Nihayet kahvaltımız sona erdiğinde Amber ve ben okulumuzun yolunu tutmuştuk. Okul sadece yarım saatlik mesafede olduğu için yürüyerek gidiyorduk. O lise üçte okurken ben son sınıftaydım. Ve evet, garip gelse de aramızda sadece üç yaş vardı. Ben geç başlamıştım okula, bunun sebebi babamdı. Ancak ona sorun çıkarmayacağıma emin olduktan sonra okula gitmem izin vermişti.
Okul açılalı birkaç gün oluyordu ve o birkaç gün bile oraya yaz tatilinde duyduğum özlemi giderip sıkılmama yetmişti. Yine de korkunç ailemden kaçmak için en güçlü bahanem olan okulu seviyordum.
Yolda Amber'in arkadaşlarından olan Eva ile karşılaştığımızda,
"Merhaba Amber!" diye cıvıldadı Eva. Bana ise sadece kısaca göz değdirmiş ardından hemen arkadaşına dönmüştü. Onun bana selam vermemesi pek de önemli olmadığı için bu hareketine tepki vermedim.Amber;
"Merhaba, Eva." dedi, Eva'ya göre cansız çıkan sesiyle. Yine de arkadaşını gördüğü için tebessüm etmişti. Yol boyunca iki arkadaş benim varlığımı görmezden gelerek sohbet etmişlerdi. Onlar için yok hükmünde olmak da canımı sıkabilecek değerde olmadığından, ben de onlar yokmuş gibi davrandım.Okula vardığımızda Eva ve Amber aynı sınıfta olduklarından birlikte okul binasına girmişlerdi. Ben de tek başıma merdivenlerden çıkıp en üst katta bulunan sınıfıma girdim. Sabah olması gerekenden geç hazırlandığım için sınıfa tam da öğretmenlerin geliş zili çalarken girmiştim. Dolayısıyla da öğretmenlerinin gelmesini bekleyen öğrenciler, öğretmen yerine benim kireçten suratım ve özenmeden giydiğim okul üniformamla karşılaşmışlardı. Neredeyse herkesin suratı bana dönünce rahatsız olarak sırama oturdum. Çantamı sırtımdan indirip, masanın askısına takarken bazı öğrencilerin bana bakıp güldüğünü fark ettim. Ne olduğunu anlamayarak sıra arkadaşıma baktığımda onun da gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını gördüm. 'Ne var' dercesine başımı salladığımda, gülmemek için bastırdığı dişlerinin arasından,
"Saçların," dedi ve cümlesini bitiremeden göğsünü sarsan kahkahalara boğuldu. Ben de ne olduğunu anlamak için sağ elini saçıma attığımda, en son gece toplamış olduğum saçlarımın dağınıklığıyla karşılaştım. Saçlarımı düzeltmeyi unuttuğuma inanamadım. Bunun şaşkınlıkla ağzım aralandığında, sıra arkadaşım olan kız yüzüme bakıp daha çok kahkaha atmaya başladı. Öyle ki, kahkahaları yüzünden tükürüğünü yutup öksürmeye başladığında, sınıftakiler de onunla birlikte kahkahalarının desibeli artmıştı.
Ben ise öğretmenin gelmesine az kaldığını bildiğimden saçlarımı düzeltmeye vaktim olamayacağı için yüzümü hoşnutsuzlukla buruşturdum. Sınıf kapısının açılma sesiyle herkesin yüzü o tarafa dönerken, ben hissettiğim hoşnutsuzluk yüzünden dikkatimi gelene değil, dağınık saçlarıma vermiştim. Öğrenciler öğretmenlerini selamlamak için ayağa kalktığında, sırasında oturan bir tek ben kalmıştım. Giren kişinin boğaz temizleme sesiyle kafamı kaldırıp gelene baktım.
Koyu gri, güneş ışığıyla rengi gümüşe dönen düz saçlar, göz bebeğina yakın olan kısmının kızıl, kenarlarının kahverengi olduğu gözler ve kemikli bir yapıya ve aynı zamanda zerafete sahip vücuduyla tanımadığım ve öğretmen olmak için genç görünen bir adamdı. Kızıl ve kahve olan göz hareleri ayağa kalkmayan tek kişi olduğum için benim üzerimdeydi. Hızla ayağa kalktığımda, sıraya takılıp hafiften tökezlemiştim. Gözlerim tekrardan insanın içinde 'beyefendi' deme isteğini uyandıran adamı buldu. Dağılmış saçlarımın utancıyla yüzüne daha fazla bakamayıp bakışlarımı kaçırdığımda, onun da bana bakmayı kestiğini hissettim.
Diğer öğrencilerde karşılaşmayı beklemedikleri bu kişi karşısında saygısız olup olmadıklarını umursamadan fısıldaşmaya başlamışlardı bile. Ben ise yalnızca başımı önüme eğmiş, utancımı sonlandırma fırsatını yakalayabileceğim teneffüs için şimdiden dakika sayar olmuştum.
![](https://img.wattpad.com/cover/372729551-288-k602134.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Aydınlığa
FantasiaBermuda, efsaneleşmiş bir tür olan Şekil Değiştirenlerin son biçimlerine bürünüp, gücü karanlık ve yer altından gelen Karanlığa Hükmedenler ve ışık ve güneşden gelen Gün Aydınlatanlar adındaki iki farklı ırka ayrıldığı sırlı bir kıtaydı. Okyanusun o...