backrooms'a girmiş gibi hissediyorum. Her yerde kolon var ve neredeyse ışık yok.

Orada ışık var sanırım.

Bütün düşüncelerimden kurtuldum ve elimdeki silah ile beraber ilerlemeye başladım. Diğer kolon, diğer kolon derken çatışmanın olduğu yere geldim. Yerde bir sürü ceset vardı.

Sanırım bizden birisini kaybetmemiştik. Bana doğru ateş açan varlığa baktım ve sen sakat mısın? dedim. Adam birden kaslarını çatıp olduğu yerde durunca bunu fırsat buldum ve 3 el ateş ettim.

İkisi boğazına ve diğeri kafasına.

Wohoo! Mermi kafasını delip geçerken güldüm ve radarıma Can girdi. Elleriyle adamı göstererek o ne lan öyle? dedi ve gülerek önüme döndüm.

Biz çatışmaya devam ederken merdiven tarafının biz olduğunu gördüm ve koşarak merdivenlerin olduğu yere girdim. Yavaşça ve sessizce devam ederken birisi önümü kesti ve daha ateş etmeden beni kavrayıp kendine çekti.

"Bu işi burada bitirmeye ne dersin?" dediğinde kafamda bir soğukluk hissettim. Evet, namlunun ucu bana bakıyordu. Belki de sona gelmişizdir... Belki de istediğim şeyleri yapmadan ölecektim kim bilir?

Ama hayır? Bu pisliklerin elinde ölmek istemiyordum! Belki dengesini kaybedip beni düşürür diye ayaklarımı kaldırıp bağdaş kurmaya çalıştım ama olmuyordu!

Adam neredeyse 90 kilo. Nasıl olsun ki? Namluyu kafama daha da çok bastırmaya devam ederken, "Hadi bitirelim bu işi!" dedi ve birden yere düştüm.

Yere düştüğümde hızlı bir şekilde nefes alıp veriyordum ve arkama baktığımda Kuzey'i gördüm. "Sen neredeydin salak!" dedim ve hemen cevapladı. "Herşeyi tamamladım ama adamı bulamadım. Burayı temizleyip gidebiliriz." dedi.

Ne yani? Bu benimle oyun mu oynuyor? Ayağa kalktım ve yerde yatan cesede baktım. Sinirli bir şekilde o pisliğe sert bir tekmeyi geçirdikten sonra ayağa kalktım ve Kuzey'e döndüm. "Olmaz, bende bakıcam." dedim ve gitmeye hazırlanırken beni durdurdu.

"Hayır, yukarısı çok tehlikeli. Zaten dosyalara tek tek baktım merak etme. Birşey yok."

"Ne demek bir şey yok? Ben yinede bakacağım." dedi ve yürümek için adım atarken kolunu kaldırdı ve alnım onun koluna çarptı. "Ne var yeniden?" dediğimde hemen sorumu cevapladı. "Yukarı da çok fazla adam var. Çok tehlikeli."

Biz devirdim ve ona baktım. "O zaman Can, Yakup ve diğerleri gelsin." dedim ve aşağı inmek için hazırlandım. "Nereye?" Kuzey kolumu tuttu ve beni kendisine çekti.

"Aşağıya, diğerlerine yardım etmeye gideceğim. Burada mal mal bekleyemem." dedim ve kolumu bıraktı. "Yürü o zaman bende geliyorum." dedi ve tam arkama geçti.

Ona baktığımda gözleriyle önümü gösterdi ve belimdeki silahı çıkartarak merdivenleri inmeye başladım. Aşağıya indiğimde Kuzey birisine ateş etti ve ateş ettiği kişiye bakmadan Can'ın arkasında olan kişiye 5 mermi sıktım.

Can hızlıca arkasına baktı ve of çekerek hızlıca yanımıza geldi. "Bu bitmeyecek gibi, koyduğumuz bombaları mı çalıştırsak?" dediğinde dehşetle Can'a baktım.

Ne yani içeri de bomba mı vardı? E, benim bundan neden haberim yok?

Bunu düşünmeyi bırakıp Kuzey'e döndüm. Bayadır göreve çıkmamıştım. Bu stratejiyi kuramıyordum. Kuzey ne var? dercesine bakınca önüme döndüm.

"Tamam, diyelim bomba var ama biz buradan nasıl çıkacağız? Hem çıksak bile birşey olduğunu fark ederler." dediğimde Can aydınlanmış gibi baktı.

"O zaman çıkışları kapatalım?" dediğinde sanırım mala bakıyordum. "Nasıl çıkacağız?" dediğimde hışımla cevapladı.

"Hayır, öyle değil. Zaten üst katta pencere yok. Merdivenleri kapatırız. Burada zaten az adam kaldı. Merdivenleri kapatırsak kimse gelemez. Buradakileri de öldürüp yukarı kata çıkarız."

"Aferin Can. Beynin ilk defa çalıştı."

"Of, bir sus Buket." dedi ve ekledi, "Ben bizim adamlara söyleyeyim." dedi ve yanımızdan uzaklaştı. "Ben gidiyorum." dediğimde kafasını yukarı aşağı sallayarak onayladığını anladım ve silahlardan birini çıkartıp ilerlemeye başladım.

DENİZ'İN ANLATIMIYLA

Bitmiyor! Bitmiyor! Bitmiyor! Adamlar nereden çıkıyorlar bilmiyorum ama bitmiyor işte. Hepsi teker teker adam sıçıyor sanki.

Elimdeki silahı tutmaktan ellerim ağrımıştı ve şu pislikler bitmiyordu.

İlk defa bu kadar uzun göreve çıkmıştım. Ağlicam yaa. Adamları vurmayı devam ederken sağ tarafımdaki Demir'e baktım ve kahverengi harelerim onu süzdü.

Siyah saçları alnına dökülüyordu. Aynı şekilde de siyah hareleri sinirden ateş püskürüyordu.

Oda yorulmuştu. İkimizde ilk defa bu kadar uzun bir göreve çıkmıştık. Önüme döndüğümde nasıl becerdiler bilmiyorum ama kimse fark etmeden merdivenlere gidiyorlardı.

Sanırım sonunda akıl edip kapatacaklardı. Zaten adamlarda azalmaya başlıyordu.

Bu mal adamlarda ölüm korkusu yok mu be?

Anlık TÜRK askerleri kajsndjd(yazardan~)

Sol tarafımdan ateş sesleri gelince o tarafa döndüm ve Buket'i gördüm. Neredeydi bilmiyorum ama gelmesi çok iyi olmuştu. En azından yardımı dokunur.

Oda geldikten sonra Can'da bize katıldı ve sadece Kuzey eksik kalmıştı.

-

Oh be, sonunda adamlar bitmişti! Bayadır uğraşıyoruz ve sonuç vermişti. Yukarıda az adam var diye düşünüyorum çünkü mal oldukları için hepsi buraya gelmişti.

Hepsi çok salak.

"WOHOOO!!!!" diye bağıran Buket'i duydum. Neşe kaynağımızdı Buket. Çok güzel bir kızdı. Hem ruhsal olarak hem görünüş olarak.

"Hadi yukarıya artık. Çok yoruldum. Şu dosyaları alıp gidelim." dediğimde herkes kahkaha attı ve Demir yanıma geldi. Demir yanıma gelir gelmez heyecanlandım ve otomatik olarak yüzüm kızardı.

"Güzel iş çıkardın Deniz." diyerek saçlarımı dağıttı ve diğerlerinin yanına gitti. Ayy, çok mutlu olmuştum benn.

Keşke onu sevdiğimi de bilse...

Alık alık etrafa bakarken yanıma Buket geldi ve sağ kolunu omzuma attı. "Ne o öyle? Hala seviyor musun?" dedi. Çarpık bir gülümseme attım ve cevapladım. "Evet, neden ki?" dedim, "Hiçbir, öylesine sordum." dedi ve yanımdan uzaklaştı.

"Hadi, yukarıya gidiyoruz." Can'ın dediğini duyduğumda onu onayladım ve merdivenlere doğru adımladım.

Eveeett, yeni bölüm bu kadarr
Yeni bölüm için 3 vote bekliyordu
910 kelimee
Zorlasak 1.000 oluyomuş gcgfxry
Neyse öptüm siziii

Benim Gibi Ölü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin