⚠️Saygı

1 0 0
                                    

Inkspired'de güncel olarak yayımlanan Nixe'ce isimli blogdan alıntılanmış bir bölümdür.


Sanırım başlıkta tek başına bir kelime olması daha etkili olacaktı.

Bu çok önemli bir kelime. Her zaman da değer veririm ve her yerde bahsederim. Bu kitabın ilk bölümüne bile uyarı olarak koydum. Ama çok sevdiğim tatlı bir yazar arkadaşım @1stellar1 ile yakın zamanda yaptığımız ufak bir sohbetten sonra onca bahsetmeye bir daha özel bölüm yazsam olur dedim. Bölüm fikrini aklıma koyan da odur.💖SaygıGünümüzde o kadar zor bulunuyor ki ben onu artık yeni tanıştığım insanlar üzerinde "filtreleme" yöntemi olarak kullanıyorum.Çünkü 'saygı' kelimesi herkesin ağzında ama herkesin davranışında değil.Yeni tanıştığım her insanla da hayatıma birlikte devam etmeyeceğime göre hangisini seçeceğimi hızlıca anlama yöntemimdir saygı. Hani ilk izlenim önemli derler ya, insanın ilk bakışta tavırlarıyla bıraktığı intiba... İşte aslında ben burada saygıyı baz alıyorum.Dikkat tavır dedim. Davranışla ilgili. Çünkü dilimiz "saygı, saygılıyım, saygı duyarım" diye yalan söyleyebilir ama bedenimiz yalan söyleyemez.Peki bedenimizle saygıyı nasıl gösterebiliriz ki?Herkesin bir kriteri vardır farklı olarak. Benimki sınırlar.Özgürlüğün sınırları vardır demiştik ilk bölümlerde, hatırlar mısınız?Senin özgürlüğün başkasının özgürlük alanında biter, sınırlanır demiştik.Başkasının özgürlük alanına girmiyorsan, sınırları aşmıyorsan saygılısındır da.Çok tipik bir örnek gibi olacak belki ama somutlaştırmak için sosyal mesafe diyebiliriz. Yeni tanıştığın birinin dibine girer misin? Girmemen lazımdır çünkü onun bedeninin kendine ait sınırları vardır. Bu sende de var.Hareket alanı olarak düşün. Kendi bedeninle hareketlerini özgürce sergilerken ulaşabileceğin en uzak noktaya kadar senin bedeninin sınırları vardır. Eğer biri o sınırlara fazla yaklaşırsa çarpışırsınız, birbirinize değersiniz vs.Oldukça somut bir örnek oldu.Beden diliyle saygı duyduğunu göstermek onun özgür hareket alanını işgal etmemektir, aksi halde hareketleriniz çakışır.Sonra beden diline neyi örnek verebiliriz. Gözler... Gözler de yalan söylemez. Gözler mimiklerle birlikte ifadeyi taşırlar. Ne düşündüğünü açıkça belli eder ve yorumla oradan oraya çekiştirilebilirler.Hani beden dilinizle yakınlaşmak gibi bir eylem gerçekleştirmeseniz bile gözlerinizle uzaktan yapacağınızı yapabilirsiniz...Belki de en çok kendini ele veren de gözlerdir. Çünkü yorumlanabiliyor dedik, yanlış anlaşılmanız bile yüksek ihtimal.Tamam, beden dili kendini kanıtlar.Birinin gerçekten saygı duyup duymadığını beden diline bakarak anlar ve böyle filtrelerim.Saygı duyuyorsa zaten ilk izlenimden başarıyla geçmiştir ve o zaman sözlerini de güvenle ciddiye almaya başlamışımdır, devamında da kendini bozmadıysa numara yapmadığı anlaşılmıştır. Ne güzel. Bu felaket dünyada gerçek saygılı nadir bir birey bulmuşuzdur.Birinin sözel ifadelerde gerçekten saygı duyduğunu anlamak nasıl mümkündür?(her zaman beden dili ölçemeyiz, sosyal medya diye de bir şey var.)Eğer birisi size yanıt olarak "Saygı duyuyorum ama..."diye başlayıp sonra sizinle çok zıt şeyelr söyleyip sizin fikirlerinizi hiç etmişse bir de "Saygı duyuyorum" kısmını elinizle kapatıp "ama..."kısmından sonrasını okuyun. Okuyun ve emin olun saygı duymadığına, sırf sözde o kelimeyi kendini korusun diye buruşturduğuna.Başka yöntemler de şunlar olabilir.Sık karşılaşıyorum ben, sizi bilmem. Bir fikir söylüyorsun, belki bir öneridir belki de hayalini paylaşıyorsundur ve şöyle tepki gelir.-Ya bırak uğraşılmaz, ya saçmalık, nasıl yapacaksın ki mümkün değil, boş işlerle uğraşma, çok teferruat bunlar...İşte bunlar da size saygı duymuyordur, duysalardı çabalar ve gerçekten dinlerlerdi, hevesiniz kırılmasın diye umutvari konuşurlardı.Karşınızdaki realist bir dost bile olsa ve bu işin olmayacağını görüyor bile olsa emin olun size kırıcı cevap vermezdi.Çünkü herkesin yanlış bildiğinin aksine dost acı söylemez.Dost acıtarak söylemez ✔️Dost dediğin, acıyı acıtmadan söyler. ✔️Saygı duymama ihtimali...Saygı duymuyorsa da bunu anlamışımdır. Saygı duymama sebebi beni ilgilendirmez, ben saygı duymadığını anladıysam yeterli. (Belki de nefret edecek sebep bulmuştur ve sevmediğinden ötürü saygısızdır, kendi derdi...)Peki hangi aşamada saygısızlığı beni rahatsız eder?-Dile döktüğünde.Beden dilinde zaten saygı duymadığını gösteriyordur, bu gerçektir, eğer görüşünü kendine saklamaz da bana bildirirse (ki saygısızlık rahatsız edilerek kendini belli eden bir bildirme)o zaman rahatsız eder.Git uzakta saygısızlığını yaşa.Git uzaktan nefret et.Git uzaktan sevme beni.Hem madem bu kadar olumsuz hissediyorsun bana karşı, nedir bu bana yaklaşma ve benimle konuşma çabası? Madem gıcık oluyorsun benden uzaklaşmaya, görmemeye çalışsana. Mantıklı olan bu değil mi?Yok yere gelip moral bozmaya çalışırlar."Seni hiç sevmiyorum."-bunu kendine saklasana-İçinde tutamıyorlar da... Lütfen paylaşımcılığınızı sevdiğiniz insanlara saklayın.Bir de insanları görünüşüyle eleştirme haddini gösterenler var.Ya fiziksel özellikleri ya da tarzını ele alır linçlerler.(çünkü aslında eleştiri değil linç.)Olumsuz olup da çözüm önerisi vermeyen bir eleştiri eleştiri değildir.Birini fiziğinden ya da tarzından aşağılayan bu saygısızların bahanelerini öğrendim. Bizzat kaç kez farklı kişilerin ağzından duydum."Göz zevkimi bozuyor."Saygısızsın.Zevkini de alıp kendi düşüncelerinde olduğu gibi kendine saklayacaksın.Düşünce özgürlüğü diye yırtınıp mesele başkalarını eleştirmek olunca sırtlana dönüşen sen özgürlüğün de sınırları olduğunu o kafana sokacaksın.Düşüncenin de bedeninin de özgürlüklerinin sınırı var. Gözlerinin de gördüğü yerlerin sınırı var. Başkasının sınırını sırf gözetleyebiliyorsun diye üzerine konuşma hakkına sahip değilsin. Saygı istiyorsan saygı göstereceksin.Göz zevkiymiş... Başkasının görünüşü başkasının özgürlük sınırları içerisindedir. İçinden ne geçerse geçsin umrumda değil ama benim sınırıma dil uzatacaksan sınırlarımı koruyorum diye keseceğim dil yalnızca savunmam olur.Kendine sakla düşünceni, özellikle de başkasının sınırlarını ihlal edecekse.Şu insanlar... Saygının kapsamını her anlamda bilseydi boş konuşmak diye bir şey olmazdı.İsterken en doğrusuyuz değil mi?Verirken öyle miyiz peki?Ne ekersen onu biçersin.Saygısızlık edip de sonra bana saygısızlık ettiler 'haniydi bu ülkede düşünce özgürlüğü' diye ağlayamazsın.İnsanlık ihlali yaptıktan sonra kendilerini kurtarması için ülkeyi öne atıyorlar ya...Sözde bile olsa çok ironik.

İlham Ülkesi BloguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin