"Bana demeye çalıştığın şey şu," Aynanın karşısında dikilen Sunghoon üstüne çektiği gömleğin düğmelerini iliklerken girişmişti söze, "Tüm geceyi öpüşerek geçirdiniz, ardından sabah biraz daha öpüştünüz ve şimdi de birbirinize hiçbir şey demeden hayatınıza devam ediyorsunuz?"Sunghoon'un suratındaki hayal kırıklığı abidesi ifade eğer sizi Jake'in gerizekâlının teki olduğuna ikna etmeye yetmiyorsa daha söylenebilecek bir söz yoktu.
"Yanlış olan ne?" Sunghoon'un yatağında oturan Jake dudaklarını büzerek konuştuğunda cidden buradaki problemin ne olduğunu anlamakta zorlanıyordu; Jay ile öpüşmek istemişti, Jay onu öpmüştü. Sorun neydi?
"Seni salak..." Sonunda sabrının sınırları sınanan Sunghoon düğmelerini boşvermiş ve hızla ardına dönüp çattığı kalın kaşlarını Jake'in üzerine dikmişti. "Ne yani o kadar mı? Şimdi ne olacak? Bir daha asla bunun üzerine konuşmayacak mısınız yoksa arada bir öpüşen iki salak mı olacaksınız?"
"Hoon! Germe beni, of, biraz hayatı akışına bırak!" Jake kendini Sunghoon'un yatağında geri bırakırken bağırmıştı. Oğlanın yumuşatıcı kokan yorganında kaybolmaktı amacı ancak Sunghoon'un beklenti dolu gözlerini hâlâ üzerinde hissedebiliyordu. Diğer oğlana verebilecek bir cevabı yoktu tamam mı? Jay ile hiçbir şey konuşmamıştılar; sadece öpüşmüş, sarmaş dolaş uyuyakalmıştılar ve gözlerini sabaha açtıkları gibi Jungwon tarafından sorguya çekildikleri için hiçbir boka fırsatları olmamıştı. Ayrıca Jake hiçbir şeyi zorlamak istemiyordu, Jay'in bir kez daha ondan kaçmasından korkuyordu.
"Eğer bugünkü programda sizden gelen bir gram bile rahatsızlık kokusu sezersem seni geberteceğim, sonra Jungwon bana da kızıyor." Sunghoon havaya kaldırdığı parmağını Jake'in yönüne doğru sallarken kumral oğlanın düşünebildiği tek şey Sunghoon'un ona ne kadar da annesini anımsattığı idi.
Jake gözlerini devirerek konuştu: "Beta burnunla mı alacaksın kokuyu, Hoon?"
"Ağlatırım seni, Jaeyun."
En iyi arkadaşı olması gereken herif en büyük düşmanıydı adeta, Jake sadece bir kereliğine hayatı kendi hızında yaşamak istiyordu ve Jay'i telaşlandıracak konuşmalar açmak istemiyordu, oğlan çoktan bir alfa için fazlasıyla hassastı -Jake bunu ne kadar değişik bulduğunu artık dile getirmeyecekti bile-.
"Neyse ne," Uzun iç çekişlerin ardından Jake arkadaşının yatağından kalkmıştı. "Sonra görüşürüz, gidip giyinmem lazım." Kapıya doğru adımladığında Sunghoon bileğine sardığı parmaklarıyla durdurmuştu kumral oğlanı.
"Üzgünüm, işine burnumu soktuğum için. Sadece hiçbir şey kötü sonuçlansın istemiyorum, siz bir tek iş arkadaşlarım değilsiniz Jaeyun," Sunghoon devam etmeden önce gözlerini kaçırmıştı. "Aynı zamanda sürümsünüz de. Sizi kaybetmek istemiyorum."
Sunghoon'un ani itirafı anında ısıtmıştı Jake'in içerlerini, uzanıp elini karşısındaki oğlanın kızaran yanağına yerleştirdiğinde yüzünde kocaman bir gülümse vardı kumral oğlanın. "Merak etme," demişti en içten tınısıyla çünkü Sunghoon'un endişelenmesi bu dünyada isteyeceği en son şey bile olamazdı. "Dikkatli olacağım, olacağız. Sürümüze bir şey olmayacak, Hoonie."
Aslında kararlaştırmamıştılar, yani tüm bu "sürü" olayını. Ancak içten içe her biri biliyordu bu kadar yakın olmalarının normal bir bağ ile açıklanamayacağını, hepsi ister istemez bir araya gelip ufak bir sürü oluşturmuştular ki bunu anlamak için üstüne çok düşünmeniz veya orada burada kanıt aramanız gerekmezdi. Jungwon'un her gün Heeseung ve Jay gibi kokması, Sunoo ne zaman hastalansa Sunghoon'un hemen yardımına yetişmesi, Riki'nin üstesinden tek başına gelemediği ergenlik vergisi duygularını gerektiğinde Jake'in de omuzlaması, birbirlerine derinlerden gelen sevgi ve güvenle bağlı olmaları...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sadece gel ve öp beni | jayke
Historia CortaBir şeyi düşündü mü? Söyleyecekti. "Beni becermeni istiyorum." Tamam. Belki biraz abartmış olabilirdi çünkü son sözüyle Jay oturduğu sandalyeden düşmüştü. [jayke, omegaverse, düzyazı.] okumadan önce ilk bölümün başındaki uyarıya dikkat edin lütfe...