abi ben ereni çok seviyorum delireceğim, sanki ruh eşimmiş gibi onda kendimi görüyorum ağlayacağım..
🪽
Kaldırımın üzerinde yürürken koluma tutunan sarışın arkadaşıma sırıtarak baktım, bulanmış yerlerden geçerken beni tutup duruyordu sanki ben de onunla birlikte düşmeyecekmişim gibi. Kolumu yedinci defa Armin'in ellerinden kurtardım ve eldivenlerimi elimden çıkardım.
Olduğum yerde dururken Armin'in montunun şapkasından tutup kendime çektim. Tırnaklarının üzeri hafif morarmış ve elleri sapsarı olmuştu dakikalardır üşümesine göz yummuştum ama artık dayanamamıştım. Kendi eldivenlerimi dikkatle elerine geçirdiğim esnada Armin nefesini tutmuş gülümseyen ifadeyle beni izlemişti.
"Bana o gay şakalarından yaparsan seni mahallede on tur anadan doğma çıplak koştururum." dedim konuşmasına izin vermeden. Biliyordum benimle sapık sapık konuşacağını geldim geleli benimle dalga geçiyordu ve iyi niyetimi yanlışa çeviriyordu.
"Aman be sadece fazla iyi kalplisin diyecektim. Sen her zaman öyleydin Eren. Çoğu zaman burnunun dikine gitsen de çocukken bile bizi korumak için kendini feda ederdin. Şimdi de aynısını yapınca duygulandım istemsizce." dedi ellerindeki eldivenlere duygusal gözlerle bakarken. Kıkırdadım ve yola devam ettim Armin de peşimden gelmeye başlamış adımlarıma yetişmişti.
"Elimde değil sanki tek vazifem seni ve Mikasa'yı korumakmış gibi hissediyorum. Siz benim en değerlilerimsiniz Armin, bunu çok iyi biliyorsun." dedim. Nihayet Armin'in evi görünmüştü adımlarımı yavaşlattım onunla biraz daha sohbet etmek için.
"Eren biraz bencil olmalısın. Her zaman bizi korursan ve bizi düşünürsen kendine vaktin kalmaz. Elbette hoşuma gidiyor bizimle ilgilenmen ama kendini de düşünmeni istiyorum." dedi gözlerimin içine bakarak. Umursamaz tavırlar takınıp omuzlarımı silktim, Armin'in dediklerini yapmazdım hatta yapmazdım çünkü bu benim genetiğimde yoktu.
"Armin sen ne kadar konuşursan konuş ben akıllanmam çoktan kafama koydum sizi koruyacağımı kimse döndürmez artık beni hatta siz bile bir şey yapamazsınız." dedim ciddiyetle. Armin beni ikna edemeyeceğini anlayıp oflamış önüne dönmüştü. O benden bakışlarını çekince dakikalardır kastığım omuzlarımı serbest bıraktım, bu tür konulardan bahsedilirken kendimi rahatsız hissediyordum.
"Daha me duruyorsun burada git Mikasa'nın sağa sağlim eve ulaşıp ulaşmadığını kontrol et." dedi beni kolundan iterek. Dişlerimi sıktım ona baktım, doğru söylüyordu kızı zaten eve tek başına gitmesine izin vermiştim bari iyi mi diye kontrol etmem gerekiyordu. Kısaca Armin'e sarıldım ve koşar adımlarla yola çıktım.
"Arabalara dikkat et seni deli çocuk!" Armin evinin kapısından bana çığlık çığlığa bağırmaya devam ederken ayaklarımı kalçama vura vura Mikasa'nın evine koşmaya devam ettim. Tabii gözden kaybolmadan önce ona el sallamayı da ihmal etmemiştim, Armin ne olursa olsun vedalaşmayı sevmezdi. Onu yıllar öncesinde bırakıp gittiğim için hâlâ üzgünüm.
Yalnız onu değil Mikasa'yı da bırakmak istemezdim. Onlar benim her şeyimdi. Birlikte gülüp ağlamıştık 12 yazımıza kadar ben gittikten sonra ikisinin arasındaki bağın hiç kopmaması bile benim için onur vericiydi. Üçümüz hiç bir zaman ayrılmayalım istiyordum bu yüzden Almanya'daki yaşantımı sonlandırmak istemiştim.
Mikasa'nın evine geldiğimde bahçe kapısını zorlamadan duvarın üzerinden atlayıp içeri girdim. Nefes nefese kaldığım için biraz duraksadım kapının önünde, nefesim düzene girine aceleyle zile bastım. O kadar aceleci davranıyordum ki zile defalarca bastığımı bilr fark edememiştim.
"Patlama patlama geldik işte." Mikasa'nın annesi bayan Ackreman kapıyı açtığında gülümsedim ve kadının üzerine atılıp yanaklarını öpmeye başladım. Öpülmekten pek haz etmeyen kadın beni anında kendisinden uzaklaştırmıştı. Dudaklarımı büzüp duvara yaslandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞK ٭ Eremika
FanfictionEren Yeager yıllar sonra annesinin yaşadığı Japonya'nın Kyoto eyaletine taşınır. Son sınıf öğrencisi olduğundan yerleşim yerine yakın bir okula yazılır, okulda yeni arkadaşlar edinmekle birlikte çocukluk arkadaşı Mikasa ile uğraşmaya başlar. Başlang...