Terrace

30 5 16
                                    

Yeşil saçlı tiyatro yarım saatlik araya girdiğinde kalkıp kulise gitmek için yürürken keskin bir baş dönmesi hissetti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yeşil saçlı tiyatro yarım saatlik araya girdiğinde kalkıp kulise gitmek için yürürken keskin bir baş dönmesi hissetti. Kulisin kapısını açtığında gözüne ilk çarpan şey yaban mersinine benzeyen saçları ile arkadaşıydı. Arkadaşı sandalyeye oturmuş, papyonunu gevşetmiş ve başını geriye atmıştı. Yeşil saçlı arkadaşını rahatsız etmek istemediği için duyulmayacak adımlarla yanına ilerledi ve durdu. "Tadashi, yine beni rahatsız edeceğini düşündün değil mi?" Arkadaşı bir gözünü açarak Tadashi'yi süzmüştü. "Hayır... Yani evet... Ağrı kesicin var mı Tobio?" Tobio sandalyeden kalktı ve dolaba koyduğu sırt çantasını çıkarmak için dolabı anahtarı ile açtı. "Yine bu baş ağrıları demek, hm?" Çantasından ağrı kesiciyi çıkararak uzattı Tadashi'ye.

"Çok odaklandığımda böyle oluyor. İstemsiz." Kulisteki sebilden su doldurarak ilacı ağrısını anında kesemesini umarak içti. Gözüne çarpan sarışın çocuk ile irkildi. "Tobio, Ulquiorra değil mi o? Normalde aralarda kuliste olmaz ki. Neden geldi şimdi? Neden bize geliyor? Sana mı geliyor yoksa?" Tobio arkadaşının ilk defa konuşmaya başlayan çocuk gibi kendisini soru yağmuruna tutturmasına alışıktı. "Tadashi sen cidden hayransın ona değil mi? Ulqiorra arkadaşım benim. Babalarımız arkadaş. Bu oyunu da babası sayesinde öğrendim zaten. Her zaman çaldığım bir grup var, biliyorsun. Genellikle kulise gelmez çünkü kapalı ortamlar onu çok darlar. Onun yerine dışarıda kendini dinlendirir."

Tadashi onun hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Aslına bakarsanız kimse bilmiyordu. Gerçek ismini bile bilen yoktu. Tobio büyük ihtimalle biliyordu ama ne zaman sorsa sessiz kalıp konuyu değiştiriyordu. Tadashi'nin aklına çok fazla soru geliyordu. Acaba büyük bir suç mu işlemişti? Yoksa geçmişini hatırlamamak için mi ismini kullanmıyordu? İsmi komik olduğu için mi böyleydi? Tahminleri çoğu zaman doğru tutmasa da Tadashi her zaman kafasında kurmaya devam edecekti. Bu kaçınılmazdı. Ulquiorra onlara doğru geldiğinde sadece Tobio'ya başıyla kapıyı işaret etmişti. Onu ilk defa bu kadar yakından gören Tadashi resmen boğuluyor hissi yaşamıştı.

Bir kafesin içinde okyanusa indirilip köpek balıklarının etrafınızda dolaşmasını ve o gerginliği yaşamak istiyorsanız Ulquiorra'nın yanınıza yaklaşması yeterdi. Kısık sarı gözleri, neredeyse olmayan yüz ifadesi ile çoğu insanın yanaşmayacağı bir mahluktu. Tadashi de ona yanaşamayacağını biliyordu. Tobio sessizce Ulqiorra'yı takip ederken Tadashi dik duruşunu indirdi ve arkadaşının oturduğu koltuğa kendini bıraktı. Kuliste genel bir panik hakimdi. "Deprem olurken ilk kurtaracağınız şey ne?" sorusunu burada "İkinci yarıda en çok sizi parlatacak şey ne?" sorusu gibi sorabilirdiniz.

Figüranlar bile kendi rollerine uygun en abartılı şeyleri giymeye çalışıyorlardı. Ulqiorra haklıydı. Kim böyle bir ortamda durmak isterdi ki? Her zaman bencil olan insanlar ellerinde daha büyük imkanlar varken daha da bencilleşiyorlardı. Can sıkıcıydı. Tadashi ortalıkta tanıdık birinin bulunmamasının da verdiği gerginlikte kulisten çıktı. Binanın en üst katındaki terasa doğru merdivenleri aştı. Terasa baktığında Tobio ve Ulquiorra'yı gördü. Ulquiorra'nın sırtı kapıya dönüktü ama Tobio kapıya baktığı için Tadashi'yi fark etti. Eli ile gelmesini işaret ederken, Ulquiorra'nın kapıya doğru bakıp Tobio'ya 'hayır' anlamına gelen işaretler yaptığını anladı.

Tadashi de, bilerek, Ulquiorra ile aynı hareketleri yaparak gelmek istemediğini belirtti. Ulquiorra onun yaptıklarını görünce yüzünde hafif de olsa bir tebessüm yakaladı yeşil saçlı. İlk defa onu tebessüm ederken gördüğü için suçluluk duyduğu bir şey yapmış gibi gözlerini başka yerlere çevirdi. Tobio kapıyı açtı ve Tadashi'yi dışarı çekiştirdi. Arkadaşını Ulquiorra'nın yanına yerleştirdikten sonra kendisi kafeteryaya gitme bahanesi ile terastan ayrıldı. Tadashi titreyen elleri ile terasın etrafını saran beyaz korkuluğu yaslandı. Ortamın gericiliği, onu dar bir alana koymuşlar ve çıkışını kapatmışlar gibi hissettiriyordu.

Bu atmosferden kurtulmak için gecenin karanlığında solsa da yaşamaya çalışan insanlar gibi görünen denize baktı. Ulquiorra onun hareketlerine bir anlam veremese de ortamı yumuşatmak için konuşmak istedi lakin istediği ile kaldı. Karşısındaki çocuk çok sık nefes alıp veriyordu ve ellerinin titremesi neredeyse hiç dinmiyordu. Tobio ortalıkta yoktu, Ulquiorra napması gerektiğini bilmiyordu. İnsanları yatıştırmakta iyi değildi. Eğer şu an bir şeyler deseydi bile çocuk iyice korkabilirdi. Bu yüzden normal bir konuşma başlatmaya karar verdi.

"Seni hep görüyorum."

Tadashi duyduğu ses ile korktu. "Ha?" Çok kaba olduğunu fark ettiği zaman elini alıp alnına vurdu. "Özür dilerim."

Ulquiorra aldırış etmeden devam etti. "Her zaman orta sırada ama kenar koltuklarda oturuyorsun."

Tadashi fark edildiği için utanmıştı. Yıllardır görünmez olduğunu düşündüğü zamanların sonuna ulaşmak onu mutlu mu etmişti yoksa üzmüş müydü anlayamamıştı. "Işıklar hep ortaya odaklanıyor ama ben ışıkların arkasında da olan biteni görmek istiyorum. Bir tek odaklanılan ile tat alamıyorum. Tiyatro dediğimizde benim aklımda bambaşka bir terim oluşuyor. İnsanlar sadece sahnenin odaklanılan bölümüne bakıyor fakat arkadaki figüranların hareketleri, konuşmaları hepsinin bir anlamı var. İlla diğer bölümlerde karşımıza çıkıyor... Yani... Hayır, özür dilerim saçma konuşuyorum."

Tadashi, Ulquiorra'nın tepkisini görmek için yüzüne baktı. Ulquiorra gözlerini Tadashi'nin üstüne dikmişti. Bakışı hiçbir şey anlam ifade etmeyecek kadar derindi. "Haklısın. Yorumun hoşuma gitti." Yeşil saçlı çocuğun kulaklarından aşağı bir yanma hissi geçtiğinde hemen yüzünü öne eğdi. Ulquiorra utandığını bildiği için o görmese bile duyabileceği bir şekilde kıkırdamıştı. Ulquiorra çocuğa karşı bir sempati duymuştu. Her zaman kenarda oturan, dağınık yeşil saçları olan ve yüzü çillerle kaplı çocuk tura çıktıklarından beri hep gözüne takılmıştı. Bazı yerlerde gözleri çocuğu arar ama onun başka tarafa baktığını gördüğünde içinde bir hırs oluşurdu.

Başka zamanlarda yine aynı sahnede ona baktığında ona doğru bakıyorsa kazanmış sayardı. Tadashi tabii ki ona baktığını düşünmezdi. Büyük ihtimalle önündeki güzel kıza veya arkasındaki tatlı çocuğa baktığını düşünürdü. Bazen arkasında veya önünde bakacak kimse olmadığında kendine bakmadığını ikna etmek için içinden yüzlerce neden geçirirdi. Güzel değilsin. Dikkat çekici değilsin. Hiçbir şey değilsin. Sadece bir hayaletsin.

Uzun sessizliğin ardından Ulquiorra hiçbir şey söylemeden gitti. Tadashi bunun olacağına hazırlıklıymış gibi yere çömmüştü. Terasın kapısının açıldığını duyduğunda başını kaldırdı ve Tobio'yu gördü. Sanki onları yalnız bırakmamış ve her şey normalmiş gibi ona doğru yürüdü. "Sıra uzundu." Tadashi arkadaşının her zaman inanılır bahanelerine alışmıştı. Başını sallamakla yetindi. "Ulquiorra nerede? Bir şey mi oldu?"

Tadashi nerede olduğunu ve bir şey olup olmadığını bile bilmiyordu. "Bilmiyorum." Tobio onları bilerek yalnız bırakmıştı, inkar etmeyecekti ama Tadashi kötü gözüküyordu, kendini suçlu hissetmişti. "Tadashi, bir şey mi oldu?" Tadashi dizlerini kendine çekip başını dizlerine dayadı. "Bir şey olmadı. Konuştuk biraz. Sonra da hiçbir şey demeden gitti." Tobio iki arkadaşını da yeteri kadar tanıyordu. Ulquiorra kötü biri değildi ama zordu. Tadashi ise her şeyde kendini suçlayan, panik ama anne şefkatine sahip ve annelik yapabilen bir insandı. Zamanla birbirlerine alışacaklarını düşünüyordu.

Tiyatronun başlamasına çok az kalmıştı. Tobio arkadaşının sıkıntısının çözümünün Ulquiorra'da olduğunu bildiğinden sessiz kalıp kaldırdı yerdeki çocuğu. Terastan inerken Tadashi'nin içinde hem bir sıkıntı hem de bir mutluluk vardı. Tobio'yu kuliste uğurladıktan sonra kendi yerine oturdu. Oyunun başlamasını istemiyordu. Kendini olduğu yerde aşağı itti. Artık sadece saçı gözüküyordu. Ulquiorra sahne arkasından seyircilere bakarken çocuğun yerinde yeşil saçları olduğunu görünce Tobio'yu yanına çağırdı ve ona da bu görüntüyü gösterdi.

Tobio telefonunu çıkardı ve fotoğrafını çekti. Ulquiorra fotoğrafı göndermesini istedi. Bunu neden yaptığını bile bilmiyordu ama bir daha karşılaşırlarsa ona göstermek istiyordu. Onun da bu görüntüye güleceğine emindi. Nasıl emin olabilirdi ki..? Mantığı dışında ilk defa başka bir varlığın fikir üretmeye başladığını anladığında kaskatı kesildi. Işıkların kapanması ile derin bir nefes aldı ve perdenin açılmasını bekledi...

el que lloraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin