0.2

3 2 79
                                    


Hayat size bir zorluk verdiğinde tek yapmanız gereken o zorluğa bir darbe indirmektir. Tüm gücün ile tüm hırsın ile. Yolun sonunda ışık olduğunu bilerek savaşmak hayata karşı koyulan büyük bir postadan ibarettir. Hayat bizi bu lastik,yağ ve boya dolu küçük odaya tıktı biz de yolun sonunda görünen ışığın önündeki engele omuz darbeleri atarak yıkmaya çalışıyoruz daha doğrusu ben üzerim kirlenir diye kenarda duruyor Asaf kapıya omuz atıyordu ama ben de mental olarak destek oluyordum şimdi. Hakkımı yememek lazım.

Kaç dakikadır buradaydık, bilemiyorum. İkimizin de telefonları içeride kalmış duruyordu. Dün arabama çarpmaları yetmiyormuş gibi bir de yağ ve lastik kokusunun baskın olduğu bir odada kısılı kalmıştım. Hayat benim için mükemmel şeyler planlıyordu gerçekten(!). Asaf kapıya bir omuz darbesi daha indirdiğinde kapı sadece sallandı. Güçlüydü biraz daha zorlasa kapı kırılacak gibiydi buna rağmen kapı canla başla açılmıyordu. Açılmayan kapı ile ellerimi saç diplerime götürüp masaj yaptım. Stresliydim. Fazlasıyla.

"Hay kapı sağlam olsun diyen dilimin kemiğini s-."

Diyen Ali Asaf cümlesinin devamını getirmedi benim de burada olduğumu hatırlarmış gibi kaçamak birer bakış attı sadece. Geri çekildiğinde derin nefesler alıyordu. Ben üçten sonra saymayı bırakmıştım bir çok kez kapıya omuz atmıştı.

"Afedersiniz." Dedi daha demin küfür etmek üzere olduğundan duyduğu mahçup hal ile sadece kafamı salladım. O da sinirlenmişti yani hak veriyordum ona.

"Ne yapacağız şimdi?"

Saf merakın hakim olduğu sesim ile sordum soruyu. Kafasını salladı.

"Kapı sadece dışarıdan açılıyor. Birinin bizi kurtarması gerekiyor."

Dehşet ile gözlerimi açtım ne demek birinin bizi buradan kurtarması gerekiyor. Ne kafeye gidebilmiştim ne de arabama kavuşabilmiştim. Bugün benim doğum günümdü. Hayat bana biraz acıyamaz mısın?

"Beklemekten başka çaremiz yok mu?"

Gerçekten buradan çıkmak istiyordum ki bu sesime de yansımıştı. Asaf ise bilmiyorum dercesine omuzlarını indirip kaldırdı. Ne yani şimdi pes mi ediyorduk? Hayır! Benim nezdimde pes etmek diye bir şey yoktu. Etrafa hızla gözlerimi gezdirdim. Lastik lastik daha çok lastik bir kaç yağ ve boya kutuları ve bir cam. Aklımdaki tilkiler birer birer dönerken kafamı yavaşça Asaf'a çevirdim.

"Cam." Dedim sakince yere sabitlemiş olduğu bal rengi gözlerini sesim ile beraber yavaşça bana çevirdi. Duyduğu şeyin gerçekliğini tartmak istercesine tek kaşı kalktı.

"Cam?"

Kafamı sallayarak elimi tahminim eğer doğruysa geçebileceğimi düşündüğüm cama uzattım.
Elimi takip ederek cama baktı. Tek kaşı kalktığında ne düşündüğünü merak etmiştim.

"Duvar boyu yüksek."

Elimi indirdim.

"Bir şey olmaz. Sadece cama çıksam gerisi gelir zaten."

"Bir yerinizi incitebilirsiniz."

İnat etmiştim işte çıkacaktım o cama. Olumsuzca başımı salladım. Hayat bize bir işaret verdiğinde bunu kullanmak gerekirdi. İyi ya da kötü denemekten zarar gelmezdi.

"Anladım bana yardım etmeyeceksiniz. Üzgünüm ben bu şekilde duramam."

İki tane lastiği üst üste koyarken Asaf'ın bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum. Gerçekten lastikler ağırdı ama klasım bozulmasın diye zorlandığımı pek fazla belli etmemeye çalışıyordum.Güzel kıyafetlerim kırışmış olduğu gerçeğini görmezden gelmeye çalışmak bir hayli zordu. Tam lastiklerin üzerine çıkacakken "Tamam tamam, yardım edeceğim." Diyen Asaf ile sırıttım.

İnci Tanem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin