6.bölüm

19 5 2
                                    

Yorgun bir şekilde nefes alıp tavandaki bir noktaya baktı. Eli yavaşça derisinin altında çok net bir şekilde görünmeye başlayan kaburgalarının hatlarını okşadı. Ona verdikleri yiyecek onun gibi gelişen bir vücut için yeterli değildi, dolayısıyla burada geçirdiği süre içinde bu kadar kilo vermiş olması çok doğaldı.

Ne kadar zaman geçtiğine dair hiçbir fikri yoktu ama eski kıyafetlerinin artık üzerine sığmayacak kadar büyüdüğünü düşünürsek birkaç yıl geçmiş olmalıydı. Artık tahta kıymıklarını doğrudan çıplak teninde hissetmek zorundaydı, elinin altında kendisini örtecek hiçbir giysi yoktu.

Buraya geldiğinden beri rutin aynıydı. Günde bir kez birisi ona yiyecek bir şeyler atıyordu ve iki veya üç günde bir biri de oraya bir kova su itiyordu.

Hayatta kalmak için mümkün olan her şeyi yapmıştı, birisinin onu bulup cehennemden çıkaracağını umuyordu ama günler geçtikçe sahip olduğu küçük umut da giderek azalıyordu.

Buradaki hayatının bir noktasında kaçmayı düşünmüştü. Bir yolu olmalıydı, sadece bunu dikkatlice planlaması gerekiyordu. Ne yazık ki hareket edemeyecek kadar zayıftı. Yemek yemeye ve su içmeye zar zor gücü vardı.

Bazen gözlerini kapatıyor ve zihninin uçmasına izin veriyordu. Karanlık ve kirle dolu, küf ve nem kokusu duyularını uyuşturan bu dört duvar arasında sahip olduğu tek özgürlük buydu. Sık sık rüyasında, herhangi bir arkadaşı olmamasına rağmen akademiye gittiğini ve kendi yaşındaki diğer çocuklarla etkileşime girdiğini görüyordu. Bazen de rüyaları, onun için yemek pişiren ya da antrenman yapmasına yardım eden kardeşiyle ilgiliydi.

Itachi her zaman meşguldü ama kendine zaman ayırmayı asla başaramadı. O en iyi ağabeydi ve ona çok hayrandım. Artık o gittiğine göre sadece yere uzanıp kendisini unutmaması için yalvarabilirdi çünkü Sasuke kardeşini asla unutmazdı.

Bazen sesler duyduğumu sanıyordum. Ne dediklerini her zaman anlayamıyordu ama bu, akıl sağlığından geriye kalanların sonunda kayıp gidip gitmediğini sorgulamasına neden oldu. Bu sesler odada yankılanıyor ve geceleri onu rahatsız ediyordu. Sanki ona eziyet etmek istiyorlarmış gibiydi.

Rahatladığı tek an, o varlığı hissettiği anlardı. Onu gerçekten yerleştiremiyordu, sanki içindeydi ama aynı zamanda çok uzaktaydı. Göğsüne yerleşen, onu arayan, onu bekleyen birisinin olduğunu söyleyen sıcak bir duygu vardı. Tam olarak ne olduğunu bilmiyordu ama içinde bir şey bu varlıktan sorumlu olan kişinin kendisine ait olduğunu ve bundan vazgeçmemesi gerektiğini haykırıyordu.

Belki onu direnmeye iten tek şey buydu ama daha uzun süre dayanabileceğinden emin değildi.

Sadece gözlerini kapatmak ve kendini hayal dünyasına kaptırmak istiyordu.

Uyandığında annesi orada olacak, ona kötü bir rüya gördüğünü, kalkma zamanının geldiğini, kahvaltının hazır olduğunu, her zamanki gibi masaya servis edildiğini ve onu beklediğini söyleyecekti.

-.-.-.-

Anlayamadığı nedenlerden dolayı kendini rahatsız hissederek yatakta bir o yana bir bu yana döndü.

Yatak geniş ve çok yumuşaktı, bir karton parçası bile olsa yıllardır içinde bulunduğum en rahat yatak olurdu. Ama hayır, anlaşamadı. İçinde bir şeye ihtiyacı olduğunu haykıran bir şey vardı ama ne olduğunu anlayamadı.

Hayal kırıklığına uğramış bir halde ayağa kalktı, çarşafların rahatlığını bırakıp kafese kapatılmış bir hayvan gibi odada dolaşmaya başladı.

seni bekliyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin